Kıbrıs’ta Türk siyasetinin mutlak başarısızlığı ve örtüsü!
Bu ülkede mutlak başarısızlığın en büyük kanıtı Külliyedir…
Lütfen ama lütfen, eğri oturun ve doğru konuşun!
-*-*-
İster 1958’den alın ister 1974’ten!
Neyi başardığınızı, gayet net ve de açık yürekli bir şekilde dile getirebilir misiniz?
-*-*-
Mesela, Kıbrıs Türk toplumunun varlığını ele alalım…
Kıbrıs Türk toplumunu, hiç çekinmeden ve hiç utanmadan, “göç ettirdik ama gurur duyuyoruz” saçmalığıyla birlikte yok ettiğinizi, tükettiğinizi aslında kabul ediyorsunuz ki bu bile bir çeşit ilerlemedir…
-*-*-
Kuzey Kıbrıs’ı ganimet olarak ele geçirdik değil mi?
Sonrasında mesela “turizm” dedik; evet şahane otellerimiz inşa edildi ama kumar turizminin ötesine geçemedik!
Hatta bir dönem gayet iyi bir durumda olan yabancı turist akışını tamamen kaybettik!
-*-*-
Olsun, şikayetim yok, elbette kumar da ciddi bir turizmdir ve bu ülkeye faydasını kimse küçümsememeli ama “turizm adası”, kumarla ve ne acıdır kerhane ile birlikte anılmamalı!
-*-*-
Haaaa yabancı demişken; Türkiye’nin baskısı, emri ya da ricasıyla öyle bir yasa geçirdiniz ki; bu ülkeden ev ya da daire satın alıp, emekliliğinde deniz – kum – sahil – huzur yaşamak isteyenleri de açık ve de seçik bir şekilde kovduk!
-*-*-
Şimon Aykut örneğinde olduğu gibi, bırakın yabancı ev alıcısını; dev yatırımcıları bile çok ucuz bir şekilde, en faşistlerimize meze yaptık!
Şimon Aykut’u Rumlara kim ihbar etti?
Sözde bu ülkeyi en çok seven, anavatanına en çok bağlı olduğunu iddia eden bir numaralı faşistlerimiz etmedi mi?
-*-*-
Narenciye?
Kaç gündür yazıyorum; narenciyede en büyük kazığı kesinlikle Türkiye’den yedik!
Çünkü neredeyse yarım yüzyıldan beri, gelen – giden tüm Türkiyeli yetkililer, “bu da sorun mu, biz alırız canım” demedi mi?
Demirel’ler, Özal’lar, Evren’ler, Erdoğan’lar hep aynı şeylerin sözünü vermedi mi?
-*-*-
Sonra ne oldu?
Sizin portakal sineklendi!
-*-*-
Biliyor musunuz?
Ormanları bile koruyamadınız!
Ersin Tatar, geçtiğimiz gün çam kese böceği ile ilgili olarak “bilen kişileri” sarayda toplamış ve “ne yapalım?”a çare aramış!
-*-*-
Popülizm!
Evet doğru bir toplantı, doğru bir çaba ama asıl hedef, “bakın görün ben ülke sorunlarıyla ilgileniyorum”un mesajını vermek!
Yoksa, Tatar ya da her hangi birinizin çamlar veya öteki ağaçlar çok umurunda olsaydı; son elli yılda ülkenin neredeyse yarı zeytin ve harnubunun kesilip yerlerine beton binalar dikilmesine izin vermezdiniz!
-*-*-
Yedi günde yedi kişi trafik kazasında öldü!
Hiç mi sorumluluğunuz yok?
-*-*-
Mevcut yollar bakımsız!
Çizgisiz!
Işıksız!
Güvenlik önlemsiz!
Ama hepsinden önemlisi, “sayamadığınız ve savaş suçu işleyerek yığdığınız nüfusu kaldırmayacak” kapasitede!
-*-*-
Geçenlerde Metehan – Aydemet bölgesinde bir meslek lisesi açılışı vardı…
Ülkede cumhurbaşkanından tut, daire müdürlerine gelinceye kadar, ne kadar önde oturan kıç varsa (Protokol anlamında) hepsi oradaydı!
Çok mühim bir iş başarmışsınız gibi!
-*-*-
Dış siyasette abuk sabuk bir belirsizlik!
Saçmalamanın dik alası!
Ne istediğini bilmeme ya da çözümsüzlük uğruna yırtınma!
-*-*-
Sağlıkta inanılmaz seviyede çöküş!
Eğitimi yazmaya gerek yok!
-*-*-
Haaaa, 10 milyon TL’lik bir okul tamiratına, 28 milyon TL fiyat biçtiniz; sonra 40 milyona çıkardınız ama yine de tamamlayamadınız!
