Mert Özdağ

Mert Özdağ

Yoksulluk

A+A-

Öylesine ilginç bir ülkede yaşıyoruz ki biz.

Kimileri tarafından “siyasi tartışma” sanılan sosyal medyadaki bitmek bilmez tantana üzüyor insanı…

Memleketi yönettiğini iddia eden “hükümet” de sağ olsun içi boş gündemlerle “sosyal” alandaki bu “boş” tartışmalara malzeme üretiyor.

Sanki kurulmuş bir makine gibi ürettikçe üretiyor hükümetimiz!

Ve bu konularda ölesiye “fikir” üretiyorlar, alayına “tartışmaları” uzattıkça uzatıyorlar…

                                                           ***

Bu “siyasi analistler” farkı da mı örneğin, Lefkoşa Surlariçi’ndeki insanların her kış ısınma sorunu var…

Başkentin tarihi sokaklarını dumana boğan sobalarda yananların sağdan soldan toplanan çöp atıkları olduğunun farkında mıyız? Farkında mıyız yoksulluğun boyutundan?

                                                                      ***

Evde mangal başında mı, yoksa yurt dışı tatilinde mi olalım diye düşünürken kimilerimiz, açlık derdi çeken insanlar olduğunu biliyor-hissediyor muyuz?

Kısacası yoksul insanımızın neler çektiğinden haberimiz var mı, farkında mıyız?

Peki ya “orta gelirlilerin” durumundan haberdar mıyız?

Belki açlık gibi sorunları yok ama, “ayı çıkarma” derdinin ne olduğunu biliyor muyuz?

“Elektrik faturası çok gelmesin” diye kapatılan lambaların varlığını hissedebilir miyiz?

                                                                 ***

Isınmanın/soğutmanın bir dert, barınmanın başka dert, eğitimin, sağlığın çok başka dert olduğu bu “yarım” adada ekonomiden daha önemli sorun var mı, ben göremiyorum.

Bir çocuğun kahvaltı yapmadan okula gitmesi, delik ayakkabısından yağmur suyunun parmaklarını ıslatması, rutubet kokulu soğuk duvarlar arasında dudaklarının titremesinden daha önemli bir sorun var mı ki?

Savaş koşullarında değiliz elbet.

Ancak kimilerimizin ekonomik bir savaş yaşadığı, girerek zorlaşan yaşam kavgasında zor günler geçirdiği aşikar!

                                                               ***

Siyasetin, ya da siyasetle ülkeye çözümler üretme iddiasında olanların böylesi ağır konularda çözümler üretmesini yeğlerim ben.

Abuk sabık konularda kafa patlatmak yerine yoksulluğu, ekonomik gerilemeyi, sade vatandaşın günlük hayatını daha kaliteli ve yaşanır hale getirmeye hedef alan siyasi tartışmalarımız yoğunlaşsa keşke…

İşte o zaman bu “yarım” adada çok daha güzel günleri yakalamaya bir adım daha yaklaşacağız.

Sosyal medyadaki kimi “tartışmaları” okuduğumda bunları hissediyorum.

Ve içimden bir ses “yeter artık be, yeter” diye haykırıyor.

Gerçekten yeter!

Bu yazı toplam 1430 defa okunmuştur.
Önceki ve Sonraki Yazılar