1. YAZARLAR

  2. Sevgül Uludağ

  3. Baf’tan Numan Kanatlı’nın öyküsü...
Sevgül Uludağ

Sevgül Uludağ

0090 542853 8436/00357 99 966518

Baf’tan Numan Kanatlı’nın öyküsü...

A+A-

Ulus IRKAD

Aslında onu ta küçüklüğümden tanıyordum. Akrabaydık, sonra babamın öğrencisiydi Numan Kanatlı. Ta küçük yaşlardan Baf’ta adını sporda, bilhassa uzun koşularda bayağı duyurmuştu. 1967 yılında aynı mahalleye taşındığımızda o, galiba İngiltere’ye yerleşmek için mahalleden çoktan ayrılmıştı. Onun hakkında Baflı her çocuk gibi, nasıl Tezel Muharrem hakkında bilgi sahibiysek, bilgi sahibiydik. Lise yıllarında bayağı büyük rekorlara imza atmıştı ve önemli olan yaptığı sporu bayağı önemsiyordu, ciddiye alıyordu. Lise’de bayağı başarılı olduğunu ve antremanları sırasında bile uzun koşularda Balkan rekorlarını kırdığını söylüyordu akranları. Lise’deyken, aynı yıllarda Baf Kurtuluş Lisesi’nde öğrencillik yapan Fizik Öğretmenimiz  Kemal Çelik, ders aralarında ondan söz ederdi. Annesi rahmetli Hafız Abla da bana, onun sabahın erken saatlerinde kalkarak önce ayaklarına masaj yaptığını, daha sonra da en az 6-7 kilometre koştuğunu anlatmıştı. “Önce daracık bir patikadan, Ülkü Yurdu’nun altından Kral Mezarları’na, sonra da Dip Baf Yolunu takip ederek, Mahkemelerin önünden çarşı içinden geçerek eve geliyordu, duşunu alır, kahvaltısını yapar ve okuluna giderdi” diye anlatmıştı bana 1974 öncesinde bir gün… 1974 öncesinde İngiltere Olimpiyat takımının uzun maraton koşusunda yer alması için teklif aldığını da duymuştuk.

 

NUMAN KANATLI KENDİNİ NASIL ANLATTI...

Aşağıdaki bilgileri Londra’daki Kıbrıs Türk Demokrasi Derneği Başkanı rahmetli İlker Kılıç bana göndermişti... İlker Kılıç’a göre Numan Kanatlı, kendisini şöyle anlatmıştı:

“11 Aralık 1943’te Baf Kasabası’nda doğdum. Çok küçük yaşlardan itibaren bütün arkadaşlarımı koşularda çok farkla geçiyordum. Kıbrıs çapında yapılan ilk Girne Boğazı’ndan Lefkoşa-Taksim sahasına yapılan ve her yaşta atletlerin katıldığı yürüyüş müsabakasını kazandığımda 14 yaşında idim.

Çok iyi bir atlet olduğumun farkında değildim ta ki rahmetli spor Hocamız Macit Cevdet Bey, lise I. sınıfta iken beni keşfetsin. Bana o kadar güveniyordu ki, I. Maarif Kupası Atletizm yarışmalarında bana, 800m. ve 1500m. yarışlarında koşacağımı söylediğinde, ben; “Hocam nasıl olur, bu iki yarış arka arkaya, nasıl başa çıkabilirim?”

Macit Bey bana ; “Sen sadece Kıbrıs’ın değil, Orta Doğu’nun ve Balkanların en yetenekli atletisin ve farkında değilsin” diyordu.

“Bu yarışmalalarda  ne kadar yorulmuş olacaksan ol, seni kimse geçemez” demişti.

Söylediği gibi yarışmalarda rakipsiz olduğumu gördüm. 800m. ve 1500m. yarışlarında kendimi hiç zorlamadığım halde ikinci gelen atlet ile aramızda yine de çok fark bulunuyordu.

3 sene arka arkaya 800m. ve 1500m. yarışlarında hep birinci oldum (1960 Lefkoşa, 1961 Leymosun ve 1962 Mağusa.) Kıbrıs’tan ayrılmadan, en son Mücahitlik zamanında bütün Mücahitlerin ve Türk Alayı’nın katıldığı Atatürk Koşusu’nda (Ortaköy’den Girne Kapısı’na:1966) Birinci oldum.

