1. YAZARLAR

  2. Neşe Yaşın

  3. KİBİR KOLTUKLARI
Neşe Yaşın

Neşe Yaşın

KİBİR KOLTUKLARI

A+A-

Bazı insanlar için çok üzülüyorum. Öylesine kibirliler ki gerçek bir sevgiyi hiçbir zaman tadamayacaklar. Kimileri durdukları o tanrısal yerlerde, kafalarında yarattıkları hiyerarşi basamaklarının tepesinde bir hayranlık ışığıyla aydınlandıklarını sanıyorlar. Kendileri öylesine elit ki alt basamaklardaki o banal insancıklarla ancak kendilerine hayranlık ve biat noktasında bir iletişim kurmaları mümkün. Şu karınca sürüleri halinde yarattıkları tatlı şeylere saldıran aciz yaratıklar bir baş belası aslına bakılırsa. Kendi zat-ı şahaneleri bu güruh için ancak “hayranlar, okurlar, izleyiciler” gibi taltif edici sıfatlar kullanabilirler. Onlara ayıracak öyle çok da vakitleri yok. Sadece durumu kurtarmak, çevreye güzel görüntüler vermek için gerekli onlarla kurulacak bir iletişim. Bunlar en alttakiler. Bir de daha üst sıralarda kendileri kadar parlak ve yetenekli olmayıp bir şeyler yapmaya çalışanlar var. Bunların bazıları oldukça tehlikeli. İnceden kendi pozisyonlarına birer tehdit oluşturuyorlar, hatta şovu çalıyorlar kimi zaman. O banal insancıklar gerçek iyiyi ayırt edemiyorlar zaten. Bazı klişelere, ucuz numaralara, yeteneksiz cilalara bayılıyorlar. Doğrusu kimileri hiç de fena değil ve yukarıya doğru bir ivme içindeler. Ama nerede kendi şahanelikleri nerede onlar. Kendi zekâ ve yetenekleri ile yan yana konduğunda bir pespayelik bütün gördükleri. Her birini kategorize edip bir yere oturtmuşlar. Aslında pek de bilmiyorlar onları. Yazdıklarını okumamışlar, sanatsal ürünlerini görmemişler. Belki çok eskiden, rastlantı sonucu bir şey ilişmiş gözlerine ama geçen yılların getirdiği ivmeye hâkim değiller. Kategorize edilmiş listeler var kafalarında. Bir rahatlık sağlıyor bu. Bir netlik oluşturuyor.

Hiyerarşi basamaklarında çeşitli yerlere oturtmuşlar bu kendileri kadar yetenekli olmayanları. Politik, sosyal, sanatsal, edebi iktidarları onay görmüş kişiler onlar. Parlaklıkları öylesine göz almalı, öylesine köreltmeli ki o yöne bakanı, başka hiç kimse görülmemeli.

Bir hayranlık ve kıskançlık nehri akmakta onlara doğru. Bulundukları yeri muhafaza edebilmek en önemli dertleri haline gelmiş durumda. En tepenin tepesine inşa etmişler saraylarını ve huşu içinde seyretmekteler aşağıdaki manzarayı.

Diğer köşede ise bir vasatlar iktidarının hazımsız elemanları var. Buradaki hazin durum tırmandıkları hiyerarşi basamaklarındaki yerleri kendilerinin de hak etmediklerini bilmeleri. Bir mikrofon uzatılsa ne söyleyeceklerini bilemeyecekler. Bin bir numara ile ulaştıkları yerlerde eğreti duruyorlar. Olmadıkları şeyler için mış gibi yapmakla meşguller. Kendileri için bir lig oluşturmuşlar ve onun şampiyonluğuna oynuyorlar.

Hayatın içindeki bu yer kapma, köşe dönme, enlerin eni, ilklerin ilki olma yarışı sürdükçe, kimlikler, pozisyonlar bir hiyerarşi içinde yer aldıkça hırpalanmalar, psikolojik baskı ve şiddet de sürüp gidecek. Hor görülenler, küçümsenenler kendi intikam timlerini oluştururken iktidarlarının kibrinden mustarip olanlar da saltanatlarını sürdürmek için kendi imajlarını parlatmaya devam edecekler.

Daha demokratik bir varoluş mümkün mü peki? Hiyerarşi yerine heterarşinin olduğu küçük birimler içinde daha eşit ve katılımcı yapıların oluştuğu… Ne yazık ki iki kişinin ilişkisinde dahi bir mikro iktidar durumu oluşabiliyor. Oluşmaması da mümkün ama. İki kişinin ilişkisinin birbirine iktidar olmadan el ele yürümesi de elbet mümkün.

Ben en çok da başkalarıyla bir yarışa girmeden kendi üretimine odaklananları seviyorum. Tasarlanmış bir mütevazilik değil ama ta gönülden gelen bir farkındalık sözünü ettiğim. Yaptığı işi onun vereceği pozisyon ve ünden daha çok önemsemeyi. Şiirde, şairliği değil de şiiri önemsemeyi örneğin.

Kendi kusursuzluğunu lanse etmektense kırılganlıklarıyla, hataları ve zaaflarıyla barışık olmayı örneğin.

Her şeyin geçici olduğunu, kimsenin ardından fazla bir yas tutulmadığını çok daha iyi anlıyoruz bu günlerde. Geleceğe parlatılmış adlarımızı değil yaratımlarımızı bırakacağız. Başkaları ve dünya için yaptıklarımız yaşatacak adlarımızı. Biz bu dünyadan göçmeden bir ışık bırakabilmişsek başkalarına işte o zaman ışıklar içinde uyuyacağız.

Bu yazı toplam 2347 defa okunmuştur.
Önceki ve Sonraki Yazılar