1. YAZARLAR

  2. Sevgül Uludağ

  3. Tekke Bahçesi’nde gömülü “kayıplar”ın kimlikleri belirlenmeye başlandı… (2)
Sevgül Uludağ

Sevgül Uludağ

0090 542853 8436/00357 99 966518

Tekke Bahçesi’nde gömülü “kayıplar”ın kimlikleri belirlenmeye başlandı… (2)

A+A-

10 yıl önce “kayıp” yakınları ve toplumumuz, Tekke Bahçesi’ne bazı “kayıplar”ın gömülü olduğunu gazetemizde yayımlanan araştırmadan öğrenmişti… Geçen yıl yapılan kazılarda bulunan şahıslardan ikisinin kimlik tespiti Kayıplar Komitesi tarafından yapıldı: Mehmet Ahmet Koçino ve Hüseyin Mustafa Vretçalı’nın ailelerine dönüş süreçleri başladı…

NELER YAZMIŞTIK…

On yıl önce Ekim 2007’de, Tekke Bahçesi’ne ilişkin yazılarımızdan birisini bu sayfalarda bir “hatırlatma” babında paylaşmak istiyoruz… On yıl önce şöyle yazmıştık:

“İşte 43 yıldır toplumumuzdan gizlenen liste!

43 yıl önce Aralık 1963’ün son günlerinde, Lefkoşa Genel Hastanesi morgunda 21 Kıbrıslıtürk bulunuyordu. Bunlar, gerek hastanede, gerek hastane civarında öldürülmüş Kıbrıslıtürkler’di... Aralarında Kaymaklı’dan “kayıp” olmuş bazı Kıbrıslıtürkler de vardı.

Dönemin Kıbrıs İçişleri Bakanı Bayan Stella Sulyotis, bir mektup kaleme alarak, bu mektubu hem dönemin Kıbrıslıtürk yetkililerine, hem de Kızılhaç’a göndermiş ve “Gelip ölülerinizi alınız” demişti. Bu, 21 kişilik bir listeydi. Listede ayrıca, hastanede beş de yaralı Kıbrıslıtürk bulunduğu belirtiliyordu. Listede 29 Aralık 1963 tarihi düşülmüş bir de not bulunuyordu.

Kıbrıslıtürk yetkililer başlangıçta hastane morgunda bulunan 21 Kıbrıslıtürk’ü alacaklarını bildirdiler ancak hastaneye gitmediler veya gidemediler. O çatışma günlerinde belki de bunu yapacak fırsatları yoktu. Ancak geriye dönüp baktığımızda, “garantör” İngiltere’den veya Kızılhaç’tan bu konuda rahatlıkla yardım isteyebilecekleri açıktı. Bunu neden yapmadıklarını ve bu insanları neden almadıklarını ya da alamadıklarını bilemiyoruz. Bu 21 kişilik gruptan iki kişinin hastaneden alınarak Lefkoşa’nın yeni mezarlığına gömüldüğünü biliyoruz. Bunlar 20 Aralık 1963 akşamı Tahtakale bölgesinde öldürülen Zeki Halil Karabülük ile Cemaliye Emir Hüseyin idi... Geriye kalanlar, morgtan alınıp gömülmeyi bekliyordu...

Bu kişiler hastaneden alınmayınca, Kıbrıs Rum makamları bunları Ayvasıl’daki (Türkeli) Türk mezarlığına gönderme kararı aldılar. Morgtan alınan Kıbrıslıtürkler, Ayvasıl Türk mezarlığına götürülerek, buraya toplu mezarlara gömüldüler.

Bir süre sonra, Kızılhaç, Kıbrıslıtürk yetkililere morgtaki Kıbrıslıtürkler’in Ayvasıl’daki mezarlığa gömüldüğünü, yaptıkları gözlem sonucu burada yeni kazılmış yerlerin bulunduğunu bildirdiler.