1967’de Türkiye’ye tahsile gittim. O zaman Türkiye’de atletizm amatör bir spordu. Bazı antremanlara ve gayrı resmi koşulara katıldım. Bir Türkiyeli hoca Türkiye’yi temsilen müsabakalara katılmamı istiyordu. Bir ara Fenerbahçe Atletizm Kulübü’ne katıldım. Maalesef mali durum vs. yüzünden 1970’de İngiltere’ye gelmek zorunda kaldım.

Bir yanda çalışmak, bir yanda da atletizme devam etmek arzusunu taşıdım. Bir süre atletizm kulübü başkanı ve atlet David Barrington ile yarışmalara hazırlandım. Bir antreman sırasında sakatlandım ve çalışmalarıma ara vermek zorunda kaldım.

Kıbrıs’taki başarılarım yanında, 1963 hadiseleri olmamış olsaydı, uluslararası atletizmde ismimi duyurmaya namzettim.”

numan-kanatli1.jpg Numan Kanatlı

 

ABİSİ RAHMETLİ HÜSEYİN KANATLI’DAN NUMAN KANATLI İÇİN ALDIĞIM BİLGİLER

‘“Numan Kanatlı’yı nasıl tanırsınız?” anlamında bir soru bana geldiği zaman, önce biraz garipsedim. Sonra bunun herkese sorulan genel, kollektif bir soru olduğunu düşünerek bunu tatlı bir espri olarak algıladım.

Zaman zaman “Numan Kanatlı neyiniz olur? “ diyenler de var. 

Cevabım gayet net: “O benim kardeşim…”

Sonra bir espri ile devam ederim sözlerime:

“Kardeş olduğumuz belli değil mi? O iyi koşar; ben de iyi yürürüm. Ya da öyle sanırım…”

Tabii bunlar tatlı birer şaka…

Aslında Numan Kanatlı öğrencilik yıllarında kendini atletizm alanında kanıtlamış bir efsane…

Özellikle bu alanla ilgilenen herkes tarafından biliniyor; hala takdir ediliyor. 

Ailenin beşinci erkek evladı olan Numan Kanatlı’nın atletik yapısını, direnç ve nefes gücünü ilk keşfeden, liseden ve öğretmen kollejinden sınıf arkadaşım olan, 100 metre koşularında dereceleri bulunan, atlet ve spor hocası merhum Macit Cevdet oldu. 

Disiplinli, dakik ve muntazam çalıştırmaları ile bilinen Macit Cevdet’in, Baf Kurtuluş Lisesi’ndeki hizmeti çok büyüktür. 

Numan’ın yeteneklerini gören Macit Cevdet, onu 1500 ve 800 metre gibi daha çok uzun mesafeli koşulara hazırladı.   

Çok iyi hatırlıyorum, bir defasında okulun sahasında koşuyor, koşuyordu; ama 1500 metre bitmek bilmiyordu. 

Rakipleri en az 100 metre geriden geliyorlardı.

Kalabalık arasında bulunan Hafız anam, ileriye, sahaya doğru atıldı.

“Durdurun, durdurun onu… Düşüp bayılacak” diye bağırıyordu.

Ana yüreği işte…

Oysa bayılmak şöyle dursun, Numan yarıştan kendine has o masum tebessümü ile sapasağlam bir vaziyette çıkıyor ve “Daha koşulacak mesafe var mı?” dercesine etrafına bakınıyordu.

Çoğu zaman aynı müsabaka gününde, 1500 metre finişinden sonra henüz yeterince dinlenmeden 800 metre koşusuna giriyordu.  

Aldığı dereceler ve kırdığı rekorlar sayesinde sadece kişisel birincilik kazanmıyor; okullar arası yarışmalarda okulunu da ‘birinciler birincisi’ seviyesine çıkarıyordu. 

Örneğin 15 Mayıs 1960 tarihinde yer alan 1’inci Maarif Kupası Atletizm Yarışmaları’nda 1500 metre lise erkekler bölümünde Baf Kurtuluş Lisesi’ni temsil ederek birincilik kazanmıştı. 

16 Nisan 1961 tarihinde düzenlenen 2’nci Maarif Kupası Atletizm Şildi Yarışmaları’nda ise 1500 metrede yine birincilik alan Numan Kanatlı, aynı yarışmada 800 metreye de katılmış ve bu koşuda da yine birincilik elde etmişti.

