1. YAZARLAR

  2. Sami Özuslu

  3. İKİ AYRI ‘DEVLET’ Mİ?
Sami Özuslu

Sami Özuslu

İKİ AYRI ‘DEVLET’ Mİ?

A+A-

 

Amerikalı ve Kanadalıların ağırlıklı olduğu yabancı bir grupla Kıbrıs’ı, Kıbrıs sorununu konuşuyoruz.
Kıbrıslı Rum gazeteci dostumla birlikte sunumlarımızı yapıp, 1960’ı, 1974’ü, müzakere süreçlerini, tarafların taleplerini, garantörlerin tavrını falan anlatıyoruz.
Annan Planı referandumunda ve Crans Montana’da kaçırılan fırsatlardan söz ediyor, federal çözüme bir türlü ulaşılamamasının nedenlerini söylüyoruz.
Kıbrıslı Türkler ile Kıbrıslı Rumların dil ve din farklılığı dışında birçok benzerlikler taşıdığını, zaten geçmişte de birlikte yaşamayı başardığını dile getiriyoruz.
Yaşı epey ilerlemiş bir Kanadalı söz alıyor ve şunu soruyor:
“Madem anlaşamıyorsunuz, o zaman neden ayrılmıyorsunuz? Niçin iki ayrı devlet olarak yolunuza devam etmiyorsunuz? Ne diye federasyonda ısrar ediyorsunuz?”
*  *  *
Bu soru üzerine epey uzun bir sohbet başlıyor grupla aramızda…
Zaten amaç da bu…
Kıbrıs’a ‘kültür turizmi’ amacıyla gelen bu insanlar sadece denizin ve güneşin tadını çıkarıp, tarihi eserleri dolaşıp, yemeklerin ve zivaniyanın tadına bakıp dönmüyorlar ülkelerine…
Burada olup biteni yerlilerden, yani Kıbrıslılar’dan öğrenmek istiyorlar. Kıbrıs’a dair tarih, kültür, sanat, edebiyat konularında farklı perspektifler dinleyip bilgilerini derinleştirmeye çalışıyorlar.
Son birkaç yıldır zaman zaman bu tür birçok grupla sohbet imkanım oldu. Bir yandan yabancılara Kıbrıs’ı anlatma imkanı buluyorum, ama aynı zamanda ‘dış göz’ ile adadaki yaşam nasıl algılanıyor, onu da öğrenme imkanına sahip oluyorum.
Çift yönlü bir öğrenme süreci yani…
*  *  *
“Neden illa ki federasyon? Niçin ayrılığı denemiyorsunuz?” sorusuna geri dönelim…
Bunu Kıbrıs’ın her iki toplumunda da isteyenler var. Soruyu soran Kanadalı turiste bunu hatırlatıyoruz önce… 
Adadaki ‘milliyetçi’ akımların ithal olduğunu, yakın geçmişe damgasını vuran birçok tarihsel olayın arka planında Yunan ve Türk milliyetçiliklerinin belirleyici rol oynadığını ve bunların nihayette ‘ENOSİS’ ya da ‘TAKSİM’ ülküsüyle yanıp tutuştuklarını, oysa her ikisinin de Kıbrıs’a huzur getiremeyeceğini anlatıyoruz.
Kanadalı ikna olmuyor. “Neden iki ayrı devleti denemeyesiniz?” diye ısrar ediyor.
BM kararlarından, ayrılığın yasaklandığından bahsediyoruz. Yine ikna olmuyor.
Başka nedenler de sıralıyoruz ama olmuyor. Mesela “Kanada da bir federasyon” falan deyip, federal devletlerin işlevselliğinden dem vuruyoruz, lakin yok.
“Peki” diyorum, “Farz edelim ki ayrıldık. BM de kabullendi. Dünya da iki devletli çözümü onayladı. Herkes Kıbrıs Türk Devleti’ni tanıdı.”
Kanadalı “Yes” diyor.
“Yes” diyorum ben de… Ve “fakat” ile devam ediyorum:
“Fakat mülkiyet konusunu nasıl halledeceğiz? Kıbrıslı Türklerin de güneyde mülkü var. Ama Kıbrıslı Rumlarınki çok çok daha fazla. O iş ne olacak?”
Kanadalı turistin bu sefer kafası karıştı, belli.
“Bak, bu önemli” diyor.
Ve son vuruşu yapıyorum:
“Eğer Kıbrıs’ta bir uzlaşı olmazsa, şu an toplumlar arasında devam eden müzakerelerin mülkiyet bölümü bireyleri karşı karşıya getirir.”
Nihayet ikna oluyor ve “Haklısınız” diyor misafirimiz…
Lakin, Kanadalı turistin yarım saatte anladığını bizdeki kimileri on yıllardır anlamamakta ısrar ediyor.
Kimler mi?
‘İki ayrı devletçi’ler tabii!..
 

Bu yazı toplam 1775 defa okunmuştur.
Önceki ve Sonraki Yazılar