1. YAZARLAR

  2. Cenk Mutluyakalı

  3. Ada yarısının kanını emiyor bu zihniyet!
Cenk Mutluyakalı

Cenk Mutluyakalı

Ada yarısının kanını emiyor bu zihniyet!

A+A-

c1-175.jpg
Yine gördük, ilk değil üstelik, hepsi aynı değil!
Siyasette bir aynılaşma yok.
Asla yok.
Biraz da bu söylem taşıdı bu noktaya bizleri…

*  *  *

Kimi sembol çıkmazlar, sorunlar ve statükonun güçlü ayakları var, partiler ayrımsız bunların üzerine yeterince gidemiyor, doğrudur.
Kamuda yasa dışı ikinci iş bunlardan biridir.
Çalışma saatleri, ek mesai, vergi adaletsizliği bir diğeri…
“Yurttaşlık Yasası” gibi yalnızca muhalefet yapılan ama yenisinin de sonuçlanmadığı kimi alanlar vardır…
Belki beş başlık sayarız, bu yönde!
Ama ortada kıyaslanamaz bir zihniyet farkı olduğunu görmek zorundayız.

*  *  *

Hepsi aynı değil bir yana “Ulusal Birlik” dedikleri zihniyetin üzerine çöreklendiği tüm kurumlar öylesine bir tahribat yaşıyor ki, geriye dönülmesi çok zor oluyor.
Ada yarısının kanını emiyor bu zihniyet!
Düşmanlık, korku, milliyetçilik, Anavatan, bayrak gibi kavramları gerçek bir istismarla kullanıyor, duyguları sömürüyor ama kendilerini ve yakın çevrelerini semirtiyorlar.
Toplumu çökertiyor, kendilerini yüceltiyorlar.
Ne demokrasi kalıyor geriye, ne hukuk!
İrademiz, haysiyetimiz, umudumuz, aşımız ezim ezim oluyor.
Bu ülkenin kaynaklarını sömürüyorlar, emiyorlar, kurutuyorlar resmen!
“Eş, kardeş, akraba, dünür, damat” istihdamı ve ataması bitmek bilmiyor.
Plansızlık, umarsızlık, aymazlık, pervasızlık, riyakarlık öbek öbek çoğalıyor.

*  *  *
Sıradanlığı, düzeysizliği, çapsızlığı ve sığlığı ülkeye dayatan zihniyettir bunlar!
İrademizi altın tepside sunuyorlar.
Uzak tutunuz bu zihniyeti evinizden!
Mahallenize sokmayınız.
Belediyenizi vermeyiniz.
Hükümetin yanına yanaştırmayınız ne olur.
Diyeceksiniz ki “ne kadar irademiz kaldı?”
“Biz mi karar veriyoruz”
diyeceksiniz.
Anlatınız!
Usanmadan…
Bıkmadan…
Yorulmadan…

Her gördüğünüze…
Her yan yana geldiğinize…
Her seçmene anlatınız!

*  *  *
Tam bir “kabus” bu zihniyet…
Tam bir yıkım…
Kendimizi bir boşluğa bırakılmış, terk edilmiş, savrulmuş hissediyoruz o yüzden...
Tam bir felaket gerçekten…



'Yeniden Doğum' projesi

c2-157.jpg

Ada'nın güneyinde 'Yeniden Doğum' projesi açıklandı.
Nedir bu yeniden doğum?
Eski Lefkoşa'daki binaların yeniden ekonomiye kazandırılması için gençlere teşvik paketleri sunulacak.
Böylece hem kentin geleneksel dokusu yenilenecek, hem de iş imkanına kavuşacak gençler!

*  *  *

Böylesi projeleri arzuluyoruz, geleceği kazanmak için!
Olmuyor.
Çünkü mali kaynaklar buradan yönetilmiyor, öncelikler kendi kurumlarımızda belirlenmiyor.
Ankara'dan gelen “hatırlı” insanların alacağı karayolları projelerine veriliyorlar öncelikler!
O yollarda ülkesinde gelecek görmeyen, birkaç üniversite diplomasına sahip ancak işsiz gençler dolaşacak.
Göç etmekle kalmak arasında sıkışan ama kendi yurdunda yurtsuzluğa mahkum edilen gençler!

*  *  *

Gençlerin iş kurabilmesi için uygun ve altında ezilmeyecekleri kredi programlarına, teşviklere, iş imkanlarına ihtiyaç vardır.
Öyle dua, üfürük, nutuk, marş, tören yetmiyor!

 



Yüz yüze!

 

Eğitim Yılı’nın özeti:
Mezuniyet sevinçleri ve “yüz yüze” diploma törenleri!
Çocuklar ve anne babaları, yıllarca emek veren öğretmenleri ile birlikte elbette hak etmişti böylesi bir hatırayı, okul hayatından geriye kalan bu tatlı sevinçleri…
Her evladın, her ailenin hayali, o sembol günü yaşamak.
Duygusal zamanlar, hele torunlarıyla fotoğraflarda gülümseyen büyüklerimizin mutluluğu…

Umarım, son birkaç yıllık eğitim kayıplarının telafisi de hayatın içinde olur.
Çok daha çalışarak, sorgulayarak, okuyarak, araştırarak…
'Diploma' bir başına fazlaca çaresiz çünkü...
 



“İnsanları dünyasızlaştıran”

“Nerede yaşayabiliriz?” Dünyayı insansızlaştıran, insanları dünyasızlaştıran bu politik düzeni ve uygarlığı sarsarak yaratacağımız ortak dünya”da yaşayabiliriz ancak, diğer bütün çözümler geçici olacak. Ama önce kendi zihnimizde inşa edeceğimiz ‘yuva’ya ihtiyacımız var, kırılgan yanımızla kuracağımız o güçlü ve hakiki yuvaya…"

Bülent Usta | BirGün (Teşekkürler Hakkı abi)

 

Bu yazı toplam 1438 defa okunmuştur.
Önceki ve Sonraki Yazılar