Bunun üzerine İngiliz askerleri eşliğinde ve Kızılhaç’la birlikte, Ayvasıl’daki (Türkeli) Türk mezarlığına bir ekip gönderildi. Ekibin başında son günlerde bu sayfalarda röportajını okuduğunuz Dt. Hüsrev Dağseven vardı. Doktor Hüsrev Dağseven, Kıbrıs Türk Hekimler Birliği adına Ayvasıl’daki (Türkeli) toplu mezarların açılması için oraya gitmişti. Yanında, dönemin Kıbrıs Savunma Bakanı Osman Örek’in adamlarından Fahri Egemen de vardı. Onlara, yabancı basın mensupları da eşlik ediyordu. Mezarlar, silahlı İngiliz askerlerinin koruması altında, olağanüstü koşullarda kazılacak ve ortaya 21 veya 22 Kıbrıslıtürk’ün cesedi çıkacaktı. Bunlar üç toplu mezara gömülmüş insanlardı. Çoğunlukla kurşunlanmış cesetlerdi... Ama en acıklısı, bu toplu mezarlardan 10 yaşında bir kız çocuğu ile ninesinin de çıkarılması oldu... Bu manzara, orada bulunan herkesi ağlattı... Bunlar, Ayvasıllı 10 yaşındaki Ayşe İbrahim ile ninesi Ayşe Hasan Buba’ydı...

Kıbrıslıtürk yetkililerin toplu mezarları açacağını öğrenen bazı Kıbrıslırum yetkililer paniğe kapılmışlardı. Kıbrıslıtürk yetkililer toplu mezarlara ulaşmadan önce bir gece mezarlığa giderek toplu mezarları açmışlar ve içlerinden bazı cesetleri alarak gitmişlerdi... Bu paniğin nedeni, Ayvasıl katliamının ortaya çıkmasını önlemekti. Çünkü Ayvasıl’da dokuz kişi kurşuna dizilmişti ve aralarında Ayşecik ve ninesi de vardı... Buna hastaneden getirilenler de eklenince, sayılar birbirini tutmayacaktı...

Hastaneden yalnızca morgta bulunan büyük grup değil, birkaç sefer yapılarak başka gruplar da getirilerek bu mezarlığa, toplu mezarlara gömülmüştü. Bir keresinde üç kişilik, bir keresinde de beş kişilik bir grup... Yani Ayvasıl toplu mezarlarına en az 36-38 civarında Kıbrıslıtürk’ün cesedi gömülmüştü...

O akşam araba lastikleri yakarak toplu mezarları aydınlattılar ve kendilerine göre bazı cesetleri aldılar. Esas gizlemek istedikleri cesetleri orada bıraktılar. Çünkü cesetleri çıkaranların Ayvasıl (Türkeli) katliamıyla ilgisi yoktu. Ayvasıl’da (Türkeli’nde) öldürülenlerin kimler olduğunu bilmiyorlardı. Üstelik bazı anlatılanlara göre Ayşecik ve ninesinin de içinde bulunduğu katliama kurban gitmiş dokuz kişilik Ayvasıllı Kıbrıslıtürk grubu, altlarda kalmıştı. Boşu boşuna toplu mezarları dağıttılar – hem Ayvasıl katliamının ortaya çıkışını önleyemediler, hem de büyük bir karmaşa yarattılar.

Kıbrıslıtürk yetkililer daha mı akılcı davrandılar? Hayır... Onlar da, Kıbrıs İçişleri Bakanlığı tarafından kendilerine gönderilmiş olan listeyi ve bu listede bulunan, kimliği bilinen bazı Kıbrıslıtürkler’in Ayvasıl (Türkeli) toplu mezarlarından çıktığını toplumumuzdan gizlediler. Yalnızca Ayvasıllı ya da o civarda öldürülmüş bulunan Kıbrıslıtürkler’in isimlerini açıkladılar ve hastaneden buraya taşınmış ve toplu mezarlara gömülmüş “kayıp” Kıbrıslıtürkler’in kimliğini son 43 yıl boyunca, toplumumuzdan gizlediler.

Ayvasıl’daki (Türkeli) toplu mezarlardan kimler çıkarılmıştı? Ayvasıllı Mehmet Alganer de, Fahri Egemen de, toplu mezarlardan dokuz Ayvasıllı’nın çıkarıldığını anlattı bize. Alganer’e göre, Ayvasıl (Türkeli) toplu mezarlarından çıkarılanlar şunlardı:

Ayşe Hasan Buba (bu, Mehmet Alganer’in teyzesiydi), Ayşe İbrahim (Ayşe Hasan Buba’nın torunuydu), Mehmet Hasan Kabadayı ve Ömer Hasan Buba (Ayşe Hasan Buba’nın oğullarıydılar), Mehmet Ali Ömer (Ayşe Hasan Buba’nın kardeşiydi), İsmail Mustafa ve oğlu Mustafa İsmail, Denyalı Bayram Hasan ve Hüseyin Cemal Güneşer.

