Emlak sektörünü kim mahvetti?
Halkın Sesi gazetesi dün manşetinden yayınladı…
“Satılık konut çok, alan yok!”
-*-*-
Gazeteye göre şu anda KKTC’de 27 bin konut alıcı bekliyor…
Bunların büyük çoğunluğu Girne ve İskele’de!
Ve ortada çok büyük bir kriz var!
-*-*-
Buraya kadar bir itirazım yok!
Ancak gazete, konut satışlarının, Tum tarafındaki tutuklamalar nedeniyle durduğuna vurgu yapıyor!
Bu doğru değil!
-*-*-
KKTC’de herkes ve özellikle de emlakçılar - müteahhitler – yatırımcılar çok çok iyi biliyor ki, evet Rum tarafındaki tutuklamalar sıkıntı yaratmıştır ama konut satışını asıl durduran, salakça bir yasal düzenlemeye kendi ayağına kurşun sıkan hükümettir!
-*-*-
Bu hatadan dönmek için de çaba harcadığı yönündeki bazı açıklama ya da düzenlemeler, sadece şovdan ibarettir!
Mevcut düzeni savunuyor olmanın dayanılmaz hırsızlığı!
Sabah sabah bir haber!
DAÜ’nün Tıp Fakültesi’nde bir tören olmuş ve bu törende bakanımız konuşmuş!
Peeeee…
Aynı anda, yani ben bu haberi okurken, bir arkadaşım, günler önce küçük bir operasyon için devlet hastanemizden randevu alan yaşlı bir hastamıza, “doktor bugün gelmedi” dendiğini anlattı!
-*-*-
Tamam, abartıyorum!
Tamam kabul, doktordur o da hasta olabilir, işi çıkmıştır falan!
Ama bu ilk defa olmuyor ki!
-*-*-
Çökük bir sağlık sistemi var!
-*-*-
Memleket gerçekten bitik!
Özellikle parasal anlamda müthiş bir kriz bizi bekliyor!
-*-*-
Bankalardaki kredi borçlarıyla ilgili haberler gerçekten sizi ürkütmüyor mu?
Emlak satışı durdu; yüzlerce kişi işsiz kaldı…
Bu işsizlik, devletin gelirlerinde de azalma demektir değil mi?
-*-*-
Çok ciddi enflasyon var; devlet maaş ödemek için borçlanıyor falan…
Bu borcu nasıl ödeyecek?
Yanıt yok!
Plan yok!
-*-*-
Kişiler de şirketler de hükümet de iflas etmiş durumda!
Apaçık görülüyor!
Çıplak gözle anlaşılıyor!
-*-*-
Yüksek enflasyon nedeniyle vatandaşın alım gücü düşüyor…
Yenidüzen gazetesinde sevgili Ödül Muhtaroğlu, herkesin – hükümetteki kardeşlerimizin dahi anlayabileceği şekilde yazdı…
-*-*-
Ne dedi?
Pahalılık, vatandaşları perişan ediyor…
Geçinmek çok zorlaştı…
Dar ve orta gelirlilerin, kredi kartı borçları artıyor…
-*-*-
Muhtaroğlu, “Tamam Brüt Asgari Ücrete son üç yılda yüzde 521 artış yaptınız” diyor ve ekliyor:
“Esas önemli olan, satın alma gücündeki durumdur. Yani, asgari ücretle aldığınız mal ve hizmet miktarıdır. Satın alma gücü günden güne düşmektedir. Asgari ücrete yapılan artışın da, ülkede oluşan hayat pahalılığı düzeyinde yapıldığını farz edersek, demek ki ülkede pahalılık çok artmış ve enflasyonla mücadelede de sınıfta kalınmıştır.”
-*-*-
Muhtaroğlu, “2024 devlet bütçesinde 6.8 milyar TL açık öngörülmüştü. Ancak, bu rakam, yıl sonunda yaklaşık 9,5 Milyar TL’ ye ulaşmıştı. 2025 yılı bütçe açığı ise 18 milyar TL ile rekor düzeydedir. Bu açığın daha da büyümesi beklenmektedir. Bu bütçe açığına rağmen, devletin borçlanmaları yoğun bir şekilde devam etmektedir. Son 5 aydaki borç, 9 Milyar TL’yi geçmiştir.” Değerlendirmesini de yapıyor!
-*-*-
Ve bu rezaletin yaratıcıları, üçü bir yerdeler, çekinmeden, utanmadan, cumhurbaşkanlığı seçimi için de kampanya başlatıyor!
-*-*-
Memlekette alım gücü düştü…
Borç ya da kredi miktarının ödenemez bölümü hızla yükseliyor; ama daha da tehlikelisi, vatandaş veya şirketler, tasarruflarını da eritmeye başladı…
-*-*-
Devletin özel bankalardan maaş ödemek için aldığı kredinin kaynağı da tasarruflardır!
Bunun nasıl bir tehlike olduğunu görmek için Cambridge Üniversitesi’nde ekonomi okumaya gerek var mı yok mu bilemedim!
-*-*-
Asıl ağlanması gereken durum bence budur!
Veya hiç ağlamaya gerek yoktur, top yekün gidiniz!
İstifa ediniz!
Batırdınız!
-*-*-
Enflasyon, bir yandan TL’nin değerini düşürürken, öte yandan dövizdeki artış da yavaşcık yavaşcık ama hiç durmadan yükseliyor…
Yatırım kalmadı!
İşsizlik, yandaş kardeşler dışında çok yaygın, çocuklarımız göçlerde!
-*-*-
Hepsinden acısı; Türkiye’yi yöneten ya da Türkiye’yi yönetemeyenler de top yekün bunların arkasında!
Neye, kime, neden destek verdiklerini anlamak çok zor!
Bu desteği “temiz, şeffaf, hesap verebilir” bir destek olarak algılayamayız!
İşin içinde ciddi kir vardır!
-*-*-
Türkiye’nin, bu çökük sistemin, bozuk düzenin, iflasın, batmışlığın, çirkef yatağının genişlemesinin, çözümsüzlüğün devamı için destek veriyor olması da meselenin “karanlık” kabul edilen ancak apaçık görünen gerçeğidir!
-*-*-
Daha cumhurbaşkanlığı seçimine kadar neler mi göreceğiz?
Külliye’nin camisi bitecek, seçim yasağı olsa da açılışını yapacaklar!
Başka mı?
Haaa bir de Singrasi’de petrol bulamamışlardı ama bu defa kesin, bir yerlerinden gaz çıkaracaklar!
Da nereden?
Bunlarda yalan gırla!