Halkın Denizine Dokunma!
Biz bekliyoruz ki, otellerin “tapusunda” gibi görülen plajların tümü halka devredilecek.
Ütopya mı?
Değil!
Adanın güneyinde olduğu gibi aynen…
Hepsi yerel yönetimlerin kontrolünde olmalı plajların… Otel ile plaj ilişkisi, mülkiyet olarak ortadan kalkmalı…
İster otel müşterisi, ister sıradan yurttaş ya da turist, her plaja özgürce erişebilecek böylece…
“Giriş” değil “hizmet” bedeli olmalı sadece…
İsteyen bedelini ödeyecek, şemsiye ya da şezlong, bu hizmeti alacak. İstemeyen de kendi şemsiyesiyle, havlusuyla gelecek, denizine girecek.
Böylesi bir geçiş süreci bekliyoruz, böylesi bir takvim, böylesi bir kararlı irade...
Anayasa’nın da gereği bu…
Özgürlüğün, çağdaşlığın, eşitliğin de…
***
Tam da bunu beklerken, duyuyoruz ki, Mağusa’da yarım asırdır halkın kullandığı bir plaj özel bir işletmeye veriliyor.
Kimi plajların “asker”, kimilerinin casinolu sermaye kontrolünde olduğu yetmezmiş gibi…
Buna hakları yok.
Ne yasal olarak ne de toplumsal…
Yıllardır yapılan yanlıştan geri dönülmesi beklenirken…
Ülkenin başındaki zihniyet 74 savaşından beri böylesi bir “dağıtım” hoyratlığıyla siyasi örgütlemesini sürdürdü.
Halka rağmen…
***
Bugün İtalya’da, Fransa’da, İspanya’da hiçbir otel denizin önüne set çekemiyor.
“Public trust doctrine” yani kamusal güven ilkesi uyarınca, sahiller toplumun ortak malı kabul ediliyor.
Hiçbir özel mülkiyet, yurttaşın denize erişim hakkının önüne geçemiyor.
Fransa’da plajların yalnızca yüzde 20’si otellere sezonluk kiralanabiliyor; o da katı kamu denetimiyle.
İtalya’da 2023’te alınan Anayasa Mahkemesi kararıyla, “özel plaj imtiyazları” yeniden kamulaştırma sürecine alındı.
Yunanistan’da halkın plaj hakkı için yürütülen “Free Beaches” hareketi, 2024 yazında yüzbinleri sokaklara döktü.
Bir fotoğraf hatırlıyorum: Santorini’de gençler otel önüne “Deniz bizimdir!” pankartı asmıştı.
Aynı söz bizim sahillerimizde de yankılanmalı çok daha fazla.
Eğer bu ülke gerçekten “özgürlükten” ve “eşitlikten” söz edecekse, önce denizini, kumsalını, ormanını halkına geri vermelidir.
***
Yine dönelim Mağusa özeline...
Bilgi şu...
Palm Beach Otel bir süredir işletme açısından ihtilaflı...
(Devlet Emlak Malzeme Dairesi tesisi yıllar önce birisine kiralamış, kiracı başkasına kiralamış, birinden 5 almış, devlete 1 ödemiş senelerce...)
Şimdi, tesisin mevcut işletmecisi, Kıbrıslı Rum mülk sahibinden "orijinal tapu"yu almak istiyor. Bunun için de "halk plajı" olarak kullanılan araziyi de kiralaması gerekiyor.
İddia bu...
Tesis işletmecisi, plajın "halk plajı" olarak kullanılmasına izin vereceğini söylüyormuş. Gazimağusa Belediyesi de diyalogla çözüm için çalışıyor ve bu taahhüdü bir sözleşmeye bağlamak istiyor.
Sonucu göreceğiz.
***
Yine de düşüncem net: Tüm plajlar belediyelere devredilmeli ve özel sermaye değil halkın kurumlarınca yönetilmelidir.
Otel müşterisi de sıradan yurttaş da aynı özgürlükle erişmelidir plajlara...