Toplu mezarlardan Ay Marina’da öldürülen öğretmen Hüseyin Yalçın da çıkmıştı. Toplu mezarlardan başka kimlerin çıktığı konusunda, Dt. Hüsrev Dağseven bazı ipuçları verdi. Mesela Mehmet Veli’yi Dağseven, kendi elleriyle toplu mezardan çıkarmıştı. Mesela Öğüt Osman Nuri’nin bu mezarlardan çıkarıldığını hatırlıyordu. Mesela Yakup Ali Çavuş’un aynı çukurlardan çıkarıldığını çok iyi hatırlıyordu çünkü Kızılhaç yetkilisi Bayan Irene Chatley, Yakup Ali Çavuş’u tanıyordu ve onu görünce üzerine sarılarak ağlamaya başlamış, RAF Elizabeth Kampı’nda görevli Yakup Ali’nin göğsündeki rozeti de çekip almıştı. Bugün Bayan Chatley’nin hala Kıbrıs’ta yaşadığı ve bu rozeti sakladığı söyleniyor...

Ayvasıl’daki (Türkeli) toplu mezarlardan çıkarılan 21 veya 22 Kıbrıslıtürk’ün cesedi, otopsi için Kızılay Hastanesi’ne gönderildi. Mezarlardan çıkarılan Ayvasıllılar’ın teşhis edilmesi kolay olmuş olmalı – çünkü Fahri Egemen Ayvasıllı’ydı ve mezarların açılışında bizzat hazır bulunmuştu. Ya geriye kalanlar? Bunlardan Hüseyin Yalçın’ın kimliği açıklandı. Tümü Tekke Bahçesi’ne gömüldü. Dün bir kez daha Tekke Bahçesi’nde dikkatli bir inceleme yaptık. Burada Ayvasıllılar’a ait, üzerinde isim bulunan yalnızca sekiz mezar bulunuyor. Bu sekiz mezardan ikisi aynı kişiye ait: Mehmet Ali Ömer’in iki mezarı var. Birisinin üzerine doğum tarihi olarak 1909 yazılmış, diğerine ise 1911. Mehmet Alganer, “O benim dayımdır, doğru olan mezar 1911 yazan olmalı. Yanlışlıkla iki mezar yaptılar aynı kişiye” diyor. Tekke Bahçesi’nde Ayşe Hasan Buba’nın ve Ayşe İbrahim’in mezarı yok. Ay Marina’da öldürülen öğretmen Hüseyin Yalçın’ın mezarı var.

Mehmet Alganer, “Ayşe Hasan Buba ile torunu Ayşecik herhalde isimsiz mezarların birinde yatıyordur” diyor.

Ayvasıl’daki toplu mezarlardan çıkarılmış olan, Ayvasıllılar dışındaki Kıbrıslıtürkler’in kimler olabileceği konusundaki ipuçlarından hareketle, onların bir kısmının da, Tekke Bahçesi’ndeki bu meçhul mezarlarda yattığını söyleyebiliriz. Ayvasıl toplu mezarları Kıbrıslıtürk yetkililer tarafından açılmadan önce, bazı Kıbrıslırum yetkililerin hangi cesetleri alıp gittiklerini bilmiyoruz. Bunu öğrenmenin tek yolu da, Tekke Bahçesi’ndeki meçhul mezarların açılarak DNA testiyle burada hangi “kayıp” Kıbrıslıtürkler’in bulunduğunu belirlemek, Ayvasıl’da yeniden kazılara girişmek ve bulunan kayıplarımızı  ailelerine vermek...

Kıbrıs İçişleri Bakanı Sulyotis’in Kızılhaç’a ve Kıbrıslıtürk makamlarına göndermiş olduğu liste de, Tekke Bahçesi’nde gömülü olan “meçhul kayıplarımız” hakkında ipuçları verebilir. 43 yıldır toplumumuzdan gizlenen bu liste şöyle:

Lefkoşa Genel Hastanesi’ndeki yaralı Kıbrıslıtürkler:

1.      Emer Mehmed (adresi bilinmiyor)

2.      Kıbrıs Jandarması’ndan Reşat Hasan

3.      Kıbrıs Jandarması’ndan Hüsel Mehmet

4.      Goşşi’den Hasan Cemal

5.      Kaymaklı’dan Rasıha Bayram.

sevgul-yazi-dizisi-foto-1.jpg

Lefkoşa Genel Hastanesi’nde morgta bulunan ve daha sonra Ayvasıl (Türkeli) toplu mezarlarına gömüldüğü söylenenlerin listesi ve yaptığımız araştırma:

1.      Zeki Halit – Lefkoşa (Bu, 20 Aralık 1963 gecesi Tahtakale’de öldürülen Zeki Halil Karabülük olmalı ve hastaneden alınarak Lefkoşa’nın yeni mezarlığına Cemaliye Emir Hüseyin’le birlikte yanyana gömülmüş. Kızı Şaziye Onbaşı, büyük bir cenaze töreni yapılmış olduğunu anlattı bize...)

