Çok yazık!
Hepimizin çocuğu, kardeşi, arkadaşı olabilir...
Her tür suçu da işlemiş olabilir...
-*-*-
Ama bir genç insan göz altına alınmış; onunla ilgili sosyal medya paylaşımlarının büyük çoğunluğunu okuduğumuz zaman, gerçekten üzülüyorum...
Bu ülkeye olan tüm inancımı, bu topluma olan tüm saygımı bir anda yitiriyorum...
-*-*-
Neden böyle olduk?
Yoksa hep mi böyleydik?
-*-*-
Elbette olması gereken veya pozitif bazı yorumlar da okuyoruz ama henüz suçunun ne olduğunu hatta suçu olup olmadığını bilmediğimiz birini bu kadar kolay yakmayalım!
-*-*-
Genç kardeşimiz evet benim yakınımdır...
Çok iyi tanıdığım bir ailenin evladıdır...
-*-*-
Ve gerçekten bana göre çok güvenilir bir arkadaş, çok saygılı bir kişidir...
Çok iyi bir avcıdır...
Çok şıktır, çok yakışıklıdır...
-*-*-
Askerlik görevini yani tamamladı...
-*-*-
Dediğim gibi, suçu var mı yok mu, tutuklanma sebebi şuydu veya buydu henüz netleşmedi ve kaldı ki netleşse bile, mahkeme kararı olmadan “sosyal medyada yargılayıp” anında “suçlu” ilan etmek, gerçekten iyi bir şey değildir...
-*-*-
Bir birimizi sevmeyi ve saymayı – “anlamsız ve gereksiz bir şekilde kıskanarak eleştirmenin” önüne koymak zorundayız...
-*-*-
Bu konuda bir sosyal deney yapmaya çalışmıştım...
Gerçekten işinde çok başarılı olmuş – isimleri lazım değil – iki işadamını rastgele yüz Kıbrıslı Türk’e sormuştum...
“Bu iki isimle ilgili ilk aklınıza gelen nedir?” gibi bir soruydu sorduğum...
-*-*-
100 kişi içerisinde bir tek kişi, “çok başarılıdırlar, çok zengin oldular, helal olsun, bravo” demedi!
Kimisi, “peeee bakayım nasıl zengin oldu?” gibi havaya salladı; kimisi göz şahidiymiş gibi, her iki iş insanından “uyuşturucu işi yaptılar” noktasına kadar geldi!
-*-*-
Ve evet, tekrar ediyorum, bir kişi de çıkıp, “be arkadaş, bu insanlar çok önemli iki uluslararası markanın tanınmamış devletteki temsilcileridir ve çok başarılıdırlar, gurur duyuyoruz” demedi!
-*-*-
Ama bunu da geçtim; sadece “bravo” diyen bile çıkmadı!
Takdir eden olmadı; tümü eleştirdi – hatta açık yalana başvurup karalamaya çalıştı!
-*-*-
Yargısız infazı ve “kötü kalpliliği” Şimon Aykut meselesinde de sergiledik!
-*-*-
Ne yazık ki Rumların bu konuda çok masummuşlar gibi, “mallarımızı çalanları hapsedeceğiz” görüşünden hareket etmelerine destek verenlerimiz bile oldu!
-*-*-
Kıbrıs’ta yaşladığımız “bela” ile ilgili olarak tek başına Türk faşizmini suçlamak ve Elen faşizminden söz etmemek ahlaklı ve adil bir tavır değildir!
-*-*-
Şimon Aykut, KKTC’ye kaçak olarak gelmedi!
KKTC’nin yasalarına aykırı hiç bir şey yapmadı!
-*-*-
Ve adım gibi eminim, demokrasi – adalet ve insna haklarından çok uzak bir şekilde; kesinlikle siyasi sebeple ve kin içeren tavırla tutuklandı ve hapsedildi...
-*-*-
Şimon Aykut’a “oh olsun” diyenlerimiz dahi oldu!
