1. YAZARLAR

  2. Cenk Mutluyakalı

  3. Kuruyan Toprak, Kuruyan İnsan
Cenk Mutluyakalı

Cenk Mutluyakalı

Kuruyan Toprak, Kuruyan İnsan

A+A-

Yağmur yok.
Üstelik kasım ayına giriyoruz ve meteoroloji tahminlerine bakıyorum; önümüzdeki on günde de yağış görünmüyor.

Bu, “olağanüstü hâl” ilan edilmesi gereken bir süreç…
Bir felaket aslında!

Yaşadığımız durum yalnızca bir hava olayı değil; ekolojik ve toplumsal bir kriz anlamına geliyor.

Bağ, narenciye, zeytin gibi çok yıllık bitkileri bile kaybedeceğiz böyle giderse…

Su kaynaklarımız iyice tükenecek.

Bilimsel öngörüler, 2050’ye kadar ortalama sıcaklığın artacağını, yıllık yağış miktarının ise yüzde 20’ye kadar azalacağını söylüyor.

Bu da kuraklığın artık geçici değil, kalıcı bir olguya dönüşmesi demek.

Peki, bir yol haritamız var mı?

Ağacı unutup betona taparsanız, doğayı umursamazsanız; deniz ülkesinde “havuz görgüsüzlüğüyle” yaşar, su kaynaklarını korumaz, tarımda dönüşümü başaramazsanız, hep daha kötüye gidersiniz…

“Kuraklık ödemeleri” dışında, kapımıza dayanan bu felaketi düşünen yok.

Böyle giderse, ülke çöle dönecek.

Siz, yönetim kadrolarında bu gailenin çekildiğini hiç hissettiniz mi?

***

Ağaçlar gibi insanlar da kuruyor artık…

Nedense, bir türlü çözülemeyen “ilaç eksikliği” var.

Hasta insanlar, ihtiyaç duydukları ilaçlara erişemiyor. Aylardır çözüm üretilmeyen bir kaosla yüzleşiyoruz. Her defasında, “Bir eksiklik yok” savunması yapılırken, hayatın içindeki manzara bambaşka. 

***

Terazinin dengesi şaştı!
Hem de iyice…

Ülke yönetiminde halkın iradesi yok.

Son seçimlerde yurttaş, ülke yönetimine dair huzursuzluğunu, güvensizliğini, tepkisini çok güçlü biçimde ortaya koydu.

Terazinin bir gözünde, yüzde 65e yakın böyle yaşamak istemiyoruz” çığlığı var.
Ağır basıyor tepki.
Terazinin öteki gözü yukarıda duruyor ya…
İşte o yukarıdan” topluma bakanlar, hiçbir ders almadan, yerlerinden kıpırdamıyorlar.

Ülkenin ne kadar stratejik kurumu varsa devretmeye, “vilayetleşme” siyasetini sürdürmeye, liyakat ve haysiyet dışı yöntemlerle toplumdan uzaklaşmaya, hayat kalitemizi ve adalet duygumuzu iyice dibe çekmeye adeta yeminliler.

Köhneleşiyor bu ülke giderek…

Ve bu yönetimin kendisinden de, zihniyetinden de topluca kurtulmak gerekiyor.

Gelecek belirsizliği yetmezmiş gibi, bir de “gelecek plansızlığı” içinde dağılıyoruz.

Şimdi her yurtsevere düşen görev, bu gidişi değiştirmek için çok daha radikal, cesur ve örgütlü bir irade göstermektir.

Çünkü bu ülkenin asıl kuraklığı toprakta değil; yönetimde, vizyonda ve vicdandadır.

Bu yazı toplam 1496 defa okunmuştur.
Önceki ve Sonraki Yazılar