2.      Zalihe Emir Hüseyin – Adresi bilinmiyor. (Bu da Tahtakale’de öldürülmüş olan Cemaliye Emir Hüseyin olmalı).

3.      Ahmet Derviş – Mağusa. (Arıdamı – Artemi köyünde doğmuş. Mağusa’dan NAAFİ’ye eşya götürürken Lefkoşa’da Mağusa Kapısı’nda öldürülmüş.)

4.      Mustafa Ali – Diorizo

5.      Ali Yakup – Lefkoşa. (Bu, RAF Elizabeth Kampı’ndan evine dönerken öldürülen Yakup Ali Çavuş olmalı.)

6.      Öğüt Nuri – Lefkoşa. (Dt. Hüsrev Dağseven, toplu mezarlardan Öğüt Osman Nuri’yi çıkardığını hatırlıyordu).

7.      Veli Ahmet – Lefkoşa. (Bu, Lefkoşa Genel Hastanesi’nde hastabakıcı olan ve Menteş Zorba’yla birlikte hastanede öldürülen Mehmet Veli olmalı. Hüsrev Dağseven, Mehmet Veli’yi Ayvasıl (Türkeli) toplu mezarlarından çıkardığını çok iyi hatırlıyor).

8.      Menteş Zorba – Lefkoşa. (Menteş Zorba da hastanede öldürülmüştü.)

9.      Veysi Hüseyin – Akaça. (Akaça’dan Lefkoşa’ya gelirken öldürülmüştü).

10.    Özay Said – Yenişehir (?). (Özay Said, Ledra Palace yakınındaki yolda vurularak öldürülmüştü. Eşiyle yapmış olduğumuz röportajı önümüzdeki günlerde okuyabilirsiniz.)

11.    PC 398 (Akropoli’den polis). (Bu, Osman Hüdaverdi olabilir. Osman Hüdaverdi, Kaymaklı’daki evinden üzerinde polis üniforması varken alınıp götürülmüştü.)

12.    Akropol’den bir başka polis.

13.    Mehmet Hacıahmet – Omorfita (Kaymaklı). (Bu, aslında Mehmet Ahmet Koçino olabilir. Mehmet Ahmet Koçino’nun babasının adı Ahmet Hacıfehmi Koçino idi. Mehmet Ahmet Koçino, Ömer Hasan Depreli, Hasan Hakkı, Cemal Ahmet Koçino ve Hüseyin Mustafa Vretçalı’yla birlikte Kaymaklı’dan 26 Aralık 1963’te ‘kayıp’ olmuştu).

14.    Omorfita’dan (Kaymaklı) bir Kıbrıslıtürk.

15.    Omorfita’dan (Kaymaklı) bir Kıbrıslıtürk.

16.    Hasan Oktay – Lefkoşa Polis Müfettiş Muavini. (Bu kişiyle ilgili ayrıntılı bilgiye ulaşamadık).

17.    Vasilya’dan Mahmud. (Vasilyalı olarak kayıplar listesinde Salih Ahmet Düztaban’ın adı geçiyor – bu aynı kişi olabilir mi? Salih Ahmet Düztaban, Büyük Kaymaklı’dan 28 Aralık 1963’ten beri kayıp.)

18.    Ekrem Şemi – Omorfita (Kaymaklı). (Kaymaklı’daki evinde vurularak öldürülmüş ancak ailesi cesedini alamadan Kaymaklı’dan kaçmak zorunda kalmışlar.)

19.    Kimliği bilinmeyen Kıbrıslıtürk

20.    Kimliği bilinmeyen Kıbrıslıtürk

21.    Kimliği bilinmeyen Kıbrıslıtürk…”

(YENİDÜZEN – Ekim 2007)

Bu yazı toplam 3309 defa okunmuştur.
Önceki ve Sonraki Yazılar