1. YAZARLAR

  2. Neşe Yaşın

  3. YENİ BİR SAYFA AÇMAK
Neşe Yaşın

Neşe Yaşın

YENİ BİR SAYFA AÇMAK

A+A-



İstanbul’da soğuk bir kış sabahı yılın ilk yazısını yazmak için masa başına geçiyorum ve yeni bir sayfa açıyorum. Yeni yılı kutlamak için gittiğim Gümüşlük’ten dün gece döndüm. Buluşmaların, tesadüfi karşılaşmaların, arkadaşlardan gelen tatlı ve acı haberlerin garip tortusu var içimde. Başkalarının hikayelerine dokunarak geçiyoruz hayattan. Kalbim bazen bütün bir şehri kaplayacak, sokakları, ev içlerini görecek kadar büyür. Sayısız insanın hikayesini düşünmekten yorgun düşerim. Yılın son haftasında İstanbul’a uçtuğum gece yarısını düşünüyorum. Yaklaşık iki aydır kapalı duran binaya vardığımda kapıda uyuyan evsiz adamı görüşümü, eve girebilmek için onu uyandırmak zorunda kalışımı, “Abla ben aşağı sokakta yatıyordum hep, orası soğuk diye buraya geldim” deyişini adamın. Panikle kapıyı açıp bir an önce içeriye girmek için onun yorganına basmak zorunda kalışımı. 
Aklım Avustralya’daki yangında bir yandan da… Şu anda hastanede yatan bir arkadaşımda, Selahattin Demirtaş’ın sağlık durumunda… Huzursuz bir ruh hali bu… Bir yandan da güneş parlıyor, martılar geçiyor penceremden. Yazıyı bitirdikten sonra kendimi sokaklara atarım, eve dönmeden bir film izlerim belki diye geçiriyorum kafamdan.
Yeni yılın ilk günleri bir değerlendirme, geçip giden yılla hesaplaşma modunda gider ya belki de o yüzden kendimi hayatın akışına bırakamamam. Sydney’de yangına rağmen havai fişeklerle kutlama yapılmış bu yıl da… Yas ve neşe hep bir arada.
Her ne olursa olsun kendine armağan olarak sunulmuş her günün sorumluluğunu taşıyor insan. Her günün hakkını vermek, onları layığınca yaşamak önemli. Bütün aksiliklere, acılara rağmen gülümsemek, sevinci ve coşkuyu elden bırakmamak önemli. Kedere teslim olmak işin en kolayı. Üzüntü ve depresyon bir hareketsizlik, bir tembellik halidir. Teslim olmuş insanın hiçbir şey yapmasına gerek yok ki. Yaşarken ölmeyi seçmek, bitirmek, mücadeleyi bırakmak tembelliği seçmektir aynı zamanda. İnsan bazen kendini dinlendirebilir kuşkusuz, kendiyle ve hayatla hesaplaşabilir. Daha güçlü ayağa kalkabilmek içindir biraz da bu.
Yeni yılın ilk yazısını yazmak bir deja vu hali biraz da. Yıllardır hep İstanbul’da yazmışım bu yazıları ve hep benzer ruh halleri içinde. Dünya hiç matah olmamış zaten. Her yıl bir başka acıdan, bir başka felaketten geçmişiz.
Kişisel olarak da hiç çok mutlu olmamışım. Yılbaşı gecesi coşkulu ve güzel geçmişse ertesi gün bir düşüş yaşıyor zaten insan. Bazen mutluluğa bir suçluluk duygusu da eşlik edebiliyor. Çok gülünce “Çok güldük ağlayacağız galiba” denir ya kast edilen bir yükselişten sonraki düşüştür belki de. O kadar gülüp normale dönse bile kötü olduğunu düşünebiliyor insan.
Sonuçta her yenilik bir umuttur ama. Yeni baştan başlayalım, tekrar deneyelim demiş gibi oluyoruz. Hadi bakalım, dünya bir kez daha dönsün kendi etrafında. Mevsimleri bir kez daha deneyelim, bir kez daha tadalım dünya nimetlerini.
Ben denemekten hiç bıkmayanlardanım. Bir çeşit kumarbaz bir kişilik bu galiba. Yenilgiye boyun eğmemek, tekrar tekrar şansını denemek hali. Bu iyi bir şey mi bilemiyorum.
Çok net bildiğim bir şey var ama. Bu yıl hem iyilikler hem de kötülüklerle geçecek. İçimden bir ses geçen yıldan çok daha iyi geçeceğini söylüyor ama.
Yılbaşı gecesi yeni yıla girerken ellerimizde rengarenk balonlarla dışarıya koşup yıldızlara bakmıştık. Ne güzel bir andı!
Daha önce de yazmıştım siz okurlarımı bir büyük ailem gibi gördüğümü… Dilerim herkes için mutluluklar getirir yeni yıl. Kalbimizi açarsak belki mutluluk dolar içeriye, perdeleri çekersek güneş girer, tatlı bir söz için birini aramak gerekir belki, güzel bir deneyim için yola çıkmak, belki çok daha çok çalışmak gerekir yaratıcılığın vereceği ödüle ulaşmak için…
Üzüntülerimiz de zor zamanlarımız da olacak elbet ama yenilmeyeceğiz onlara…
Yeni yılın hepiniz için güzelliklerle dolu olmasını, ta içinizden ne arzu etmekteyseniz ona ulaşmanızı dilerim.


 

Bu yazı toplam 2086 defa okunmuştur.
Önceki ve Sonraki Yazılar