Tutsaklığımız
Bir kişinin malını, bilgisi ya da onayı olmadan satarsanız, buna “dolandırıcılık” derler, değil mi?
Tutuklanırsınız!
Öyle olmasa eğer…
Herkes bir başkasının malını pazarlasa…
Ne olur halimiz?
Siz, kendiniz için bunu kabul eder misiniz?
***
“İyi de bu ülkede tarihsel bir sorun var” diyeceksiniz.
Kıbrıs sorunu…
Ama yönetenler kulağını kapatıyor.
Tam bir körleşme yaşanıyor.
“Yok öyle bir sorun” diyorlar.
“İki ayrı devlet var. Beğenirsen!”
Sokağın diliyle söylersek: “Yersen!”
Yemiyorlar!
Eğer sorunun varlığını kabul etmez, diplomasiden uzaklaşır, toprak bütünlüğünü umursamazsanız…
O zaman ne kalıyor geriye?
En başa dönünüz…
Bir kişinin malını, bilgisi ya da onayı olmadan satarsanız, ne olur?
***
Finlandiya Büyükelçiliği’nin internet sayfasında bir uyarı var:
“Adanın kuzeyindeki Kıbrıs Türk kesimi, uluslararası hukuka göre işgal edilmiş bir bölgedir ve burada yer alan mülklerin mülkiyeti tartışmalıdır.
Kıbrıs Cumhuriyeti yetkililerine göre, kuzeydeki mülklerin yasal sahipleri, 1974 ihtilafı sonucunda yer değiştirmek zorunda kalan kişilerdir.
Bu nedenle özellikle bu bölgede özel bir dikkat gösterilmeli; mülklerin geçmişi, yerel koşullara aşina bir uzman ve bağımsız bir avukatın yardımıyla kapsamlı biçimde araştırılmalıdır.
Birçok yabancı, gayrimenkul işlemleri nedeniyle zorlu yasal süreçlerle karşı karşıya kalmıştır.
Kıbrıs Cumhuriyeti ceza hukukuna göre, yasal sahibinin izni olmadan taşınmaz malları pazarlamak, satın almak, satmak ya da başka bir şekilde devretmek, yedi yıla kadar hapis cezası ile cezalandırılabilen bir suçtur.”
***
Bu sadece Finlandiya’nın uyarısı değil.
Avrupa Birliği’nin ortak kararı, 27 ülkenin tavrı, dünya kamuoyunun susmayan hafızasıdır bu.
Yalnızca Avrupa Birliği ülkeleri de değil…
Dikkat buyurunuz!
Türk Devletleri Teşkilatı üyesi ülkeler de teyit ediyor bu değerleri...
Yine hatırlatıyorum.
Bu ayrılıkçı siyaset değişmezse yalnızlaşacağız.
Yalnızlaştıkça kirleneceğiz.
Tutsaklaşacağı giderek…
İradesizleşeceğiz.
Kaybolacağız…
***
Herkesin anlaması - aslında kabullenmesi - gereken şu:
Taşınmaz mallarda yasal sahibin kim olduğunu “KKTC tapusu” belirlemiyor.
“Mülkiyet” meselesinin temize çıkması için, uluslararası toplumun onaylayacağı bir uzlaşı ya da çözüm dışında seçenek yoktur.
Ya asıl sahibiyle anlaşacaksınız.
Ya da bir ömür bu riski, yükü, korkuyu, ihtilafı sırtınızda taşıyacaksınız.
Mülkiyet sorunu, Kıbrıslı Türklerin hücresidir.
Tutsaklığıdır…
Demir parmaklığıdır…
Tıpkı çözümsüzlük gibi…