1. YAZARLAR

  2. Salih Sarpten

  3. 21. Yüzyılda KKTC’de Öğretmen Olmak
Salih Sarpten

Salih Sarpten

21. Yüzyılda KKTC’de Öğretmen Olmak

A+A-

21. Yüzyıl becerilerine sahip olmayan ve kendisini yenilemeyen bir öğretmenin kendisinden farklı öğrenciler yetiştirmesi mümkün olamayacağı gerçeğinden hareketle geçtiğimiz haftanın en önemli eğitim gündemi olan 21. Yüzyılın Öğretmeninin Genel Yeterlik Çalıştayı sonuçlarını ve bu sonuçların sisteme etkilerini çok önemsiyorum.

Ne var ki, 21. Yüzyılda yaşıyor olsak da KKTC’de öğretmen olmak, toplum tarafından hâlâ aşağıdaki gibi algılanmaya devam ediyor:

  • Kısa yoldan kamuya kapak atmak,
  • Öğleye kadar çalışmak,
  • Bol ve uzun tatilleri olan bir meslek kolunda olmak,
  • Güçlü eğitim sendikalarının varlığı sayesinde üst düzeyde maaş ve özlük haklarına sahip olmak

Öte yandan; okulların alt-yapı ve donanımı, öğrenci-öğretmen-veli ilişkisinin ve okul yönetimlerinin 19. Yüzyıldan kalan anlayışları karşısında zor beğenen, zor tatmin olan, sürekli olarak dijital cihazlarla haşır-neşir olan ama öğretmenleri şöyle dursun arkadaşlarıyla bile sağlıklı iletişim kuramayan öğrencilerin varlığı öğretmenlik mesleğini daha bir zor hale getiriyor.

Bir de bunların üzerine velilerin karşı koyulamaz baskısı altında canavarlaşan ezberci, yarışması anlayışı eklerseniz öğrenmek de öğretmek de işkenceye dönüşüyor.

Dahası ve en kötüsü bu eleştiriler karşısında yapılan en genel yanlış; herhangi bir bilimsel veriye dayanmadan herkesin (öğrenciler-öğretmenler-veliler-yöneticiler-bürokratlar, akademisyenler, ) birbirini suçlamasıdır:

  • Öğretmenlere göre yeni nesil öğrenciler çok değişmiştir ve ciddi davranış bozuklukları vardır.
  • Yöneticilere göre öğretmenler verimsizdir.
  • Bürokratlara göre hem yöneticiler hem de öğretmenler görevlerini iyi yapmamaktadır.
  • Akademisyenlere göre çağdaş eğitim kuramları dikkate alınmamıştır.
  • Velilere göre istihdam politikaları yanlıştır.
  • Ve sonuçta öğrencilere göre de okul bir mutsuzluk mekanıdır.

Yukarıdaki şikayetleri zaman zaman sizin de aklınızdan geçmiştir. Ancak esas olan 21. Yüzyılın içine doğan öğrencilere, 19. Yüzyıl anlayışından kalmak bir okul, bir sınıf ve bir öğretimle karşı karşıya bırakmanın ortaya çıkardığı sorunların varlığıdır.

Bu durumda yapılması gereken, ilk aklımıza gelen ve kolay olan öğretmeni zapturapt altına almak değil, tam aksine öğretmene yatırım yapmaktır. Öğretmenlerimizi geliştirmek, onları 21. Yüzyıl ihtiyaçlarına göre donatmalıyız. Kısacası ya öğretmenlik mesleğine yeniden itibar kazandıracağız ya da bir kuşağı kaybetme pahasına şikayet etmeye devam edeceğiz…


Buraya Dikkat

Paradigma

Özellikle bilimsel olguları açıklamakta kullanılan önemli bir kavramdır “paradigma”. Model ya da kuramsal çerçeve anlamına gelen Yunanca “paradeigma” teriminden gelmektedir. Türkçe tam bir karşılığı olmasa da “değerler dizisi” olarak sözlüklerde yerini bulmuştur.

Çok basit bir tanımla paradigma, bireyler, gruplar hatta toplumların neyi nasıl algıladıklarını, neyi benimseyip neyi benimsemediklerini belirler. İnsanların olaylara, olgulara ve konulara bakış açısıdır denilebilir. Bir olayı, bir kavramı ya da durumu yorumlarken izlenilen yol ya da hangi kuramsal çerçevede nitelendirildiğinin anlatan kavramdır.

Prof. Dr. Doğan Cüceloğlu bir TV programında kavramın açıklamasını çok daha pratiğe indirgeyerek, gözlüğünü çıkarıp sunucuya göstermiş ve “İşte bu… Paradigma, dünyaya nasıl bir gözlükle baktığınızdır” demişti. Siz dünyaya nasıl bir gözlükle bakıyorsunuz? Yaşadıklarınızı nasıl yorumluyorsunuz? Sizin paradigmanız nedir?

 


Anlayana Gülmece

 

Zenginlikte Bakış Açısı

 

Babadan kalma paralarla zengin olan iki farklı köyün ağası bir iş için gittikleri şehirde karşılaşırlar. Tabi haliyle zenginlikleriyle övünecekler… Biri, biraz gerilerek, biraz da gururlanarak hemen söz başlar:

  • "Bizim orda sabah güneş doğmadan biniyoruz arabaya, akşam oluyor biz hala çiftliğin öteki ucuna yetişemiyoruz."

 

Buna karşılık, öteki zenginden yanıt gecikmez:

  • "Yahu bizim de vardı öyle bir arabamız ama geçenlerde satıp yeni modelini aldık."

 


Okumuş muydunuz?

Bazılarını hep aldatabilirsiniz, bazen de herkesi…

Ne var ki, herkesi her zaman aldatamazsınız.

 

Phineas Barnum

Bu yazı toplam 1451 defa okunmuştur.
Önceki ve Sonraki Yazılar