Akaryakıt ve tüp gaza yapılan okkalı zamlar, ekonominin dengesini daha da bozacaktır
Akaryakıt fiyatlarına, geçtiğimiz günlerde litre başına 3,50 TL zam geldi. Ayrıca, 10 kiloluk tüp gazın fiyatı 55 TL artırılarak, 555 TL oldu.
Akaryakıt fiyat artışı, üretim sektörleri tarafından büyük tepkiyle karşılandı. Kıbrıs Türk Hayvan Üreticileri ve Yetiştiricileri Birliği ve Çiftçiler Birliği zam kararının üreticileri bitirme noktasına getireceğini belirterek, hükümete sert uyarılarda bulundu. Girdi maliyetleri artışlarına bir de akaryakıt zammının eklenmesiyle, üreticinin artık dayanacak gücü kalmadığı vurgulandı.
Birlik temsilcileri, yem, elektrik, ilaç, bakım ve nakliye giderlerinin sürekli arttığını, bu son zamla birlikte maliyetlerin kontrol edilemez hale geldiğini belirterek, Üretici borçlanarak ayakta durmaya çalışıyor açıklamasında bulundu.
Özellikle, Mazot, tarımsal üretimin temel girdi maddelerindendir. Akaryakıt fiyatlarındaki artış, doğrudan ürün maliyetlerini artırmakta, bu da tüketicilere zam olarak yansımaktadır.
Son akaryakıt zammının ardından, taşımacılık sektörü de çok olumsuz etkilenecek ve taşımacılık ücretleri de yükselecektir.
Bu zammın önemli bir bölümü geri çekilmezse, hayvancılık, tarım, taşımacılık ve gıda sektörleri de olumsuz etkilenecek, üretim ağır bir darbe alacaktır.
Öte yandan, Sanayi Odası ve Ticaret Odası da yaptıkları açıklamalarda, akaryakıt ve tüp gaz fiyatlarında ortalama yüzde 10 oranında artış yapılmasını eleştirerek, zamların maliyet artışı olarak mal ve hizmet fiyatlarına yansıyacağını belirttiler.
Akaryakıt ve gaz fiyatlarına zam yapılması genel enflasyon oranının yükselmesine de neden olmaktadır. Enerji fiyatlarına yapılan zamların, mümkün olabildiğince halkın, üreticilerin ve sektörlerin alım güçleri ve bütçeleri düşünülerek, belirlenmesi şarttır.
Dolar kurunun dengeli olduğu, petrol fiyatlarının düşük seyrettiği bu günlerde Hükümet’ in akaryakıta zam yapması, Fiyat istikrar Fonundaki vergi miktarını çoğaltması ve akaryakıt üzerindeki KDV' den daha fazla gelir elde etmesi içindir.
Bildiğimiz üzere, yapılan elektrik, akaryakıt ve gaz zamları, ana girdi maddesi olmasından dolayı, tüm sektörleri bire bir etkileyerek, mal ve hizmetlere gelen zamlarla birlikte, enflasyonun da genel olarak yükselmesine neden oluyor. Bu bağlamda, yılın kalan aylarında enflasyon oranının, daha yukarıya çıkma potansiyeli bulunmaktadır.
Meseleye, sadece Güney’de akaryakıt pahalı, Kıbrıslı Rumlar kuzeyden akaryakıt alıyor ve fiyat istikrar fonundaki vergi miktarı artıyor açısından bakmamak lazım. Halkımızı, üreticilerimizi ve sektörlerimizi de düşünmemiz ve ona göre fiyatları belirlememiz gerekiyor.
Bizdeki akaryakıt fiyatlarının, Güney Kıbrıs’ tan ucuz olması ile övünmek, iki ülke arasındaki satın alma gücü farkını göz ardı etmek demektir. Aslında,
akaryakıt fiyatlarını belirlerken, öncelikle kendi insanımızın satın alma gücünü düşünmemiz gerekiyor.
Akaryakıt ürünlerin fiyatlarının yükselmesi, işletmelerin maliyetlerinin artmasına ve halkın satın alma gücünün daha da düşmesine yol açmaktadır.
Akaryakıt ve gaz zamları, zincirleme etki ile piyasada zam yağmuru ve pahalılık yaratmakta, enflasyonu da fırlatarak, devletin hayat pahalılığı ödeneğine ve bütçeye de ağır bir yük getirmektedir. Bu da, zaten rekor bir düzeyde olan Devlet Bütçesinin açığını daha da çoğaltmaktadır.
Piyasadaki fiyat artışları, hayat pahalılığını da yükseltecek, maaş ve ücretlerin artmasına neden olacaktır. Bu durum, asgari ücreti de yükseltecek. Bu da, özel sektör maliyetlerini artırdığı için, yeni bir zam dalgası daha oluşturabilecektir.
Öte yandan, Artan hayat pahalılığı ve maaşlar, devletin borçlanmasını da artıracaktır. Bu borçlanma da, devletin denetiminde olan ürünlere zam yapmasını getirecek ve pahalılık daha da artacaktır. Böylece, yıllardır içine düştüğümüz ekonomik kısır döngü hali de devam edecektir.
Dünyada, akaryakıt fiyatlarında kayda değer bir artış yaşanmadığı, döviz kurlarının son dönemde dengeli bir seyir izlediği bu günlerde, akaryakıt ve gaz zamlarının, bütçe açıklarını kapatmak maksadıyla yapıldığı düşünülmektedir. Zira, seçim öncesinde yapılan sınavsız, münhalsiz geçici istihdamlar da bütçe açıklarını çoğaltmaktadır.
Sonuç olarak, Hükümet, akaryakıt ve gaz zamları yaparak gelir elde etmek yerine, kamu harcamalarını kontrol altına almalı, tasarruf yapmalı ve mali disiplini ciddiyetle hayata geçirmelidir. Ancak, bu Hükümetten bunları yapmasını beklemek , ölü gözünden yaş beklemektir. Ülke ve halk için en hayırlısı, erken seçim kararı almaktır.







