1. YAZARLAR

  2. Kutlay Erk

  3. Anastasiadis ‘küstü, oynamayacak’
Kutlay Erk

Kutlay Erk

SİYASET MEYDANI

Anastasiadis ‘küstü, oynamayacak’

A+A-

Kıbrıs sorunu görüşmelerinde Denktaş yıllarca ‘Egemen KKTC’nin tanınması, görüşmelerin devletten devlete yapılması’ önkoşulunu koymaya çalıştı. Ona göre iki liderin görüşme masasına eşit statüde oturması, masadan kalkıp dışarı çıktıklarında da uluslar arası düzeyde eşit statüye sahip olması gerekli idi.
Görüşmelere zemin oluşturan BM ölçütlerine aykırı olan bu talep hiç itibar görmedi, Denktaş da ikincil amacı olan görüşmeleri ertelemeyi, uzatmayı ve statükoyu sürdürmeyi kar bildi… 
Şimdi de Anatasiadis önkoşul koyuyor ve ne gariptir ki koşul da aynı kaynağa dayanıyor. Anastasiadis, “Eroğlu, egemenliği oluşturucu devletçiklerin devredeceğinde ısrar ediyor” diyerek, eskiden Denktaş’ın doğrudan istediğini şimdi de Eroğlu’nun isteyebileceğini ima ediyor. Dolayısıyla da Eroğlu ortak açıklama yapıp bunu reddetmedikçe kendisi Eroğlu ile görüşme masasına oturmayacakmış. Eroğlu ise “ortak açıklamaya gerek yok, görüşme zemini zaten var, o da BM ölçütleridir, görüşmelere Hristofias ile bıraktığımız yerden Anastasiadis ile devam etmek için hazırım,” diyor.
“Yiğidi vur öldür ama hakkını ver” derler… İki liderin duruşuna bakıldığında, Eroğlu’nun tutumunda tutarlılık var. Kendisi Talat – Hristofias görüşmelerini kaldığı yerden devam ettirdi, bunu da BM’ye yazılı olarak teyit etti ve dolayısıyla da BM ölçütlerini zemin olarak kabul etmiş oldu. Anastasiadis’in ise illa ki ortak açıklama isteyip, içeriğinde de bunun teyidini istemesine gerek yok. Onun yapması gereken, masaya oturup, şimdilik uysal imaj çizen Eroğlu’nun görüşme süreci içinde neyi – nasıl yapacağını görmek ve eğer korktuğu başına gelirse, o zaman dünyayı ayağa kaldırmaktır. Anastasiadis’in, Kıbrıs Türk barış güçlerinin Eroğlu’na ‘iki ayrı egemen devletten bir ortak devlete kaynama’ vizyonu için destek vermeyeceğini yakın tarihte yaşananlar nedeniyle biliyor olması gerekiyor.
Belli ki Anastasiadis daha da sertleşecek, çünkü ortağı DİKO’nun yeni başkanı Nikolas Papadopulos sertlik yanlısıdır ve DİKO’nun Anastasiadis’e destek vermesine de karşı çıkmıştı. Eğer Papadopulos, daha on ay önce desteklemediği Anastasiadis’i şimdi destekleyeceğini söylemişse, ödün veren tarafın Anastasiadis olduğu anlaşılır. Dolayısıyla, Anastasiadis henüz masaya oturmaya hazır değil, çünkü DİKO’nun talepleri ile masaya oturması mümkün değil, otursa uluslar arası toplum karşısında imaj kaybedecek. Zaman kazanmaya ihtiyacı var ve bunun için bir neden bulmalıydı. Bulduğu neden de, Denktaş’ın aynı amaçla kullandığı neden ama daha sınamadan Eroğlu’na mal ettiği neden…
Anastasiadis’in zamana oynama tercihi sadece DİKO ile olan ilişkisinden kaynaklanmıyor. Yılbaşından itibaren AB dönem başkanlığı Yunanistan’a geçecek ve bunu AB’yi görüşme sürecine taraf yapma arzusunu gerçekleştirmek için bir olanak olarak görüyor olmalı. Başarır mı? Hayır… Kıbrıs sorunu görüşme süreci ile ilgili olarak Anastasiadis’in götürdüğü hiçbir öneriye AB olumlu tepki vermedi. “Görüşme süreci başlamadan Türkiye jest yapsın, Maraş’ı iade etsin, limanlarını Kıbrıs bandıralı gemilere açsın” taleplerini içeren dosyayı AB Komiseri Füle kanalıyla Türkiye’ye gönderdikleri haberi doğru çıkmadı. Anlaşıldığı kadarıyla Füle, kibarca “ben sizin postacınız değilim, böyle bir dosyayı iletecek doğru makam BM’dir” demiş. Yılbaşından sonra dönem başkanı Yunanistan kanalıyla bunu denemek isteyecektir.
Anastasiadis’in zamana oynamasının bir diğer nedeni de, MEB’in 9 no’lu parselinde doğal gaz yanında zengin petrol rezervinin bulunması olasılığıdır. Eğer bu durum gerçek çıkarsa, Anastasiadis daha güçlü olacağına inanıyor. Bunun teyidi için de zamana ihtiyacı var.
Kıbrıs’ta taraflar genellikle sorunu bir an önce çözmek yerine, kendilerine daha uygun koşullarda çözmek umuduyla zamana oynadı. 1974 öncesi Denktaş – Cleridis görüşmelerinde ulaşılan aşamayı değerlendirmiş olsaydı, Makarios darbe yemeyecekti. Temmuz 1974 harekatı sonrası Viyana görüşmelerinde uzatmaya oynayan Rumlar, Denktaş’a da uzatma ve ikinci harekata hazırlanma olanağını verdi. Ondan sonra yapılan görüşmelerde, çoğunlukla Denktaş ama Rum lider Kiprianu ve Cleridis de uzatmalara oynadı.
Liderlerin bu uzatma taktikleri Kıbrıs’ın iki halkına da sadece zarar vermiştir. Öyle anlaşılıyor ki, azamiyi murat eden taraf, asgariyi bile alamıyor ve statüko devam ediyor. Statüko, Türk politikaları için “KKTC’ye sahibiz” reklamları ile başarılı takdim edilebilir ancak Kıbrıs Türk halkı bu statükodan hiç de mutlu değil; ezilip elendiği ve eritildiği gerçeği ortada…
Statüko, Rum politikaları için “Kıbrıs Cumhuriyeti’ni biz yönetiyoruz” reklamları ile başarılı takdim edilebilir ancak Kıbrıs Rum halkı da bu statükodan hiç de mutlu değil; ekonomik krizden ezilip elenen halk, güvenli gelecek kaygısından kurtulamamış…
Liderler stratejilerini uzatmalarda atmayı umdukları altın gole değil, adada bir an önce barışı tesis etmek için imza atmaya kurgulasalar halklarına en büyük iyiliği yapacaklar…
Anastasiadis’in ortak açıklamayı dert etmeden bir an önce masaya oturması gerekiyor ki Eroğlu’nu ne yapacağını herkes görsün; eğer ‘yaramazlık’ yaparsa, düzeltmesi de başka tarafların değil, CTP-BG önderliğindeki barış güçlerinin yapacağı iştir.

Not: Güney Afrika Cumhuriyeti’nde emperyalistlerin ırkçı beyaz rejimini yıkan Nelson Mandela ışıklar içinde uyusun.

Bu yazı toplam 2155 defa okunmuştur.
Önceki ve Sonraki Yazılar