Yenilmiş Siyaset!
Beş senedir çok soru var, yanıt yok.
Plan da yok ortada bir belge de...
Çelişkiler, tutarsızlıklar, belirsizlikler yumağında bir anlatı var.
Yine, yanıt gelmeyeceğini bilsem de bu sorular hep aklımda...
***
“İki devletli çözüm” mü deniyor, yoksa “iki ayrı devlet” mi?
Eğer ilkiyse, yani “iki kurucu devletin ortaklığı" kastediliyorsa, aslında federasyon mu yoksa adı konmamış bir konfederasyon mu?
Eğer ikinci seçenekse, yani “iki ayrı devlet”ten söz ediliyorsa, bu siyaset, Kıbrıs Cumhuriyeti’ndeki ortaklık haklarından vazgeçme anlamına mı geliyor?
Eğer öyleyse, Kıbrıs Cumhuriyeti Anayasası’nı garanti eden Türkiye, “garantörlükten” çekiliyor mu?
Yoksa aynı anda hem o anayasayı garanti ederken, hem de “iki ayrı devleti” mi savunuyor?
Garanti Anlaşmaları, Kıbrıs'ta ayrı devleti yasaklamıyor mu?
İki ayrı devlet olacaksa, "KKTC" devleti, ayrı devlet "Kıbrıs Cumhuriyeti"ni tanıyacak mı?
Eğer tanımayacaksa, Kıbrıslı Türkler, tanımadığı devletin pasaportlarını mı taşıyacak? Yoksa bu durumda kimlik ve pasaportlar iade mi edilecek?
Bir ülke yurttaşının, kendi devletinin tanımadığı bir devletin pasaportunu taşıması hukuken ve siyaseten mümkün mü?
Eğer iki ayrı devlet birbirini tanımayacaksa, karşılıklı geçişler duracak mı?
***
“İki ayrı devlet” isteniyorsa, Birleşmiş Milletler’e görüşme için “KKTC’yi tanıyınız” şartı mı sunulacak?
Bugüne kadar hangi ülkeye resmi tanıma başvurusu yapıldı? Ne yanıt alındı? Eğer böyle bir girişim yapılmadıysa, neden yapılmadı?
Eğer KKTC’nin tanınması isteniyorsa, neden hâlâ Birleşmiş Milletler masasındaki format “toplum liderleri” düzeyinde sürüyor?
“Ayrı devlet”i öne süren birisi, “toplum lideri” pozisyonunda neden müzakere ediyor?
***
Eğer Kıbrıs'ta birleşme talebi yoksa, bu açıkça bir ayrılık talebi midir?
“İki devlet” formülünde devletlerden biri KKTC, diğeri Kıbrıs Cumhuriyeti mi?
Kıbrıslı Türklerin, Kıbrıs Cumhuriyeti yurttaşlığından kaynaklı Avrupa Birliği üyeliği devam edecekse, “iki ayrı devlet” söylemi Avrupa Birliği ile nasıl bağdaşacak?
Eğer AB ile bağ kopacaksa, bunun ticarete, eğitime, dolaşıma ve gündelik yaşama faturası ne olacak?
***
Federasyon reddediliyorsa, Birleşmiş Milletler parametreleriyle hangi ortak zemin kalıyor?
Eğer bu parametreler reddediliyorsa, müzakere masasına oturmanın anlamı ne?
Eğer tüm bu “iki devlet” söylemi yalnızca iç siyasete dönük bir manevraysa, toplumun umutlarıyla, beklentileriyle, gelecek hayalleriyle neden bu kadar oynanıyor?
***
KKTC Cumhuriyet Meclisi’nde 28 Ağustos 1994 tarihli federasyonu tek çözüm şekli olmaktan çıkaran, ayrı egemenlik iddiasını ortaya koyan hatta güven yaratıcı önlemler dahil müzakere yapılamayacağı ifade edilen ve oy çokluğu ile alınan karar ne işe yaradı?
Şimdi "yeni" olan nedir?
Yenilmiş olan ne?
***
Uluslararası hukuk uzmanları ya da siyaset bilimciler bu soruları daha da artırabilirler...
Peki, bu soruların hiçbirine yanıtı olmayan bir siyaset neyi anlatıyor?







