1. YAZARLAR

  2. Serhat İncirli

  3. Koltukta kalabilmek için mevcut Türkiye  iktidarına yalakalık dışında bir “siyaset” yok!
Serhat İncirli

Serhat İncirli

Koltukta kalabilmek için mevcut Türkiye  iktidarına yalakalık dışında bir “siyaset” yok!

A+A-

Orhan Kemal demiş ki; “… Paltoyu camide bırakırsanız çalınır, meyhanede bırakırsanız çalınmaz…”
Ve bence “bu konuda” günümüzün en çarpıcı gerçeği, “… Huzur İslam’dadır diyen on binlerce Müslüman’ın Hıristiyan ülkelerine göçe zorlanıyor veya kaçıyor olmasıdır”…

-*-*-

Elbette her iki “iddia”,  genelleme yapılarak İslam Dini’nin kötülenmesi maksadıyla kullanılıyor olabilir ama içinde ne yazık ki doğruluk payı bulunmaktadır ki o da ayrı bir mesele.… 

-*-*-

Benzer propaganda her alanda – her coğrafyada mutlaka vardır…
Mesela Kıbrıs’ta da “Türkiye’siz kalırsak, Rumlar bizi kesecek” iddiasına bakalım…

-*-*-

Rumların bizi kesmesi ve Türkiye’nin de bizi koruması söz konusuysa, gerçekten bu iki saptama yüzde yüz olasılıkla hesaplanmışsa; o zaman neden Kıbrıs sorununu usulle, halle, barışla, uzlaşıyla çözmüyoruz?
Çözelim, ne biri birilerini kessin, ne de öteki yine birilerini korusun veya kurtarsın
!

-*-*-

Haaa mesele sadece korumakla alakalı mı değil mi?
Çünkü mesele sadece Türkiye’nin, Kıbrıs Türk toplumunu koruması meselesiyse, bu konu tartışılırdır!

-*-*-

Nasıl mı?
Bir: Türkiye’nin koruduğu Kıbrıs Türk toplumu nerededir? Koruna koruna kaç kişi kalmıştır? Egemen eşit devlet denilen KKTC’de kaç kişi, yasal anlamda, uluslararası hukuk kapsamında “Kıbrıs vatandaşı”dır? Veya kaç kişi “Kıbrıs Türk toplumu mensubudur”?
Haaaa, Kıbrıs Türk toplumu yerine; 1974 sonrasında, uluslararası hukuk hilafına getirilen nüfus mu?
Tartışılmasın mı bu konu?
İşte bu nüfusun “yasallığı”nın da tek güvencesi Kıbrıs sorununu çözümdür…
Kıbrıs sorunu çözülmezse, bu nüfusun “Kıbrıslı” olarak kabulü mümkün olmayacaktır…

-*-*-

İki… 
Geldik ikinci meseleye…
Efendim, Türkiye, hiçbir ekonomik, stratejik, jeo stratejik, politik veya doğal kaynakik avantaj elde etmeye çalışmaksızın, tek bir amaçla Kıbrıs’tadır!
Nedir bu amaç?
Kıbrıs Türk toplumunun varlığını sağlamak ve bu toplumu korumak!
Peki varlığımız sizce hala devam mı ediyor?
Etmiyor!
Yani, Türkiye, Kıbrıs Türk toplumunu korumadı veya koruyamadı…

-*-*-

Kesinlikle ayrımcılık yapmıyorum…
Ama eğer Kıbrıs sorunu çözülecekse; çözümü isteniyorsa, Kıbrıs Türk toplumunun varlığı çok önemlidir…
Geriye kalanların “yasallığı” tartışmalı bile değildir…
Elen milliyetçiliği, “Türkiye’den taşınan nüfus geri gönderilmelidir” diyor…
Buna tabii ki karşıyım, kimse geri gönderilemez… Siz de karşısınız ama Kıbrıs sorunu çözülmeden, bu insanların vatandaşlık sorunu veya oy hakkı meselesi hep askıda kalacaktır. Çift kimliklilerin ya da kimliksizlerin durumuna bakar mısınız?
Evet, “Kıbrıs Cumhuriyeti” yönetimi bu insanlara yasal anlamda haksızlık yapıyor ama Kıbrıs sorunu çözülmediği sürece, bu haksızlığı da açıkça sürdüreceğini beyan ediyor… Veya belli ediyor!