Okul güçlendirmeleri de facia fiyasko!
Rüşvet kokusu, erimiş patates kokusundan da kötü!
-*-*-
Pek yakında Külliye de bitecek!
Amma görkemli oldu ha!
Şahane!
Elinize sağlık!
Elbette yapılabilirdi, yapılmalıydı da!
Ama bu durumda yapılmasının tek sebebi, en başta dediğimdir; “mutlak başarısızlığa örtü”…
-*-*-
Her alanda mağlubiyet!
Ve bu mağlubiyetin örtüsü bir Külliye!
Ne acı, ne utanç!
-*-*-
Havadis gazetesinin geçtiğimiz Perşembe günkü manşeti muhteşemdi!
Dentaş ve Doktor’un anma törenleri ile ilgili haber – yorumda ne yazmıştı Havadis?
“… Tanınmayan bir ülke, prefabrik okullar, yetersiz sağlık hizmetleri, bitmeyen uyuşturucu baskınları, tükenmeyen kaçaklar, sahte diplomalar, tetikçiler, ekonomik buhran, meclis başkanlığı krizi, yetersiz yollar ve trafik kazaları… İşte Rauf Raif Denktaş ve Doktor Fazıl Küçük’ün emanet bıraktığı KKTC: Kemiklerin sızlattınız!”…
Asıl yargılanması gerekenler!
İçinde yaşadığımız coğrafyanın Türkiye’nin bir alt yönetimi olarak kabul edilen KKTC değil de, Norveç olduğunu düşünün!
-*-*-
Norveç, cumhurbaşkanını seçecek!
Komşu ülkelerden birinin Büyükelçisi; olmaz ya; ama oldu diyelim; kendi askerlerine ait bir tesiste, Norveç’in sağcı vekillerini topluyor ve onlara diyor ki, “… şu adayı destekleyin, desteklemezseniz, hepinizi…” falan…
-*-*-
Ve bir Norveçli gazeteci, biraz da kara mizahla birlikte, bu toplantıyı eleştirirse; sizce Norveç yargısının huzuruna çıkarılacak olan kim ya da kimler olur?
-*-*-
Bunları yazan gazeteci mi; yoksa Norveçli kukla zavallı vekillerle onları toplantıya çağıran ve o toplantıya ev sahipliği yapanlar mı?
-*-*-
Neyse!
Ali Kişmir Davası, farklı bir sahneye geçmek üzere!
-*-*-
Sosyal medyada “Norveç seimlerine, İsveçlilerin müdahalesini” eleştiren yazısı nedeniyle yargılanan Basın Emekçileri Sendikası Başkanı Ali Kişmir'in davası, savunmanın "Anayasa Mahkemesi'ne havale" talebinde bulunduğu geçtiğimiz Perşembe günkü duruşmanın ardından 20 Ocak 2025 tarihine ertelendi.
-*-*-
Mahkeme, büyük bir olasılıkla, 20’sinde, davanın Anayasa’ya havale olup olmayacağı konusunda bir karar üretecek.
-*-*-
Demokrasi ve basın özgürlüğü kazanacak!
İnanıyorum…
Kızgınız; yüzsüzlüğünüzde boğulun inşallah!
Gazeteci Selim Sayarı sosyal medyada şu paylaşımı yaptı: Yolun iki tarafına bariyer koyup otomobili ağaca çarptırmamaktır devletin üzerine düşen. Anneyi ve kızını hayattan koparmamaktır. Hanelere ateş düşürmemektir. Sorumsuzluğunuzda, umursamazlığınızda, yüzsüzlüğünüzde boğulun inşallah…
-*-*-
Ve Bir diğer gazeteci Özgül Gürkut’un açıklaması ise şöyleydi: Trafikte geçen yıl 50 kişiyi kaybettik diye yas tutarken, 17 günde 7 ölüye çıktı 2025'in bilançosu bu sabah... Ota b.ka mesaj yayımlayan yetkililer bu konularda mesaj bile yayımlamıyor ölenler için çünkü utanıyor olsalar gerek...
Çok kızgınım, çok...
-*-*-
Gürkut, yaşamlarını yitirenlerin isimlerini de paylaştı…
10 Ocak: Salih Özgünalp (68)
13 Ocak: İlmiza Yiğit (73), Atlen Ekren (50)
15 Ocak: Furkat Bazarow (27)
16 Ocak: Özenç Sarp (81) -14 Ocak’taki kazada yaralanmıştı
17 Ocak: Mehtap Kanal (41), Ecrin Başbınar (12)..
Allah rahmet eylesin…