1. YAZARLAR

  2. Sami Özuslu

  3. MARAŞ AYIBI
Sami Özuslu

Sami Özuslu

MARAŞ AYIBI

A+A-

Diyeceksiniz ki ‘kapalı Maraş’ın hali zaten ayıp…’
Doğru…
45 yıldır yılana, sıçana teslim edilmiş, ‘hayalet’ diye anılan, askeri kontrol altındayken –her nasılsa- içinde ne var ne yoksa talan edilen Maraş elbette ayıbımızdır.
1980 faşist darbesinin öncüsü Kenan Evren’in ‘yanlışlıkla ve fazladan aldık’ dediği Maraş, uzaktan da yakından da bakıldığında ciddi bir ayıptır.
Ekonomik anlamda da, siyasi anlamda da, toplumlar arası yakınlaşma anlamında da Maraş çok farklı şekilde ele alınabilir, uzlaşı arayışlarının önemli bir unsuru olabilirdi.
Ama olmadı.
Hamasetin değişmez konusu olageldi ve hala o amaçla kullanılıyor. Ayıp ediliyor yani on yıllardır.
15 Şubat Cumartesi için tezgahlanan ‘Yuvarlak Masa Toplantısı’ da buna örnek zaten…
Ve ayıplara bir yenisi daha ekleniyor.

*  *  *

Hem de bir değil, onlarca ‘ayıplı tarafı’ var ‘Hukuki, siyasi ve ekonomik yönleriyle kapalı Maraş açılımı’ adı verilen toplantının…
Bir kere, kelimenin tam anlamıyla ‘tepeden inmeci’ anlayışla tasarlanmış. Türkiye’de siyasal iktidarla içli dışlı soğan başlı olduğu için Genel Başkanı’nın koltuğu sallantıda olan Barolar Birliği’nin organizasyonuymuş…
Askerin kontrolündeki, bizdeki sivil otoritelerin bile giremediği Kapalı Maraş’ta, bir sivil toplum örgütü ‘toplantı’ planlıyor ve –ne halse- kapalı duran kentin kapıları sonuna kadar açılıyor!
Merak ettim, acaba bizden bir sivil toplum örgütü böyle bir talepte bulunsa, muamele ne olur?
Dedik ya ‘tepeden inme’ diye… Mesela hazırlanan broşürde bizim Barolar Birliği Başkanı’nın da konuşmacı olduğu yazılmış. Oysa Hasan Esendağlı açıkladı, bu organizasyona katılmayı reddetmişler. Oysa adı broşüre yazılmış bile!..
Belki de diğer kimi konuşmacıların durumu da aynıdır. Kim bilir?

*  *  *

En büyük ‘ayıp’ bu ülkeni Cumhurbaşkanı’nı es geçmek, görmezden gelmek tabii…
Herhangi iki ülke arasındaki bir ilişkide böyle bir durum yaşanmaz. Yaşanamaz. Skandal olur. Diplomatik kriz olur.
Lakin bizde bunlar mümkün mü?
Yani KKTC ‘Ankara’daki Büyükelçisi’ni geri çağırma’ hamlesi yapar mı?
Yapmaz. Yapamaz. 
Şimdiki hükümetle hele, hiç!
Hoş, şimdiki hükümetin iki ortağı da bu tezgahın birer parçası zaten…
‘Devlet devlet’ dedikleri kurumun başındaki ismin dışlanmasına bırakın ses çıkarmayı, neredeyse zil takıp oynayacaklar!
Sonra da ‘egemenlik’ ve ‘eşitlik’ diye Rumlar’dan şikayet edecekler.
Peh peh!..

*  *  *

Saymakla bitmez Maraş toplantısının ayıpları…
Cumhurbaşkanı Akıncı değil sadece dışlanan…
Meclis de devre dışıdır.
Muhalefet de devre dışıdır.
Birkaç örgüt, bazı uzmanlar çağrıldı Kıbrıs’tan da ama, çoğu laf ola… Ve çoğunlukla ‘tek ses’ çıkacak şekilde…
Oysa Maraş denilince ilk akla gelen, ‘konuşma’ yapmasında yarar olan isimler var.
Mesela Özdil Nami… Eski müzakereci…
Mesela Ahmet Sözen… Akademisyen, dünyayı gezi Kıbrıs sorununu anlatan bir hoca…
Mesela Yücel Vural… Kıbrıs sorununda yığınla rapor yazmış bir başka akademisyen…
Mesela Okan Dağlı ya da Serdar Atai… Mağusa ve Maraş’la ilgili gailesi, araştırması, önerisi olan İnisiyatif’in sözcüleri…
Bu listeye daha onlarca eski dışişleri bakanını, bürokratı, akademisyeni, donanımlı kişileri ekleyebiliriz.
Ve şunu söyleyebiliriz: Tümüne ayıp edildi!
Neden mi?
Çünkü amaç Maraş, açılım falan değil. 
Seçim!..
Ne ki umdukları dağlara kar yağacak, fakında değiller.
Ayıplarıyla baş başa kalacaklar sadece…
 

Bu yazı toplam 3100 defa okunmuştur.
Önceki ve Sonraki Yazılar