1. YAZARLAR

  2. Erdinç Gündüz

  3. 15 Temmuz ve Kıbrıs
Erdinç Gündüz

Erdinç Gündüz

15 Temmuz ve Kıbrıs

A+A-

                                                          

Yarın Kıbrıs’ımızda, bir devrin kapanıp yepyeni bir başka devrin başladığı;  ada üzerinde her şeyin tersyüz olduğu tarihin yıldönümü... 15 Temmuz... Öyle bir tarih ki bu, aradan bunca yıl geçmiş olmasına karşın, o günü,  ne Kıbrıslı Türkler unutabiliyor, ne de Kıbrıslı Rumlar.

***

Rumların bir bölümü, yıllarca,  ENOSİS için kan dökmüşlerdi. Ama bu büyük ideallerini gerçekleştirememişlerdi.  İşin garibi,  1974’e gelindiğinde, Makarios da ‘karşıtlardan’ biri gibi davranmaya başlamıştı. Öyleyse,  ENOSİS’çiler için geriye bir tek yol kalmıştı: Makarios’u da alaşağı edip büyük ideali gerçekleştirmek.  Ve... 15 Temmuz harekete geçtikleri gün oldu...

Türkler ise,  50’li yıllardan başlayarak,  taa 74’lere kadar, ENOSİS’i engellemek, ama bu arada, Türkiye’nin askeri müdahalesini sağlamak için her şeyi yapmışlardı.  

15 Temmuz sabahı, Türkler şaşkındı. Neler olup bittiğini anlamaya çalışıyorlardı. Sayın Denktaş ise,  ‘Tarihi’ bir açıklama yapmış, olayın Kıbrıslı Rumların bir iç meselesi olduğunu belirtmiş, Kıbrıslı Türklerin sakin olmalarını tavsiye etmişti.  Ama Türkiye öyle düşünmüyordu.  Orada, Darbe’nin ENOSİS’e bir adım olduğu görüşü hakimdi. Nitekim, ‘Müdahale Kararı’ bile çıkmıştı.

Ve sonrası malum... 20 Temmuz ‘Barış Harekatı’; adanın ortasında çekilen bir çizgi;  göçler, katliamlar v.s. v.s. v.s...

***

Zaman ne çabuk geçiyor değil mi ? Aradan  45 yıl geçmiş.  Ve biz hala (Rum’u Türk’ü) “Çözüm olur mu ? Olursa nasıl bir çözüm ?” soruları içinde, bir o duvara, bir duvara çarpmaya devam ediyoruz. Ve 45 yıl sonra, Kara’da çekilen çizgiden sonra, şimdi de,   denizlerde ‘Taksim’ çizgisi kavgası yaşıyoruz.

Allah kerim bundan sonrasına....

15 Temmuz ve Türkiye

Biz,  bizim 15 Temmuz’umuzu düşünür ve tartışırken yepyeni bir 15 Temmuz Olayı  ile karşı karşıya kalıverdik ansızın. İhtilaller ülkesi Türkiye’de bir –bu kez başarısız- darbe teşebbüsü... “Uçaklar, tanklar, hacılar, hocalar...” derken, Fetö ile haşır neşir oluverdik. Ve bunca yıl geçmiş olmasına karşın, hala da devam ediyor Fetö kavgası.

Gerçekte kimdi  Fetö ? Amaç neydi ? Arkasında kimler vardı ? Ne oldu ‘o’ gün ? Nasıl oldu ? Başarılı olsaydı neler olacaktı ?  Aradan geçen bunca yıla karşın, daha ne kadar sürecekti Fetö’cü avı ? Ve daha cevaplanamayan bir sürü soru...   

Soruların ardı arkası kesilmiyor ama ünlü mü ünlü (!)  Fetö, Amerika Birleşik Devletleri’nde  (basın haberlerine göre) zevk-ü sefa içinde yaşamını sürdürüyormuş.

Darbe girişiminin ardından, hapislere atılan Fetö’cülerin sayısını merak ettim ama saptayamadım. Her geçen gün ‘yeni’ Fetöcüler’le tanışıyoruz hala. Ve her gün Fetöcülük’le suçlanan,  hapse atılan yeni isimlerle.... Velhasıl, geçen bunca yıla karşın hala gündemden düşmüyor, düşemiyor veya düşürülmüyor Fetö konusu.

Bu da Türkiye’nin 15 Temmuz’u işte...


Sokak Ağzı

“Başbakanımız Tatar gündemdeki konular hakkında  güzel konuşuyor  güzel yorumlar yapıyor. Dostu düşmanı çatlatacak kadar güzel hem de.”

***

“Başbakan Tatar, AB’yi protesto etmiş O gün bu gündür AB’dekilerin elleri ayakları birbirine karıştı. Panikten ne yapacaklarını şaşırmış durumda zavallılar.”

***

“Farkında mısınız ? Adanın çevresini Osmanlılar !!!  sardı. Yavuzlar, Fatih’ler, Barbaros’lar her bir yanımızda.”

***

 “Daha gaz petrol fışkırmadan kavgalar başladı. Bir de ansızın fışkırırsa neler olacak buralarda çok merak ediyorum.”

***

“Çok önemli uyarı....Gece karanlığında trafiğe çıkmak zorunda kalırsanız gözlerinizi dört açın. Çünkü yollar sokaklar, ışıksız arabalar, motosikletler ve bisikletlerle dolu.”

***

“Kıbrıs Türk Yönetimi olarak şahaneydik. Sonra Kıbrıs Türk Federe Devleti olduk, başımız arşa değdi. Arkasından, Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti olduk. Bütün meselelerimiz şak diye çözüldü. Şimdi de sıra Kıbrıs Türk Cumhuriyeti’nde. Hele bir Kıbrıs Türk Cumhuriyeti olalım, hayal bile edemezsiniz neler olacağını.”


Anlayana

“Eğer bir yalanı yeterince uzun, yeterince gürültülü ve yeterince sık söylerseniz, insanlar inanır. İnsanları, bir yalana inandırmanın sırrı, yalanı sürekli tekrar etmektir. Sadece tekrar, tekrar ve tekrar söyleyin” (Adolf Hitler)

Bu yazı toplam 2468 defa okunmuştur.
Önceki ve Sonraki Yazılar