-*-*-
Şimdi 30 yaşındaki bir gencimiz göz altına alındı...
Kimse suçlu mu suçsuz mu bilmiyor, üstelik şu aşamada bilmesine de imkan yok...
Ama kesin suçluymuş gibi yorumlar yapıyoruz...
-*-*-
O’nun da annesi, babası var...
Sevenleri var...
Ve kesinlikle mahkemenin kararına kadar da masumdur...
-*-*-
Sahip çıkmak mı doğru olandır yoksa “suçluluğu ispat edilmediği halde”, bir tekme de bizim vurmamız mı?
-*-*-
Hüseyin Ekmekçi kardeşim “sevin be bu memleketi” der hep!
-*-*-
Önce insanları sevelim...
-*-*-
Ne yazık ki apaçıktır sevmiyoruz...
-*-*-
Ve bu yüzden bizden bir mok da olmaz ve olmayacak!
-*-*-
Bu ülkeye yatırım yapan insanlardan “yabancı” diyerek nefret ediyoruz...
Hadi geçtim yabancıyı – ki geçmek bile ırkçılıktır; ülke insanından da nefret ediyoruz...
-*-*-
Ne yazık ki, son üç beş kişi kaldık; kimimiz Türkiye’ye sokulmuyor; bundan da acısı Rum kardeşlerimizin tamamına yakını bizi denk görmüyor ki bu da ayrı gerçekler ya da çok da acı gerçeklerdir!
Brüyooo!
İnternet Servis Sağlayıcıları Birliği (İSSB) ile sektör temsilcileri dün Başbakanlık binası önünde toplanarak, UBP-DP-YDP Hükümeti’nin Türk Telekom’la imzaladığı protokolü eleştirdi.
-*-*-
İSSB Başkanı Olgu Tansuğ Başbakanlık önünde yaptığı açıklamada, protokolün “ülkenin haberleşme altyapısına vurulan ağır bir darbe niteliğinde” olduğunu söyledi. “Telekomünikasyon Dairesi’nin altyapısından üst yapısına kadar tüm varlıklarını peşkeş çeken” maddelerle dolu olduğunu vurguladı.
-*-*-
Tansuğ’un açıklamasından anladıklarım şöyle:
-*-*-
Bir hükümet bunu kendi insanına nasıl yapabilir?
-*-*-
Protokolün içeriği aylarca kamuoyundan saklandı…
Ve sonuçta ülkenin haberleşme altyapısı özel bir şirkete devredildi…
-*-*-
Telekomünikasyon Dairesi’nin aylık 35 milyon TL’lik geliri bu şirkete aktarılacak…
-*-*-
25 yıl boyunca, diğer firmaların internet hizmeti vermesi yasaklandı…
-*-*-
Türk Telekom dışında kimse fiber optik hat çekemeyecek…
-*-*-
İhale yapılmadı…
-*-*-
40 milyon dolar değerindeki yatırım, bir gecede 130 milyon dolara çıktı…
-*-*-
‘Yatırımcı’ olarak gösterilen bu özel şirket, sistemi Telekomünikasyon Dairesi’nin geliriyle finanse edecek…
-*-*-
Türk Telekom, fiber optik altyapıyı kurarken “Telekomünikasyon Dairesi’nin personelinden, araçlarından, depolarından ve taşınmazlarından ücretsiz şekilde yararlanacak, ihtiyaç duyulan yeni binalar, santraller, depolar ve enerji sistemleri devlet bütçesiyle inşa edilecek, talep ettiği lokasyonlarda yapılacak boru ve rögar yenilemeleri devlet tarafından finanse edilecek”…
-*-*-
Buna diyecek tek bir kelime biliyorum; “Brüyooo!”

Büyük Av sezonu yarın başlıyor. 4 Ocak’ta sona erecek büyük av sezonunda 12 gün avlanılabilecek… Tüm avcı kardeşlerimin en büyük bayramı kutlu olsun…







