Bal, parmak ve Avrupa’da tutukluluk!
Balı tutan parmağını yalar derlerdi geçmişte…
Şimdi parmak kalmadı…
Yalayanlar işi kol, dirsek, diz kapağına kadar götürüyor ve yoksullar uzaktan bakıyor.
“Üstel-Tatar” yönetimini bu ülkeye bahşeden AKP, olup bitenin farkında mı?
Biliyorlar muhtemelen ama göz yumuyorlar.
Çünkü bu değirmenin suyu kendi yandaşlarına da akıyor.
Hem de oluk oluk…
***
“Başbakan” olarak anılan “Ulusal” siyasetin abisi, en yakınlarından parti kadın örgütü başkanının kardeşini istihdam etmiş.
İşe gitmeden maaş alanlar listesine yazınız bir kişi daha!
Duydun mu Mustafa abi…
Hani sen sabahtan akşama o hırdavatçı dükkanında kıçından ter akarak çalışıyorsun ya…
Hep de övünüyorsun “bizim partimiz” diye…
Senin sırtındaki terden maaş alıyor sevdicekleri…
Hem de işe uğramadan!
Sen ödüyorsun o maaşı sen…
Şükran hemşire duydun mu?
Hani diyorsun ya “Türkiye’den gelen göçmenler belirliyor sonucu…”
Yoooo!
Bedeli siz ödüyorsunuz ama keyfini başkaları sürüyor.
“Sizi biz kurtardık” derken...
Sizin sırtınızdan en yakınlarını kurtarıyorlar.
O nedenle senin çocuk okulda bitleniyor.
Elinde turuncu bayrak “bizi de gör” diye bekleyen yeni mezun Memduh!
Çok beklersin sen…
Çünkü aynı aileden torunları da tımar ettiler de sırada torun çocukları var şimdi…
Hem o duvardaki üniversite diplomanı da sök, ilçeye bırak, istersen…
“Bir yerlerine” diyerek…
Baksana…
O diplomanın “sahtesi” için soruşturma bile istemiyor senin vekiller…
Mesarya'nın canhıraş hayvancısı Kasım, hani siz "Vatan-Hürriyet-Emek" diye pankart açmıştınız ya...
Elinizde çıngıraklar...
Yürümüştünüz...
Kiminiz eşek sırtında, kiminiz traktör.
Şimdi hayvana da haksızlık olmasın ama "eşek" yerine bile koymuyorlar hepimizi...
"Vatan" dedikleri kendi avantaları...
"Hürriyet" dedikleri dokunulmazlık zırhı…
"Emek" dedikleri de yedikleri...
Hem de doymadan, bıkmadan, usanmadan...
***
Bu düzen sürdürülemez.
Bitti!
Erdoğan yarattığı kirlilikle böbürlensin şimdi adanın kuzeyinde…
Tetikçi geliyor Türkiye’den…
Türkiye’den gelen bir ötekinin çağrısıyla geliyor.
Türkiye’den gelen bir berikini vurmak için…
Yeni yasa yaptırıyorlar şimdi buradaki piyonlarına…
“İşçi gelecekse Türkiye’den gelsin…
Diğer ülkelerden gelenler engellensin…”
İnşaatlar da öyle olmadı mı?
Önce “Yahudiler tüm toprağımızı alıyor” diye bir yalan uydurdular.
Abarttılar olabildiğince…
“Yabancılara mülk satışına sınırlama getiriliyor” dediler.
Türkiye Cumhuriyeti yurttaşlarına konut hakkı artırıldı.
1'di 3 oldu.
Üç katına çıkarıldı.
***
İştahı kabaran Türkiyeli müteahhitler adaya koştular ya…
Ganimete!
Aha, onlar da tutuklanma korkuyla yaşayacaklar şimdi…
Kıbrıs Cumhuriyeti Mahkemesi, 4 Türkiye Cumhuriyeti yurttaşı hakkında “Uluslararası Yakalama Emri” kararı aldı.
Lefkoniko Belediye Başkanı Pieris Gypsioti elinde dosyayla mahkemeye gitmiş.
“Bunlar bizim malları pazarlıyorlar.”
10 katlı ve 750 daireden oluşan büyük bir proje yapmışlar.
Herhangi bir Avrupa ülkesine giderlerse tutuklanacaklar şimdi…
Geçtiğimiz hafta Macar uyruklu iki kadın emlakçı mahkûm edilmişti.
Şimdi de Türkiye Cumhuriyeti yurttaşı dört isim…
***
Yürütülen ayrılıkçı siyaset iflas etti.
Bu iflas, sadece bir siyasetin değil…
Bu, inkârın, hırsın, üçkâğıdın çöküşü…
İnceldiği yerden kopsun, derler ya…
Kopacak böyle giderse…
Ama…
Kıbrıslı Türkler olacak kaybedeni…
Bir de adaya taşınan ve “kktc yurttaşlığı” ile avutulan yüzlercesi…
“Eğer sorunun varlığını kabul etmez, diplomasiden uzaklaşır, toprak bütünlüğünü umursamazsanız” demiştim.
Tutsaklaştıran bu siyaset değişmedikçe…
Bu yalan düzen yıkılmadıkça…
Ne içte…
Ne dışta…
Bu düzen SÜR-DÜ-RÜ-LE-MEZ!
Bıçak kemiğe dayandı…
Deldi kemiği hatta…
“Ne yapacağız” diye arıyor dostlar birer birer…
Kimisi de “sıra bize mi gelecek” korkusuyla tabii…
Ne mi yapacaksınız?
Bağıracaksınız!
“Bu düzeni kim kurduysa, defolsun gitsin” diyeceksiniz.
“Yeter” diyeceksiniz…
“Böyle gitmez” diyeceksiniz…
Köre kör, şaşıya şaşı diyeceksiniz, ey dostlar…
Yok, başka çaresi…