1. YAZARLAR

  2. Neşe Yaşın

  3. Ölmediğimiz bütün diğer günler
Neşe Yaşın

Neşe Yaşın

Ölmediğimiz bütün diğer günler

A+A-

Bir şeyi güzelleştiren de bozan da ufak bir ayrıntıdır çoğu zaman. Dekorasyonda da öyledir; bir renk birden yeni bir boyut katar ve mekânın bütün duygusunu değiştirir. Tersi de olur; baskın gelebilir bu renk ve diğer her şey silik durur, anlam değiştirir yanında. Şairler iyi bilirler; tek bir sözcük ya da tek bir dizedir bazen bütün bir şiiri taşıyıp iç dengeleri kuran. Ufak bir jest bir ilişkinin yönünü olumluya çevirir, tek kelime çatışmayı tetikler. Birer ip cambazı olmak zorundayızdır hassas ilişkilerde. Sevgi bazen öylesine taşkındır ki taşıyamaz ve nefrete çevirir kendini. Güzel görünen başka bir ışık altında çirkinleşir. Yeni anlatı hainleri kahraman, kahramanları hain yapar. Eski dostlar yeni düşmanlara dönüşebilir birden.

Hayatın iyi bir yanı vardır; bir biçimde kurar kendi dengesini. Yadırgadığın bir nesneye gözün alışır, hoşlanmadığın bir kelime yıpranır ve referansını yitirir. Saçma ya da olmaz gibi görünen yerine oturur ve kalpten kabul görür. Bazen sadece içtenlik ve esnekliktir dengeyi kurmaya yardımcı olan.

Dengeyi kursan bile her an bozulabileceğinin farkındasındır. Her an gözden düşebileceğinin bilgisiyle hareket etmek ne büyük bir gerginliktir.

Öylesi bir zamanda yaşıyoruz ki fiziksel ve ruhsal varlıklarımız dikizlenirken kendimizi sayısız tehlikeye karşı korumak zorunda bırakılmışız. Yerleştirildiğimiz o hiyerarşi basamağında ayağımızın kaymasını beklemektedir birileri. Ne kadar göz önünde ne kadar parlaksak başkalarının bizi devirme hırsını o kadar körüklemişizdir.

Kimi kamusal figürlerin başlarına gelenlere bakarken düşünüyorum daha çok da bunları. Bu kendini dikizletme çağında her türlü numara mevcut. Yaratılmış personalarla kuşatılmış durumdayız. Sahicilik bile bir şov, bir taklit kimi zaman. Sahtelik öylesine baskın ki adeta bir norm haline gelmiş.

Birini sevmekten, birine bağlanmaktan hiç bu kadar korkmamıştım. Bugün göklere çıkarılan yarın yerlerde sürünüyor olabilir çünkü. Senin çok sevip beğendiğin biri için sayısız olumsuz anlatı dolaşmaktadır ortalıkta.

Bir zamanlar bana sevgiyle bakan bazı gözlerin gölgelendiğini görmek üzer beni. Yanılıyor muyum diye kontrol etmek isterim. Yeni bir yorum, yeni bir anlatı, bir dedikodudur çoğu zaman bunun nedeni. En doğrusu o an müdahale edip nedenini sorgulamaktır ama yapamaz bunu insan.

Sonuna yaklaştığımız bu yıla bakarken büyük bir imge kalabalığı ve kargaşa geçiyor zihnimden. Bir çeşit anılar karnavalı bu, her renk, her doku, her duygu mevcut içinde. Onca tehlike altında korumaya çalıştığım masumiyetim, kırık kalbimin ağrısıyla sislenen zihnim, kuşku, kaygı ve korkularımın yanı sıra pek çok güzel an da var.

Antalya’daki şiir festivalinde bir şair arkadaşla konuşmuştuk; dokunup kaçma dünyası yaşadığımız. Pek çok tanışıklık ve paylaşım geride kalıyor, yeni bir sahne açıyor hayat; arayıp sormaz oluyoruz birbirimizi. Öyle çok insan tanıyor, öyle çok deneyim yaşıyoruz ki böylesi kalabalık bir hayat olanaksız hale getiriyor belki de bunu. Israrla arayıp iletişimi sürdürmek isteyene de garip bakılıyor, hatta yakışıksız görülüyor. Çağın dinamiğine uygun değil sanki bu.

Sosyal Medya üzerinden alıyoruz daha çok da sevdiğimiz bazı insanlara dair haberleri. Birinin ruh haline ilişkin fal bakıyoruz kimi zaman. Yanıltıcı da olabiliyor. Bir de “beş dakkada değişir bütün işler” zamanındayız. Birisi için üzülürken bir bakmışız o mutluluk burcuna geçmiş bile.

İyilik dolu bir bakıştan, insanın içini ısıtan sözlerden, yitirilmemiş çocuksu masumiyetten daha değerlisi yok dünyada. Herkesin bir karanlığı, bir iç çelişkisi vardır elbette. Önemli olan kendini sorgulaması ve iyi niyet içinde olması insanın.

Çok insan tanıyor olmak, böylesine bir haberdarlık ağında bulunmak ne kadar iyi bilemiyorum. Her gün yeni bir kayıp birilerinin dünya konukluğuna apansız vedası içini burkuyor insanın. Bir çizgi bandında görmüştüm bu diyaloğu ve hatırlamak iyi gelir.

Bir gün öleceğiz.

Ama ölmediğimiz bütün diğer günler yaşıyoruz.

Güne dalmak, hayatın tadını çıkarmaya çalışmak en iyisi. Hazlarla dolu dünya ama haz çabucak tüketilen, solan bir şey. Mutluluk ise daha kalıcı ve en büyük mutluluk hayata bir iyilik, bir zarafet katabilmek, onu güzelleştirecek ayrıntıyı bulabilmekte.

Bu yazı toplam 439 defa okunmuştur.
Önceki ve Sonraki Yazılar