1. YAZARLAR

  2. Serhat İncirli

  3. KülliyeN gereksizdir!
Serhat İncirli

Serhat İncirli

KülliyeN gereksizdir!

A+A-

Mesele külliyeye karşı çıkmak meselesinden çok ötededir…
Mesela “ahlak” hatta “din”le alakalıdır…

-*-*-

Mesele, “hadsizlik” midir?
Evet, içinde bulunduğumuz koşullarda bu külliyenin yapımında ısrarcı olmak, elbette hadsizliktir.

-*-*-

Külliyenin savunulması hadsizlik ötesidir.
Başımıza yıkılıyordu…
Eskiydi…
İçine sığmıyorduk…

-*-*-

Kime ne?
Çalışanları küçümsemek için söylemiyorum; elbette birçoğu bir birinden değerlidir ama orada çalışanların yüzde 95’ini yeni külliye yapılıncaya kadar izne gönderseniz ne olur ki?
KKTC’nin tanıtılması mı yavaşlar?
Dünya ile ilişkilerimiz sekteye mi uğrar?

-*-*-

“Efendim, bu külliye benim için değil ki, ülke içindir” demek, haklı bir savunma değildir… 
Madem “senin” için değil; bırak senden sonrakiler düşünsün!
Ya da Kıbrıslı ağzıyla yazacak olursak, “yani ayağam, kendini düşünmen ve senden sonraki başkan için çalışın deme baaa ha!”

-*-*-

Külliye yapılsın tabii ki…
Ama şimdi değil…
Beş sene sonra da değil…
Çünkü hastaneler, yollar, lambalar, okullar ve hatta havaalanı bekliyor ağam!

-*-*-

Efendim bir de demezler ki, “yabancı konuklara karşı prestijdir”…
Be amma sürekli içersiniz bir şey?
Dalgadasınız?
Hangi yabancı konuktan bahsediyorsunuz?
Duyan da zannedecek ki sabah Putin gelir, akşam Biden gider!
Tek bir ziyaretçiniz yok!

-*-*-

Sakın külliyeye başlamayın!
Eylem yapılacağından falan değil ama anında bedduaya geçeriz; “yapanın da isteyenin de yaptıranın da…” diye…
İnanın, gelir sizi bulur, bir yeriniz kurur!
Söylemedi demeyin!

-*-*-

KülliyeN gereksizdir!

-*-*-

Her şey bir yana…
Ersin Tatar, bir yeminli muhasiptir…
İngilizler, Chartered Certified Accountant…

-*-*-

Müşterilerinden biri; Dünya’nın en sahtekar, en düzenbaz, en dolandırıcı kişisi de olsa; o kişi, işleri hiç iyi gitmiyorsa, bakmak zorunda olduğu dört çocuğu varsa, evine ekmek götürecek parası kalmamışsa, evde elektrik sorunu, yol sorunu, iş sorunu ama tabii ki hepsinden önemlisi gelir sorunu ve ciddi borç sorunu varsa ve bu kişi, kendi yeminli muhasibi olan Ersin Tatar’a gelip, “… Annem bana çok gösterişli bir villa yapıyor, içinde üç havuz olacak” falan derse; “yap da gorkma gardaş” mı derdi?

-*-*-

Eminim kendisi biliyordur; iflas etmiş bir kişi, şahsi keyfi için lüks yatırım yapmaya kalkarsa, engellemek, yasal görevleri arasındadır. Veya yakalanırlarsa, birlikte ceza alırlar.

-*-*-

Ha uşağum, şu anda durum bizde de tıpkısının aynisidur!
Peki uşaklar, çok daha basit bir örnekle meseleyu açıklayamaz miyduk?
Elbette açiklarduk!
Nasil mi?
“Ayranı yok içmeye, atla gider büyük abdeste!”…

-*-*-

KülliyeN gereksizdir!

-*-*-

Paranız varsa; okul yapın.
Hatta sosyal konut yapın.
Spor salonu yapın.
Yol yapın.
Hastane yapın.

-*-*-

“Yapacam be yapacam be” konusunda ısrarcı mısınız?
Eh o zaman, inşallah başınıza yıkılır!
(Mecaz anlamıyla elbette)…

 


Bayrakla saklamaya çalışmayın yarattığınız rezil düzeni

Sevgili Kürşat Köseoğlu üniversite yıllarından arkadaşımdır…
HP’den Lefkoşa bölgesi milletvekili adayı…
Dün Sim TV’de iki konuğumdan biriydi…
Babası merhum Yücel Köseoğlu’nu hatırlattım, saygıyla andık… 
Alikko’ynan Caher… 
Kıbrıs ağzı…
Yücel Köseoğlu aramızdan ayrıldı… 
Osman Balıkçıoğlu ki “Caher”di; O İngiltere’de… Allah O’na uzun ömür versin, sevgilerimizle… 

-*-*-

Sevgili Kürşat, babası ile ilgili bir anı paylaştı…
Özetleyeyim:
150 kiloluk Yücel Köseoğlu’nun, küçük bir otomobili vardı. Lefkoşa’da o otomobili her yerde park edilmiş görebilirdiniz. 
Kapıları hiç kilitlenmezdi hatta yaz günleri pencereler de açıktı.
Yücel bey bir gün ekmek almış…
Ön yolcu koltuğuna bırakıp, birilerine seslenmeye gitmiş.
Döndüğünde bir de ne görsün; ekmek yok!
Çalınmış!

-*-*-

Yücel beyin ağzını bıçak açmıyor… 
Çok üzülmüş…
“Etme eyleme Yücel bey, bir ekmek yahu, üzülme” demişler…
“Ben ekmeğin çalınmasına üzülmedim ki; ülkemde ekmek çalınır noktaya geldiğimize üzülüyorum” diye eklemiş…

-*-*-

Ey sevgili KKTC yöneticileri ve yönetimine aday olanlar…
Yıllardır bu ülkede var olan bir durumdur bu…
Ve son zamanlarda “üzüntü derecesi artmıştır”… 
Çünkü “ekmek çalacak noktaya gelen insan sayısı” yükselmiştir…

-*-*-

Bayraklardı, külliyeydi, hamasetti geçiniz…
Ekmek arkadaşlar, ekmek…
Çalınıyorsa, bir kez değil, bin kez düşünmeliyiz…


-*-*-

Egemen eşit devletmiş!
Hadi oradan!
Öylesine mahvettiniz ki memleketi, ekmek çalar hale gelmiştir insanlar hem de uzun bir süreden beri…
Bayrakla saklamaya çalışmayın yarattığınız rezil düzeni!

 


birkan.jpg

Bu toplum seninle her zaman gurur duyacak… Huzur içinde uyu BİRKAN UZUN…

Bu yazı toplam 1768 defa okunmuştur.
Önceki ve Sonraki Yazılar