Kıbrıs ona artık dar gelmeye başlıyordu.

Daha güçlü rakipler ve daha üst düzey kulvarlarda kendini denemek için daha sonra gittiği İstanbul’da o zamanın ünlü atletleri ile bir araya geldi. 

Onlarla çalışma başlattı. 

Balkan Şampiyonası Yarışmaları’na katılmayı düşlerken yolu Londra’ya düştü.

Ve orada kaldı. 

Orada evlendi ve iki kızı oldu.

Ama antrenmanlarına hep devam etti. 

Yaşına rağmen vücudunu korumasını bildi.

Ve hala bir düşü var:

Londra Maratonu’na katılmak…

Böyle bir kardeşim olduğu için gurur duyarım.

Ve onu sevgiyle, hasretle kucaklarım.’   

 

KENDİSİNDEN BİRKAÇ YAŞ KÜÇÜK TEZEL MUHARREM’DEN NUMAN KANATLI İÇİN ALDIĞIM BİLGİLER

 “54 yıldan sonra 1964 yılına kadar dönemde Numan Kanatlı abimiz hakkındaki hatıralarımı paylaşmaya çalışacağım. 1944 doğumlu ve Gavur İmam sokağında dünyaya geldi. Ülkü Yurdu mahallesi sakinlerinden de olan abim Derviş Muharrem Doğa'nın 1. sınıftan itibaren yakın arkadaşıydı. Okuldan çıkınca Uçurum meydanında pirili, lingiri, top, voleybol ve uçurgan oyunlarıyla vakit geçirirlerdi. Yaz aylarında devamlı olarak ya Vikla’nın altındaki Kumsal’a veya Dipbaf’taki Kelbetri’ye veya Kalenin kordonboyu’nda yüzmeye giderlerdi. Baf limanı’nda Mehmet Çakır ve Tanturalarla hep beraberdiler. Hepsi zamanla dalmada cok yetenekli bireyler olmuşlardi. O zamanlar Kelbetri’de Hüseyin Irkad hocamız ve Yüksel Çürük’ün cesur bir sekilde binanın damından denize daldıklarını, hepimiz gibi onlar da, hayranlıkla seyrediyorlardı. Tabii ki bu olaylar hepimiz için büyük bir ilham kaynaği olmustu ve oraya gelen Rum gençlerinden çok daha güzel dalgıç olduğumuzu senelerce isbatlamıştık. 21 Aralik 1963'te tüm bu aktiviteler son buldu ve Türk Bölgesi’ne cekilip tamamen herşeyden mahrum kalmıştık. 1960 yıllarından önce eski okul sahasında Baflılar arasında cok iddialı yarışmalar yapılırdı. Mahmut Sinan, Sinan Mehmet Sinan, Mahmut Kasap Rayif, Kemal Bektaş, Kemal Mustafa Salihevlat, Salih Mustafa Salihevlat, Yaşar Mustafa Salihevlat, Nuri Sılay, Özer Arif Nejmi, Erdoğan Marko, Erol Marko gibi abilerimiz bunlardan birileriydi. Daha sonra Liseler arası yarışmalar başlayınca Baf’taki gençler arasındaki yarışmalara maalesef son verilmişti. Halbuki çuval yarışmaları ve ip çekme yarışmaları gibi cok heyecanlı ve iddialı geçen bu yarışmaları yaşayan biri olarak çok özlüyorum. 1960 ve 21 Aralık 1963 Numan Kanatlı’nın Altın dönemidir. 1958, 1959 ve 1960 yıllarında Türkiyeli Beden Eğitimi öğretmenimiz Talat Akgül, atletizmi, futbolu ve cimnastik aktivitelerini büyük özen ve organizeli bir sekilde lise öğrencilerine aşılıyor ve teklif ediyordu. O günler içinde de liseler arası futbol, atletizm, voleybol ve basketbol yarışmaları başlamış ve çok büyük bir ilgi görüyordu. Talat Akgül Hocamızdan sonra Baf’a, Leymosunlu Cahit bey beden eğitimi görevlisi olarak geldiğinde, Celal Canova, Mahir Kuklalı, Ismail Türker (şimdi Türkiye’de, bişrkaç sene önce rahmetli olduğunu anımsıyorum,u.ı), Dincer Halluma, Numan Kanatlı, Derviş Doğa ve Mehmet Albayrak gibi cok yetenekli doğal atletler lise cağlarını yaşıyorlardı. Daha önceki yarışları genelde Lefkoşa Türk Lisesi kazanırdı. Yukarıda saydığım arkadaşların yanısıra kız öğrencilerimiz de cok aktif bir şekilde lise kızlar arası yarışmalara katılıyorlardı. Aydın Uçar en başarılı olanlardan biriydi. 1960-1964 yılları arasında yukarıda saydığım sporcularımızın büyük katkılarıyla Baf Kurtuluş Lisesi iki defa atletizm şildine ismini ebediyyen yazdırmıştı. Bu başarılarda da ayni sporcularımız iyi derecelerle birinciliği kazanmamızda cok etkin olmuslardı. Bilhassa Celal Canova ve Numan Kanatlı tüm katıldığı yarışlarda rekorları kırmayı başarmışlardı. 1962 yılında mezun olan Numan Kanatlı ve Derviş Muharrem sonrası, Baf Kurtuluş Lisesi eski gücünü kaybetmis ama gene de iyi neticeler almaya devam etmişti. Numan Kanatlı ve Derviş Doğa iki samimi arkadaş olarak hem Ülkü Yurdu’nda beraber top koştular ve hem de atletizimde birbirlerine destek oldular. Devamlı olarak, o zamana kadar hiçbirinin yapmadığı bir şekilde, devamlı olarak hem top oynarlardı ve de hem de koşu antremanı yaparlardı. En önemlisi, yanlış hatırlamıyorsam, Saydam Berberoğlu onları arabayla Gavur Taş’ına götürür ve ordan da koşarak tekrar Ülkü Yurdu mahallesi’ne gelirlerdi. Böyle bir olay o zamana kadar Bafta hic görülmemiş bir olaydı. Yanlış hatırlamıyorsam Numan Kanatlı Türkiye’ye davet edilip bazı yarışmalara katılmıştı. Ne tuhaftır ki bu iki sporcumuz,  Derviş Muharrem Doğa futbolda ve NUMAN KANATLI da atletizimde Baf’ın, hatta ve hatta Kıbrıs Türk sporunun en büyüklerinden birileri olarak tarihe geçtiler. Bafin medarı iftiharlari…”