-*-*-

Ne demiştik?
Türkiye’nin tek hedefi vardır o  da Kıbrıs Türk toplumunu korumak mı?
Daha önce de çok yazmışımdır; eğer tek hedef buysa, değil Türkiye’nin Güney sahillerinde, taaaa en Kuzey’de, Sinop ilinde “Cyprus Rapid Force” diye 11 kişilik bir askeri birlik, yani tek bir manga asker, bu görevi yerine getirebilir!
Türkiye’nin, olası bir Rum saldırısını engellemek için Ada’da 40 bin asker bulundurmasına gerek varsa; bu Türkiye’nin diplomatik, siyasi ve de askeri anlamda çok zayıf olduğu anlamına gelmez mi?

-*-*-

Türkiye’siz kalırsak Rumlar bizi kesecek!
Bu iddia, tıpkı, Orhan Kemal’in “camide kalan palto kesin çalınır, meyhanedekine ise hiçbir şey olmaz” iddiası kadar “gereksiz”dir… Kışkırtıcıdır!

-*-*-

Doğru olan, Türkiye ile birlikte olup çözümü istemektir…
Ve şu anda “Türkiye ile birlikte olmanın adı”, sadece ve sadece deli saçmalığı bir egemen eşit devlet siyaseti ile “çözümsüzlüğü” zorlamaktan başka bir şey değildir!
Bu çözüm modelini savunanlar, o egemen eşit devletin temelini oluşturan toplumu bile sallamıyor, takmıyor!
Kıbrıs Türk toplumunun varlığı, TMT yemininde dahi yerini almış – korunması için ölürüz denilen bir “gerçek”tir…
Egemen eşit devlet diye diye bağıranlar arasında kaçının bu toplumu sevdiğini gördünüz?

-*-*-

Koltukta kalabilmek için mevcut Türkiye iktidarına yalakalık edenler dışında bir “siyaset” gören var mı peki?


Bu kafa değişmedikçe…

Almanya’da bir futbol maçı…
Sene 2015…
Orta hakem kadın…
Hakem, o günlerde 22 yaşında olan Kerem Demirbay adlı futbolcuya kırmızı kart gösteriyor…
Türk kökenli Alman vatandaşı Kerem Demirbay, saha kenarına doğru giderken, kadın hakeme dönüp, “Senin yerin mutfaktır, sen mutfağında kalmalısın” diye bağırıyor…
Kadın hakem bu sözleri de raporuna yazıyor…

-*-*-

Alman Futbol Federasyonu yanında FIFA da devreye giriyor…
Futbolcuya 5 maç oynamama cezası veriyor…
Kerem Demirbay’ın o günlerdeki kulübü Fortuna Düsseldorf’un teknik direktörü, oyuncusunun özür dilediğini söylüyor ama yeterli olmuyor tabii ki…
Kerem Demirbay’a bir kadın futbol maçında hakemlik yapması için de görev veriliyor…

-*-*-

Kerem Demirbay kadın futbol maçına hakem olarak çıkıyor ve tam 8 oyuncuya kırmızı kart gösteriyor…
“Bunu neden yaptın?” diye sorulduğunda verdiği yanıt şöyle oluyor:
“Çünkü kadının yeri mutfaktır…”
Kafa değişmemiş!

-*-*-

Futbolcu şu anda 30 yaşında…
Bayern Leverkusen’de oynuyor… 
Kafa aynı kafa…
Sadece futbol sahalarında değil; hayatın her alanında ve her anında bu Orta Çağ modeli kafa ya da kafalar değişmediği müddetçe, bu Dünya’da insanlık, barış, huzur, eşitlik, kardeşlik, şeffaflık, dürüstlük gibi “şeyler” beklemek abesle iştigaldir…

20230409-yeniduzen-scaled.jpg

bYenidüzen’in bugünkü manşeti, her şeyi, tüm çıplaklığı ile anlatmaya yetiyor… Gençler umut arıyor… Evet, gençlere umut verecekseniz; barış içinde, yaşanabilir bir ülke verecekseniz, saçma sapan siyasetle çözümsüzlüğü ve karanlığı savunamazsınız…

Bu yazı toplam 1962 defa okunmuştur.
Önceki ve Sonraki Yazılar