1. YAZARLAR

  2. Ünal Fındık

  3.  Anastasiades’e açık mektup
Ünal Fındık

Ünal Fındık

 Anastasiades’e açık mektup

A+A-

Ekselansları Mr. Anastasiades,

Umarım bu satırları okuduğunuz zaman Kıbrıslı Türklerin, sizin cumhurbaşkanlığı döneminizde, özellikle 2 inci döneminizde yaşadığı hayal kırıklığının boyutlarını anlayabilirsiniz.

Ben sizinle muhalefette olduğunuz dönemde 2000’li yılların başında birçok kez görüştüm. Gerek iki toplumlu siyasi parti toplantılarında, ya da CTP-DİSİ görüşmelerinde, gerekse de çeşitli resepsiyon, ya da yemeklerde görüşme fırsatımız oldu.

2008’de Hristofyas-Talat görüşmeleri sırasında bana söylediğiniz sözleri hala hatırlıyorum. Bir yemek öncesi yaptığımız sohbette bana “Ünal ben siyasi geleceğimi riske ederek bu müzakerelere sonuna kadar destek vereceğim. Eğer ikisi federal bir çözüme ulaşırlarsa bunu da evet oylarımla destekleyeceğim, bu ada ancak böyle yeniden birleşebilir” demiştiniz.

Olmadı. Hristofyas ve Talat başaramadı. Önce Talat, sonra da Hristofyas seçimi kaybetti. Talat’ın yerine Eroğlu, Hristofyas’ın yerine de siz seçildiniz. Bu dönemde herhangi bir ilerleme olmadı. Çünkü Eroğlu federal çözüme inanan bir siyasetçi değildi.

2015’te, yani sizden 2 yıl sonra kuzeyde Akıncı seçildi. Bu dönemde Crans Montana’ya kadar herşey iyi gitti. Hatta Talat-Hristofyas’ın bıraktığı yerden daha ileri gidildi.

Ama Crans-Montana’da siz anlaşılmaz biçimde “siyasi eşitlik” olmaz “ben bunu halkıma anlatamam” diyerek masayı devirdiniz.

Üstelik masayı devirmekle de kalmadınız TC Dışişleri Bakanı Mevlut Çavuşoğlu’na “benim halkım siyasi eşitliğe dayalı, iki bölgeli, iki toplumlu federal bir çözümü asla kabul etmez, o nedenle seçimden sonra konfederasyon, ya da iki devletli çözümü görüşelim” dediniz.

Bu görüşünüzü daha sonra kendi bölgenizde de seslendirdiniz. Ama sizin tarafta kimse benimsemedi. Buna rağmen Türkiye bu görüşe sarıldı. UBP zaten bu görüşte olduğu için onlar da sarıldı. Kuzey’de Tatar’ın Ankara tarafından cumhurbaşkanı seçtirilmesiyle de Türk tarafının resmi tezi sizin önerdiğiniz “egemen eşitliğe dayalı iki devletli çözüm” modeli oldu.

Siz ise güneyden gelen tepkileri dikkate alarak Crans Montana’da devirdiğiniz müzakere masasının yeniden kurulmasını ve kalınan yerden devam etmeyi önerdiniz.

Ama burada da durmadınız. Elam’ın önerisi üzerine KKTC yetkililerinin Kıbrıs Cumhuriyeti pasaportlarının sürelerini uzatmama kararı aldınız.

Ersin Tatar’ın “bu pasaport bizim Kıbrıs Cumhuriyeti’ndeki ortaklığımızdan kaynaklanan yasal hakkımızdır” dediği zaman yaptığınız açıklamada “öyleyse gelin 1960 Anayasa’sını yeniden canlandırmak için Kıbrıs Cumhuriyeti’ndeki görevlerinize geri dönün” dediniz.

Bunun ayak üstü söylenmiş bir söz olduğunu düşünürken sözcünüz ciddi bir öneri olduğunu ve içeriğinin yakında ulusal konsey’le paylaşılacağını açıkladı. Ulusal Konsey’de konu etraflıca görüşüldü ama siyasi partilerden net bir destek alamadınız. Bu öneriye Akel dışında kimse karşı çıkmadı, ama destek de vermedi.

Akel Genel sekreteri Stefanos Stefanu, Ulusal Konsey toplantısı sonrasında RIK radyosuna yaptığı açıklamada “1960 Anayasası’na dönme önerisinin söz gelişi değil, yapılan öneri olduğunun açıklandığını söyleyen Stefanu, bu önerinin yanlış olduğunu ve Kıbrıs sorunun çözüm zemininin federasyon olduğunu belirten Doruk Anlaşmaları’nın çerçevesinin dışında olduğunu, Ulusal Konsey’de ikna olunan şeyin, Kıbrıs sorununda yaşanan çıkmaza karşı koyma çabasında hükümetin ciddiyet eksikliği sergilediği olduğunu” ifade etti.

Önümüzdeki günlerde BM Genel Kurul toplantısı için New York’a gideceksiniz. Tatar da gidecek. Muhtemelen BM Genel Sekreteri ikinizle de ayrı ayrı görüşecek.

New York’ta 3’lü bir zirve gerçekleşir mi bilemem. Anladığım kadarıyla böyle bir zirve olsa da, olmasa da Ersin Tatar kendi önerisini tekrarlayacak,siz de üniter devlet olarak gördüğünüz Kıbrıs Cumhuriyeti’ne dönüş yönündeki önerinizi, söylediğiniz günden bu yana içerik bakımdan zenginleştirilmiş halde genel sekretere suncaksınız.

Bu durumda bir ortak zemin bulmanızın mümkün olmadığını biliyorsunuz diye düşünüyorum. Ayrıca ikinizin de BM çözüm zemini olan federal çözümden uzaklaştığınızı da sanırım biliyorsunuz.

Bu durumda BM Güvenlik Konseyi yeni bir karar alarak “BM olarak ben Kıbrıs’tan çekiliyorum, Kıbrıs sorunu diye bir sorunu da yok sayıyorum” diyerek ikinize de kapıyı gösterirse ne yapacaksınız?

Sayın Anastasiades bu gidişle tarih sizi “ülkeyi bölen siyasetçi” olarak yazacak. Evet Ersin beyi de yazacak. Ama onun ideali zaten “Taksim” değil miydi?

Yoksa siz de mi Taksimci oldunuz?     

Bu yazı toplam 1044 defa okunmuştur.
Önceki ve Sonraki Yazılar