1. YAZARLAR

  2. Cenk Mutluyakalı

  3. Tehlikesiz sular
Cenk Mutluyakalı

Cenk Mutluyakalı

Tehlikesiz sular

A+A-

 

Seçim süreçlerinin adeta bir ‘gösteri dünyası’na dönüştüğünü izledik.
En az ‘sonuç’ kadar bu süreçlerden de ‘ders’ çıkarmamız gerekiyor.
Yani bu seçimle birlikte “yerleşik siyasi parti kültürü” nasıl çökmüşse, propaganda anlayışlarının farklılaşması gereği de ortaya çıktı.

***

Pek çok dostumuz ‘fikirler üzerinden tartışma’ arzusunu tekrarladı, durdu.
İstek güzel, anlamlı, yerinde...
Ancak ortada ‘aman aman fikirler’ olmuyor nedense!..
Çünkü ‘sandık siyaseti’nde temel yaklaşım “kimseleri ürkütmemek” ve “güçlü görünmek” üzerine kilitleniyor.
‘Tepki’ odaklı bağırışlar prim yaparken, iş içeriğe gelince kimseler “tehlikeli sularda” yüzmüyor!..
Herkes ‘vesikalık’ pozlarla “merkez”e gülümsüyor.

***

Çok açık seçik ortada ki, bu seçimin hemen ardından ‘müzakere masası’ kurulacak.
Ve çözüm için karşılıklı ‘tavizler’ gerekecek.
‘Ortak metin’de de yazdığı gibi ‘bugünkü mevcut durum sürdürülemez’!
Oysa genel söylemler ‘mevcut durum’u çok da ellemeden, şöyle bir etrafından dolanarak yapılıyor!..

***

Kıbrıslı Türkler açısından ‘toprak iadesiz’ bir çözüm mümkün değil!
Kıbrıslı Rumlar arasında ‘tazminat’ formülüne yönelim giderek artsa da bir miktar ‘iade’ kaçınılmaz.
Çünkü sizin elinizde ‘uluslararası kabul görmemiş’ Kıbrıslı Rumlar’a ait toprak var…
Toprak verecek, statü alacaksınız.
Kıbrıslı Rumlar açısından çözüm yolundaki iki hassasiyet ortada:
Biri ‘toprak’, diğeri 74 travması nedeniyle ‘garantiler’.
Ne ‘tanınmamışlık’ sorunu var bu insanların, ne Avrupa üyeliği, ne dünya, ne de başka!..

***

Siz ‘dünyalı bir kişilik’ istiyorsunuz, o da ‘savaşla elinden alınanların bir miktarını geri’…
Ve aslında Kıbrıslı Türkler günün sonunda ‘dünyanın kabul ettiği’ toprağını artırmış olacak, kesinlikle…
Peki, seçim sürecinde, toplumunu ‘çözüme hazırlayan’ ya da ‘karşılıklı tavizlerin kaçınılmaz olduğunu’ anlatan böylesi samimi yaklaşımlar, fikirler duyabilir misiniz?

***

“Çözüm sonrası çok daha güzel bir hayatımız olacak ancak bunun için biraz yorulacak, terleyecek ve bedel de ödeyeceğiz” demek, hele de toplumu bu sürece hazırlamak zor olsa da kaçınılmazdır.
‘Sorumlu siyaset’in gereği budur...
‘Seçim kazanmak’ bir yere kadardır çünkü.
Yetmez.
Yeni bir öyküye, yeni bir toplumsal projeye ve ‘gösteri dünyası’ndan uzaklaşacağımız bir ‘gerçekliğe’ ihtiyacımız var…
“Bunların hepsi propaganda”
demeyeceğimiz…
Yani “propaganda”yı “yalan”ın eş anlamlısı görmeyeceğimiz bir siyasete…

Bu yazı toplam 1961 defa okunmuştur.
Önceki ve Sonraki Yazılar