Yukarıda Numan Kanatlı ve Baf’taki spor aktiviteleri hakkında bizleri aydınlatan, bilgiler veren Rahmetli İlker Kılıç ve Rahmetli Hüseyin Kanatlı ve şu anda İsveç’te yaşamakta olan efsanevi futbolcumuz Tezel Doğa’ya teşekkür eder, onlara hayat boyu başarı ve mutluluklar dileriz…


Bir fotoğrafın öyküsü...

numan-kanatli-turgut-durduranla-kosarken.jpg

Ulus Irkad’ın bize yayınlanmak üzere göndermiş olduğu bu fotoğrafta Numan Kanatlı, Turgut Durduran’la birlikte koşuyor... Turgut Durduran’a bu fotoğrafın öyküsünü sorduk. Bize anlattığına göre, Numan Kanatlı, Turgut’un babası Alpay Durduran’ın yakın arkadaşıymış. Turgut Durduran, bu fotoğrafla ilgili bize şöyle dedi:

“Bir zamanlar Kıbrıs’a geldiğinde, Ortam gazetesinde Numan Kanatlı’nın rekorlarıyla ilgili yazı yazdıydı babam. Yazı için de fotoğraf çekmek üzere giyindiydi. Ben da küçük, ben da istedim, ben da giyindim. Yanyana koştuyduk. Gazetedeki resimlerde ben yoktum. Aama bu gönderdiği resim, benin Kıbrıs’taki odamda asılıdır. Bir gün Facebook’ta Numan Kanatlı konusu açıldığında, fotoğrafı olmadığını söyledilerdi, ben de evdeki fotonun resmini çekip gönderdiydim...”

Verdiği bu bilgiler için Turgut Durduran arkadaşımıza teşekkür ediyoruz...

Bu yazı toplam 2004 defa okunmuştur.
Önceki ve Sonraki Yazılar