1. YAZARLAR

  2. Salih Sarpten

  3. Okulları Ne Zaman Açalım? Nasıl Açalım?
Salih Sarpten

Salih Sarpten

Okulları Ne Zaman Açalım? Nasıl Açalım?

A+A-

Yeni tip koronavirüs (COVID-19) salgından sonra ekonomik koşullarımızda, iş hayatımızda, sosyal yaşamımızda ve elbette ki eğitim dünyasında çok büyük değişiklikler olacak. Bu değişikliklerin kapımızı çaldığını ve ancak kalıcı olarak bu değişimi gerçekleştirebilen toplumların yeni dünyada yer edinebileceğini fark etmeliyiz…

Belli ki salgın, tüm ülkelerde sağlık ve ekonomiden sonra en büyük darbeyi eğitime vurdu. Eğitim boyutundaki etkinin yaratacağı olumsuzlukların, diğer ülkelere oranla bizde çok daha büyük olacağı şimdiden hissediliyor… Bunun temel nedeni geleneksel eğitim anlayışlarına yönelik sıkı bağlarımız ve sistemimizin ihtiyaç duyduğu dönüşümleri zamanında gerçekleştirememiş olmamızdır.

Plansız uygulamalar, uyumsuz ve etkisiz çalışan siyasi kadrolaşmanın yarattığı bürokratik aksamalar, ekonomik kaynakları verimli kullanamama, çağdaş eğitim ve yönetim kuramlarını sisteme entegre edememe bugün yaşadığımız eğitim kayıplarını önümüzdeki eğitim yıllarına da taşıtacak en temel unsurlardır.  

İtiraf edelim ki; ne olduğunu anlamadan kendimizi içinde bulduğumuz uzaktan eğitim hallerimiz öğretmenler, öğrenciler ve veliler adına tam bir karmaşaya dönüştü. Bütün bunlara bir de “uzaktan eğitim kültürünü” anlamayan, bu kültürün eğitime nasıl entegre edileceğini bilmeyen eğitim yönetimi anlayışı eklenince durumun vahameti daha da arttı.

ff-082.jpg

Aslında söylemek istediğimi, sayfadaki fotoğraf özetliyor… Fotoğrafa bir göz atın ve lütfen şu soruya yanıt verin: Hangisinde eğitim daha uzakta? Eğitimin uzaktan ya da yakından olması mesafeyle sıkı sıkıya bağlı değildir. Çoğu zaman sınıflarımızdaki eğitim, çağdaş eğitim sistemlerindeki uzaktan eğitimden daha uzaktadır… Esas olan uzaktan eğitim kültürünü geliştirmek, bu yaklaşımı anlamak ve alternatif bir pedagoji yaratmaktır…

Şimdi gelelim konumuza; “okulları ne zaman açalım?” Ne var ki yanıtlamamız gereken öncelikli soru “okulları nasıl açalım?” sorusudur…

Okulları Nasıl Açalım?

Şüphesiz, yeni yaklaşım ve yeni anlayışı işe koyarak okulları açmalıyız. Şöyle ki;

  • Bu süreçte daha da fazla açılan “özel okullar” ile “kamu okulları” farkını giderecek önlemlerle,
  • İçinde bulunduğu koşullar nedeniyle eğitim olanaklarına hiç erişemeyen, erişme imkânı olsa bile yine içinde bulunduğu koşullar nedeniyle eğitim araçlarını etkin takip edemeyen öğrencileri de düşünen uygulamalarla,
  • Okullar açıldığında “hangi sınıfa ya da hangi okula gideceğim?” kaygısını ortadan kaldıran sınıf geçme ve mezun olmaya yönelik yasal düzenlemelerle,
  • Bu dönemde fırsat eşitsizliğini daha da derinleştiren, ekonomik imkânları nedeniyle eğitim almaya devam eden özel ders ve dershane öğrencileri ile köyde, kente, surlar içinde, tüm ekonomik koşullarını karnını doyurmaya ayıran ailelerin çocukları arasındaki farkı dikkate alan, “Kolej Giriş Sınavı” ve “BEAL-20TFL Yerleştirme Sınavı” gibi merkezi sınavların tarih ve kapsamlarını yeniden değerlendiren anlayışlarla,
  • Eğitim-öğretim programlarında (müfredatta) belirlenmiş olan hedefler gözden geçirilerek, yeni dünya koşullarına uygun öncelikli hedefler, kritik davranış ve becerilerle,
  • Proje tabanlı, ürün dosyası gibi yeni dünyanın koşullarında ihtiyaç duyduğumuz becerileri dikkate alan ölçme-değerlendirme uygulamalarıyla,
  • Ve elbette ki siyasi kaygıları değil de, eğitim bilimi ilkelerini işe koşan; ilgili tüm taraflarla işbirliği içinde yeni öğretim yılana yönelik öğretmen nakil ve istihdamlarının belirlenmesi, ders kitabı ve diğer eğitim materyallerinin temini, okulların bina-bakım onarımı, okullarda ve sınıflarda sosyal mesafenin korunması gibi konulardaki hazırlık çalışmaları bugünden başlatan anlayışlarla okulları açmalıyız.

Okulları Ne Zaman Açalım?

Ülkemizde salgının seyri nasıl olursa olsun, bilim insanlarının uyarılarına ve diğer ülkelerde eğitim uygulamalarına baktığımızda gördüğümüz net bir sonuç var: Hangi senaryoyu dikkate alırsanız alınız, tartışmaya gerek bırakmayacak biçimde bu bahar döneminde yani Haziran ayı sonuna kadar okulları açmamız mümkün değildir. Hatta belki Temmuz sonuna kadar…

Bu tarihlerden öncesinde okulları açmak, büyük bir vebal ve sorumluluktur. Yetişkin bireylerin devam ettiği üniversiteler bile içinde bulunduğumuz bahar döneminde hatta bir sonraki güz döneminde bile sınıf içi eğitimlere ara vermişken, Temmuz veya Hazirandan önce okulları açmak felakete davetiye çıkarmakla eş anlamlıdır. Dahası anne-babalara, çocuklarını okula gönderip-göndermeme karasızlığına düşürme psikolojisini yaşatmaya kimsenin hakkı yok diye düşünüyorum.

Öte yandan eğitimde yaşanan kayıpların hesaplanması; okula gidilmeyen gün, saat ya da dakika üzerinden değil, öğrencilere kazandırılması gereken davranış ve beceriler üzerinden olmalıdır.

Bütün bunlar bize, iklim koşullarını da dikkate alan bir anlayışla en ideal senaryoya göre; okulları 17 Ağustos tarihinde açılabileceğini gösteriyor. Bu kapsamda ülkemizdeki kimi eğitim bilimci çalışma gruplarının ortaya koyduğu üç dönemli eğitim yılı (1. Dönem: 2019-2020 öğretim yılının tamamlanması, 2. Dönem: 2020-2021 öğretim yılının güz dönemi, 3. Dönem: 2020-2021 öğretim yılının bahar dönemi) önerisini de çok yerinde buluyorum.

Daha teknik bir çalışma yaparak yeni dönem için akademik takvimi tartışmalarını bu sayfadan yapmak istemem ama hangi tarihte olursa olsun yukarıdaki unsurları dikkate almadan okulları açmak, bugün yaşadığımız eğitim kayıplarını gelecek yıllara transfer etmekten, hatta gelecek yıllarda daha da fazla eğitim kaybına neden olmaktan öteye gitmeyecektir. 

Bu yazı toplam 5439 defa okunmuştur.
Önceki ve Sonraki Yazılar