Hem yolu, hem yolculuğu değiştirmek
Çocuklara gericiliği dayatanlar, tarikatların yolunu açanlar, rüşvetin ve karanlık ilişkilerin girdabında savrulanlar, demokrasiyi ve iradeyi katledenler bayrak sallıyorlar.
Dünyadan soyutladıkları çocukların gözlerinin içerisine bakarak bayrak sallıyorlar…
Yaptıkları en iyi iş de bu aslında: Bayrak sallamak.
Yalanı, talanı, rüşveti, tahakkümü, hileyi o bayrağın altına gizliyorlar.
***
Çocuklara devrettiler koltuklarını…
Çok değil beş on dakika…
O koltuklarda “sembolik” oturuyorlar zaten…
Söz hakları, karar verme yetileri ve yetkileri, koltuklara oturan çocuklardan daha fazla değil…
Elbette arada fark var.
Dağlar kadar var, denizler kadar…
Çocuklar masum…
Çocuklar temiz…
Çocuklar yalansız…
***
Çocuklardan biri sorabilseydi keşke, "Bu binanın mimarını niye Bakanlar Kurulu kararıyla yurttaş yaptınız, o yurttaşlığı niye iptal ettiniz, sonrasında niye yeniden yurttaşlık verdiniz. Bizim ülkemizde mimar yok mu?"
Ne yanıt verirlerdi acaba!
Çok merak ettim…
Bakanlar Kurulu koltuklarına oturan çocuklardan biri…
“Başbakan” Ünal Üstel’e sorsaydı eğer…
“Büyükelçi’den izin aldınız mı?” diye…
Ne söylerdi…
“Bu özel günde geleceğin başbakan ve bakanlarına Bakanlar Kurulu’nu emanet ettik” demiş ne güzel…
Umarım bir gün öyle olacak…
Gün gelecek, bu ülkenin çocukları, gerçek bir demokrasi ve iradeyle seçilecek…
***
Yine merak ettim, çocukları da “partililer” arasından mı seçtiler, diye…
Örgüt başkanların evlatları örneğin…
İstihdamları öyle yapıyorlar çünkü...
“Gençlik Komitesi”ni öyle…
Öyle yapıyorlar makam dağıtırken, müdür seçerken…
Umarım bu kez – ve belki ilk kez – adil oldular.
Dünyadan soyutladıkları çocukların karşısında belki bir an masum olmayı başarabildiler.
***
Temsili Meclis Genel Kurulu, 23 Nisan hatırına, “Çocuk Hakları" gündemiyle düzenlenmiş.
“Temsili” devletin yeni mekânında…
“Çocuk Hakları” demişken…
“Bozuk olmayan yollar, modern bir okul binası, donanımlı bir hastane ve yeterli sağlık hizmeti istiyoruz” demiş Karpaz’dan gelen çocuk…
İyi ki “Rumcu” dememişler çocuğa, alışılmış bir tepkiyle…
“İhanetle” suçlamamışlar, iyi ki…
***
8 yıl önce o meşum dağ yolunda bir minibüs ile tır çarpışmış, 16 ve 17 yaşında iki kız çocuğu ölmüştü.
Günlerce protesto edilmişti o kaza...
O yol günlerce konuşulmuştu.
Dün yine aynı yolda, bu kez engellileri taşıyan bir minibüs ile bir kiralık araç çarpıştı…
2 kişi öldü, 9 kişi yaralandı.
Tam da çocuklarımız bayrama hazırlanırken…
Yol aynı yol…
Yolculuk aynı yolculuk…
Hep aynı köhnelik…
Hem bu yolu, hem bu yolculuğu değiştirmeliyiz çocuklarımız için…
Budur günün anlamı…