1. YAZARLAR

  2. Ünal Fındık

  3. Galiba çözüme gidiyoruz...
Ünal Fındık

Ünal Fındık

Galiba çözüme gidiyoruz...

A+A-

Önümüzdeki hafta başı Kıbrıs için çok kritik bir haftaya başlayacağız. Kıbrıslı liderler ve iki taraftan siyasi partilerin başkanları ile ilgili yöneticileri Cenevre’ye taşınacak.

Kıbrıs’ın iki tarafının da gözü ve kulağı Cenevre’de olacak. Bu zirve ve konferans elli yıldan fazla devam eden Kıbrıs sonununun çözüm sürecinde çok önemli bir dönüm noktası olacak.

Son müzakere mi olacak?

Bilinmiyor. Çözüm sağlanabilirse evet son müzakere olacak. Ama istenilen çözüm sağlanamazsa ve ucu açık erteleme yapılırsa yeniden ne zaman başlarız, aynı koşulları bulabilir miyiz bilinmez. Kısacası bir daha aynı konjonktürü ne zaman yakalayabiriz kimse bilemez.

O nedenle liderler ve elbette müzakereciler bugüne kadar çalıştıkları gibi birkaç gün daha çok sıkı çalışmalı ve mutlaka sonuca gidecek esnekliği ve üretkenliği devam ettirmelidirler.

Cenevre’de müzakereler önce 3’lü zirve olarak başlayacak. 9 ve 10 Ocak Pazartesi ve Salı günleri liderler garantiler dışındaki konularda bugüne kadar sağlanan yakınlaşmaları mümkün olduğu kadar artırmaya çalışacaklar. 11 Ocak Çarşamba günü karşılıklı haritalar masaya konacak ve haritaların birbirine yaklaşmasına çalışılacak.

Kritik gün 12 Ocak Perşembe gün olacak. Zirve bu kez 5’li olacak. Bu konudaki tartışmaya önceki gün liderler zirvesi sonrasında son nokta kondu. Anastasiadis de artık bu konferansın 5’li olacağını kabul etti.

Rum tarafının istediği BM GK daimi üyeleri yerine bütün üyelerine davet gönderilecek, AB’ye davet gönderilecek ama bunlar 5’li masada oturmayacak, taraflar talep ederse danışmak için masaya davet edilecekler. Yoksa masa 5+15+1=21 olmayacak.

Rumların ısrarla Kıbrıs Cumhuriyeti de masada olmalı ve Kıbrıs Cumhuriyetini Dışişleri Bakanı Kasulidis temsil etmeli yönündeki talebi ise kabul görmedi. Anastasiadis kendi toplumuna Kıbrıs Cumhuriyeti elbette masada olacak ama başkan olarak ben temsil edeceğim demekle sorunu aştı.

5’li konferans çözümden sonra kurulacak yeni devletin güvenlik ve garantisini ele alarak sonuca gitmeye çalışacak. Şu ana kadar konuşulan Kıbrıs Türk tarafının Türkiye’nin garantisinin devamına ve bir miktar Türk askerinin belli bir süre daha Kıbrıs’ta kalması gerektiğine inandığıdır. Rum tarafının da aksine olası anlaşmadan sonra Kıbrıs’ta İngiliz üsleri dışında hiçbir askeri varlığın bulunmamasını ve AB üyesi bir ülke olarak Kıbrıs’ın başka garantilere ihtiyacı olmadığına inandığıdır.

Bu iki uç görüş nasıl yakınlaştırılacak?

Belki sınırlı bir geçiş süreci ile bu aşılabilir. 15 yıl, 10 yıl ne bileyim 12 yıl gibi bir geçiş sürecinde uzlaşılabilir.

Ama asıl sorun bu değil. Başta anavatanlar olamk üzere bütün büyük ülkelerin stratejik çıkarları toplumların düşünce ve inançlarının önüne geçiyor. Özellikle Türkiye’de şimdiden çözüm karşıtı ve Türkiye’nin stratejik çıkarlarını öne sürerek “Kıbrıs’ı sahiplendiklerini” söyleyen ve kendilerini sivil toplum örgütü olarak isimlendiren aralarında TMT, Türk Ocakları Vakfı vb. kimi örgütler dile getiriyor.

Ayrıca tarihçi İlber Ortaylı da konuşmacı olarak katıldığı Kıbrıs panelinde, Kıbrıs ile ilgili ile konuştu. Ortaylı, "Ortadoğudaki verileri kabul etmek durumundayız. Kıbrıs'tan çıkmamız bu anlamda söz konusu olmaz” dedi.

Bu arada dün akşam Kıbrıs’ın değişik bölgelerinde bu zamanda daktiloda yazılmış çözüm karşıtı imzasız bildiriler dağıtıldı.

Önceleri Cenevre’ye gitmeye sıcak bakmayan UBP de kalabalık bir heyetle katılmaya karar verdi ve çözümden ödü patlayan Eroğlu’nun müzakerecilerini de heyetine aldığını açıkladı.

Bütün bunları alt alta sıraladığımda içimden bir his “galiba çözüme gidiyoruz” dedi.

Bu yazı toplam 2171 defa okunmuştur.
Önceki ve Sonraki Yazılar