1. YAZARLAR

  2. Kutlay Erk

  3.  “Ama Bu İş Başka…”!…
Kutlay Erk

Kutlay Erk

SİYASET MEYDANI

 “Ama Bu İş Başka…”!…

A+A-

Bu köşede 27 Temmuz’da yayınlanan ‘Halkı Aptal Yerine Koyan Ara Protokol’ başlıklı yazıda,  Türkiye’nin AKP hükümetinin Kudret Ozersay marifetiyle kurdurttuğu UBP-HP hükümetinin alayla-valayla Türkiye ile imzaladığı mali ekonomik program yorumlanmıştı…Hani, Dörtlü Koalisyon Hükümeti’ni sevmediği için Mali ve Ekonomik Protokolu imzalamamıştı ya Türkiye ve para akışını da kesmişti ya ve ona rağmen o hükümet diz çökmeyip ayakları üzerinde durumuştu ya ve aslında bu duruştan endişelenen Türkiye, endişesini gizlemek için “Bunları sevmedim” imasını yaymış, sevdiklerini işbaşına getirdikten ancak üç ay sonra imzalamış, beş ay sonra da biraz para koklatmıştı ya, işte o konu…  

O ara protokolde UBP-HP hükümeti yapmayı vaat ettiği 60 kadar işten hiçbirini yapmadı demek toptan ret gibi görülebilir; varsa yaptıkları ve söylerlerse toptan ret duruşuna karşı savunmaları olabilir… Gerçekten halkı aptal yerine koymuşlardı… Hade Türkiye bu halkı daha pek tanıyamadı, bir türlü de öğrenemedi ama UBP ve HP erbabı halkını nasıl aptal yerine koyabildi; zekalarından şüphe yok da nasıl yapabilmişti?! Kuzey Kıbrıs’ta sağ siyaset böyle bir şey; cingözdür, halkı aptal sananlarla bir olur… Sonra döner halka “Ama bu iş başka” der ve kendini savunmaya çalışır…

UBP bu tarzın şampiyonu… HP ise bu tarza muhalif edasıyla önce “Toparlanıyoruz” diyerek yola çıktı, toparlandığını sandığı aşamada da Halkın Partisi’ni, halkı aptal yerine koyanlara karşı kurdu… Dörtlü koalisyonda biraz imaj parlattılar ama başkanlarının cumhurbaşkanı seçilme hırsı ve hala Türkiye önünde diz çökmeyen Dörtlü Koalisyon’un diğer üç partisine karşı Türkiye’nin verdiği gazla o hükümeti bozup UBP ile kurdular… “Hani UBP ile hükümet kurmazdınız?” diyenlere cevapları “Ama bu iş başka” oldu… Demeleri o idi ki “Dörtlü koalisyonu sık sık ayrılmakla tehdit ettim ama bu iş başka – Üç ortağın gözünün içine baktım, kaçmayacağım dedim ve kaçtım ama bu iş başka – UBP ile olmaz dedim, sonra da Tarar’la el sıkıştım ama bu iş başka – Şimdi hem Cumhurbaşkanı olmak istiyorum hem de hükümette kalmak istiyorum ve  bu iş de başka”… Ve Türkiye para göndermedi şimdilerde ama seçimlere yakın HP’li bakanlıkların projelerine gönderecekmiş; bu iş de başka… Hani eski Maliye Bakanı Denktaş HP’li Bayırndırlık Bakanı’nın projelerine kaynak vermezdi diye eleştirmişlerdi de bu hükümet verecekti?! Gene para yok, gene aynı yakınmalar… “Ama bu iş başka”.

Sonra da “Bana güvenin, Kıbrıs sorununu iki devletli çözeceğim” diyecek, halkı gene aptal yerine sayıp ve nasıl yapacağını da “Orası başka” ile geçiştirmeye çalışacak… Türkiye hükümetinin alayı ve yedeğindeki MHP ile havuz medyası Cumhurbaşkanı Akıncı’ya saldıracak, hakaret edecek, “Ama bu iş başka” edasıyla ses yok. “Muhalefette iken bazı söylemlerimiz abartılı olmuştu” diyecek, bu sözü Dörtlü Koalisyon hükümeti döneminde söyleme ihtiyacı ve gereği görmeyecek ve UBP ile hükümette olunca itiraf edecek… Neden?! “Ama bu iş başka”… Temiz siyaset, partizanlık yok diyecek; etrafındaki kirliliğe gözü kapalı, yaptığı partizanlığa da “Ama bu iş başka” tepkisi verecek… Ortağı UBP’nin Genel Sekreteri HP’ye alenen ayar çeken beyanlarda bulunacak, sus pus kalınacak ve etrafına “Ama bu iş başka” diyecek…

Dörtlü Koalisyon devam ederken UBP-HP hükümetinin kurulmasına arabuluculuk yapanlar Tatar’ın Ozersay’a Cumhurbaşkanlığı seçimlerinde çatı adayları olabileceğini söylediğine dair açıklamalar yaparken, Tatar da “Sin da gülle geçsin” tavrını sergilerken ve UBP de ret ve inkar ederken vaadi alanların kaderine razı olup, verilen sözün hesabını sormamasının açıklaması da “Ama bu iş başka”… Bir hükümetin ortağı iken, başka bir hükümeti kurma çalışmalarını gizlilik içinde yürütmenin ne kadar etik olduğu sorgulanınca, ülke siyasetine ahlak ayarı çekenlerin cevabı gene aynı, “Ama bu iş başka”.

Nedir başka olan bu iş?!... Cumhurbaşkanlığı adaylığı… UBP ile çatı adayı olamayabilir, arkasında Türkiye vardır ya, “Bu iş başka”… Şimdilerde ortaya çıktı ki Türkiye Cumhurbaşkanlığı ile ilgi kendisini en korkutan gerçekle karşı karşıyadır; Kıbrıs sorununa çözüm için TC Ölçütü olan Konfederasyon/İki Devletli çözümü savunacak adaylar cumhurbaşkanlığı seçiminde ikinci tura bile kalamayacak, kendi ölçütü Kuzey Kıbrıs seçmeninden en büyük yenilgiyi ve en doğrudan reddi alacak… Bu nedenle Türkiye’nin derdi kendi ölçütlerini savunan bir aday olsun ikinci tura geçebilsin, ondan sonra seçilmezse de çok dert etmeyecek, ölçütünü kendince en azından ve komada olsa bile hayatta tutabilecek… Bunu gerçekleştirebilmek de ancak Tatar’ın adaylığını desteklemekle olası; dolayısıyla, rivayet o ki Türkiye “Tatar’ı destekliyoruz ama Özersay’a dokunmuyoruz” diyormuş… Türkiye’nin bu tutumunun ve durumunun Kuzey Kıbrıs’taki mağdur muhatabı cumhurbaşkanlığı adaylığı konusunda yakın çevresine “İşler sarpa sardı ama bu iş başka” diyormuş ve partili yoldaşlarının telkinlerine ve seçim yenilgisinin HP’nin varlığını da tehdit edeceğini söylemelerine rağmen aday olmakta ısrarcı imiş; ”Ama bu iş başka”…

Söylenemeyen tek söz “Her yol mübah” ama anlaşılmıştır… Bu tarz başka…   

Bu yazı toplam 2104 defa okunmuştur.
Önceki ve Sonraki Yazılar