Anılarını Yerlerden Toplayanlar
Bekle beni yine…
O yolun köşesinde.
Yine gel, yine bir akşam üzeri…
Gri eteğin dizlerinin bir karış üzerinde, çorapların bileklerinde; baldırında ince bir çizik, gamzelerinde gün batımı, gözlerinde gelincikler…
O zamanlar, beyaz çoraplar diz altına kadar uzardı, halbuki. Henüz kızlar okulda pantolon giymezdi. Ayakkabılar hep siyahtı. Dudaklar kendi renginde... Yüzler dolgusuz, pespembe....
***
Yine gel ama…
Şimdi köşede ağlardan balık ayıklayan o güzel adam yok, ağaçtan güneş yontan dülger yok, tezgâhında uyuyan bakkal yok, çığlık çığlığı bizi seven teyze yok…
Zeytin ağaçlarının çoğu bile yerinde değil artık.
Ne vakit söktüler hepsini?
Nasıl ektiler yerlerine bu kadar betonu…
Binaların boyu ağaçlardan büyük şimdi.
O yol bize benzemiyor artık.
***
“Sevgilim,
Çocuk Kalmışlar Derneği’nde bekle beni” der bir şiirinde Akgün Akova…
Keşke böyle bir dernek kursak.
Üyesi olsak yüzlerce, binlerce…
Sokaklarımızı gözlesek.
Anılar birer birer yıkılırken kıyameti koparsak.
İnsanlar eksilirken ve silinirken sokakların silüeti…Kenetlensek de salıncaklarımızı söktürmesek hiç değilse.
***
Bekle beni yine… O caddenin girişinde.
Şimdi gövdesi kendi bahçesinden firari, yola eğilmiş meyve ağaçları yok.
Yürürken topladığımız incirler yok.
Yusufçuklar yok.
O güzelim nar ağaçlarından ne istediler?
Evlerin bahçelileri bile yok artık gülüm…
Kiremitleri yok!
Şimdi duymazlar yağmur sesini, bilmezler bir kuşun yuvasını, saçak altında...
Beton dikicilere yenilmemiş, birkaç inatçı kalmış sadece, begonviller, sarmaşıklar arasında...
Hani adeta, anılarımızın üzerine yıkılıyor her eski ev, çocukluğumuzu - ve kim bilir kaç çocukluğu - o evlerin enkazına gömüyorlar.
Yerlerde yuvarlandığımız avlular gitti.
O yüzden sen, bir şarkının ortasında bekle beni şimdi…
Top koşturduğumuz toprağın üzerinden göğe yükseliyor beton. Dağ görünmüyor şimdi bakınca. Denizi izleyebilsin diye birileri, en tepeden.
“Anılarını Yerlerden Toplayanlar Derneği” diyor şair. Yerler kalabalık… Sokaklar hiçbir yere çıkmıyor şimdi. Hep aynı beton bloklar, hep aynı sıkışmışlık.
Öyle bile olsa...
Yine de gel sen…
Bize benzemese de buralar, biz hâlâ benziyoruz kendimize.
Gel…
Yürürüz yine.
Üzgünüm yine de...
Elimizde çakılar, köküne izler kazıdığımız harnıplar da yok artık.
Sanmıştık ki ağaçlar ölmez…
Oysa insanlar öldürüyor.
Hayatı, geçmişi, anıları…
Sokakları kemiriyorlar arsızca...
Ve biz, kalanları birbirimizin gözlerinde saklıyoruz.
Bir gün, anılarımızı da metrekaresi satılan arsalar gibi tartacaklar be gülüm.
Yine de gel sen...
Bilemezsin nasıl özledim...
Nasıl...
Bilemezsin...
Bize benzeyen sokakları...







