1. YAZARLAR

  2. Serhat İncirli

  3. Külliye’ye girdim ve başıma yıkılmadı!
Serhat İncirli

Serhat İncirli

Külliye’ye girdim ve başıma yıkılmadı!

A+A-

Yerleşke… 
Yerleşke, genellikle bir üniversitenin veya büyük bir kurumun tüm binalarını, tesislerini ve açık alanlarını kapsayan geniş alandır. Türkçede en çok üniversite kampüsü anlamında kullanılır…

-*-*-

Cumhurbaşkanlığı yerleşkesi…
Cumhurbaşkanlığı’nın tüm binaları, açık alanları falan…

-*-*-

Külliye…
Külliye genellikle bir cami etrafında toplanmış medrese, imaret, kütüphane, hamam, aşevi, darüşşifa (hastane), türbe ve benzeri yapılardan oluşan büyük mimari topluluklara verilen isimdir…

-*-*-

Cumhurbaşkanlığı külliyesi…
Cumhurbaşkanlığı Külliyesi, Türkiye Cumhurbaşkanı’nın resmi çalışma ve ikamet merkezi olan büyük bir yerleşkedir. Ankara’nın Beştepe semtinde, Atatürk Orman Çiftliği arazisi içinde yer alır ve 2014’ten bu yana kullanılmaktadır…

-*-*-

KKTC’deki yerleşke mi külliye mi?

-*-*-

Yemin bozmak…
Yemin bozmak, kişinin Allah’ı şahit tutarak verdiği sözü yerine getirmemesi, yani yeminde belirttiği davranışın tersini yapmasıdır. Bu durum İslam’da günah sayılır ve yemin kefareti gerektirir…

-*-*-

Yeminimi bozdum…
KKTC’deki Cumhurbaşkanlığı Yerleşkesi veya Külliyesi için, “… girenin inşallah başına yıkılır” dahi dedim…
Dün girdim… 
Çok heyecanlıydım…

-*-*-

Kefaret…
Maide Suresi 89. ayette, bilerek yapılan yeminlerin bozulması halinde kefaret gerektiği belirtilir…
On fakiri doyurmak veya giydirmek; bir köleyi azat etmek veya bunları yapamayan için üç gün oruç tutmak…
Kendim fakirim, başkasını nasıl doyurayım…
Kölem de yok!
Artık uygun bir zamanda üç gün oruç tutacağıma söz veririm…
Tutamazsam yani bunu da “bozmak” adına bizim “kefaret” altı gün oruca çıkacak…

-*-*-

Déjà vu…
Türkçede “dejavu” diye söylenir… Kişinin içinde bulunduğu anı daha önce yaşamış gibi hissetmesi durumudur. Yani ilk kez karşılaşılan bir olay, mekân veya konuşma sanki geçmişte birebir yaşanmış gibi algılanır…
Külliye’ye ilk gidişim… Ne kapısını biliyorum, ne penceresini… Hatta hangi bina Cumhurbaşkanlığı, hangisi Meclis de bilmediğimden, bir arkadaşımı arıyorum, tarif ediyor…

-*-*-

Giriyorum… 
Çok kibar iki polis araç park yerini gösteriyor, ardından da bir küçük binaya girip, kontrolden geçiyorsunuz, x ray cihazı falan var…
Kontrol yerindeki kadın polis; Haziran 2023’te, eski cumhurbaşkanlığı sarayı bahçesine beni son kez alan ve daha sonra eski Cumhurbaşkanı Ersin Tatar’ın adamlarının talimatı ile dışarı çıkaran kişi…
Gülümsüyoruz, tokalaşıyoruz… 
Umarım, geçen defaki gibi, “bu adamı içeriye niye soktun?” denilerek soruşturmaya tabi tutulmaz… 
Şaka şaka… 

-*-*-

Abartılı bir büyüklük…
Dışarıdan pek öyle görünmüyor ama içeri girince inanılmaz büyük olduğunu anlayabiliyorsunuz…
Büyük Britanya İmparatorluğu’nun Kralı’na ait Buckingham Saryı ve ABD’nin Beyaz Saray’ı bence bu görkemde veya büyüklükte değil!
Beyaz Saray’ı görmedim ama filmlerden, haberlerden falan biliyorum ; Buckingham Sarayı’nı gezdim; alın size bir yemin daha; bizim Külliye her ikisinden daha küçük değildir!


-*-*-

Milat…
Kısacası dün bir milattı benim için… 
Belki tükürük yalama…
Ya da yeminimi bozma…

-*-*-

Gerçeğin kabulü…
Gerçeğin kabulü de olabilir… Herkes gibi olma zorunluluğu da…

-*-*-

Cem Karaca…
“Ben döneksem döndüm diye memleketime, döndüm baba döndüm işte oh be!” demişti…
Ben, “içine girenin Allah belasını versin” dahi dediğimi bilirim… 
“İçine girenin inşallah başına yıkılır” da dedim… 
Evet, evet, sanırım en doğrusu “kabulleniş” olmalı!
Girdim baba, girdim işte oh be!

-*-*-

Ersin abime nasip olmadı… 
Ersin Tatar, eski saraya sığmamıştı…
Yenisini istedi; Recep Tayyip Erdoğan kırmadı…
Yani müteahhit, mühendis, mimar değilim ama dün gördüğüm binalar ve bahçesi yerine, çok rahat 50 okul veya 20 hastane yapabilirdik!
Ya da 25 okul, 10 hastane!
Hatta çok iddialıyım, ışıklandırma, ısıtma, soğutma, mefruşat parasıyla en az 5 okul yapılabilirdi!
Neyse, Ersin abim istemişti; bir sene kadar kullanabildi…

-*-*-

Üzerine yapıldığı toprak bizim değil… 
Gerçekten çok abartılı, bom boş salonlar, salomanjeler, koridorlar falan… 
Ve Lefke’de çocukların başına yıkılması muhtemel okullar; Girne’de senelerdir bitirilemeyen hastane…

yazi-1-fotosu.png

Büyük fark… 2023 yılı Haziran ayında yani bundan tam 2 yıl 5 ay önce, eski Cumhurbaşkanlığı’ndan dışarıya atılmıştım… O günlerde acayip şişkoydum… 145 kilo kadardım… Şu anda 110 kiloya düşmüş durumdayım… Arada büyük fark var… Haaa, dört yıl önce 155 kiloydum… Bu arada belirteyim; o zamanki “Saray” ile şu andaki “Saray” arasındaki fark hem “büyüklük” açısından hem “içindeki kişiye layık olma” açısından ciddi anlamda büyük!


foto-2-2-018.jpg

Güzel bir başlangıç… Kıbrıs’ta yeni dönem resmen başlıyor gibi… Hatta “başladı” dersek, yanlış söylemiş olmayız… Hayırlısı… Gülen yüzler bile umut vermeye yetti… Umarım kimse bozmaya çalışmaz… (Fotoğraf: Erol Uysal)

Bu yazı toplam 4411 defa okunmuştur.
Önceki ve Sonraki Yazılar