1. YAZARLAR

  2. Tayfun Çağra

  3. Yansımalar…
Tayfun Çağra

Tayfun Çağra

Yansımalar…

A+A-

Türkiye’de deprem bölgesi için yetkililer her ne kadar “herşey yoluna giriyor” dese de hâlâ seralarda veya sokakta kalanlar var.

Ne konteyner, ne de çadır…

Ne de su.

Ne içmek için, ne de kullanmak için…

Su içmek için de yardıma ihtiyaç var, kullanmak için de…

Diğer ihtiyaçlar için de, başka başka şeyler için de…

Yardım hep sürmeli gibi…

***

Ne iş sahaları kaldı, ne esnafın dükkanı, ne fabrika, ne atölye…

Dolayısıyla da işsizlik.

Tabii ki parasızlık.

İnsanlar deprem bölgesini terketti. Bölgedeki nüfusun yarısı başka başka yerlere gittiler mecburen… Yakını olan yakınına sığındı, olmayan kendine sığınacak yer aradı.

Yani problemler, yanlış bilmiyorsam maliyetin %40’ını depremzedenin karşılayacağı ve hemen başlatılan konut projeleriyle çözülmüyor…

Kaldı ki bu konutlar yine deprem bölgesinin hemen dibinde dikilecek deniyor…

Ne etüd çalışması, ne uygun yer, ne de başka birşey…

Hemen iktidarın yanındaki şirketlerin para kazanacakları işi başlatmak ve birilerinin bu durumdan bile yararlanacak fırsatı yakalamaları…

İş ne olacak, üretim ne olacak?

Hayvancı hayvana nasıl, neyle bakacak, çiftçi neyi neyle ekecek, biçecek?

Deprem bölgesindeki 10-11 ilin üretim kapasitesinin neredeyse sıfırlanması Türkiye ekonomisini nasıl etkileyecek?

***

Bütün bu sorular cevaplanmayı beklerken kapıda da seçimler var.

Tüm ülke gözlerini açmış, kulaklarını dikmiş, bir adamın ağzından çıkacak seçim tarihini bekliyor…

Deprem öncesinde de 14 Mayıs demişti Erdoğan, deprem sonrası da 14 Mayıs’ı tekrarladı.

Gelin görün ki Türkiye gibi bir ülke, bir Cumhuriyet, bir kişinin seçim yapıp yapmayacağına karar vermesini, tarih saptamasını bekliyor. “Yapılacak” derse yapılacak, “ertelenecek” derse de Anayasal olmasa da ertelenecek çünkü bir yolu bulunmuş olacak.

Muhalefet dahil herkes de bu durumu kanıksamış durumda…

***

Öte yandan “Türkiye’deki gelişmeler bizi neden etkilesin?” diye artık kimse şüpheyle sormuyor çünkü sözkonusu gelişmelerin bizi de dolaylı değil, direkt olarak etkilediği görülüp yaşanıyor…

ÜstEL’in 1500, Taçoy’un 3800 olarak farklı rakamlar verdiği depremzedeler ülkemizde… Buradan destek bekliyorlar. Üniversitelerimiz Türkiye uyruklu öğrencileri nedeniyle eğitime devam edip etmeme kararını verirken zorlanıyorlar… Artık içiçe geçmiş bir yaşam sürdüğümüzden dolayı deprem neredeyse her evi bir şekilde etkiledi. Depremde 49 canımızı yitirdik. İmar Affı’na uğramış binaların enkazları altında kaldı insan hayatları…

Depremin hemen ertesi günü yardım kampanyaları başlatıldı, TIR’lar dolusu yardımlar deprem bölgesine gönderildi.

***

Türkiye’deki siyasi oluşumların yansımaları da meclisimizde görülebiliyor… AKP iktidarından destek ve güç alanlar mecliste veya meclis dışında herkesi hain ilan edebiliyor… Bahçeli’nin deprem bölgesinde “sessiz olun” diye depremzedelere bağırması bizde de Tahsin beyin konuşmalarına veya düşüncelerin, tepkilerin, eleştirilerin Tatar tarafından mahkemeye taşınması garipliğine yansıyor…

Ne de olsa abilerinden örnek alıyorlar… Okul binaları çürüse, çatlasa, dökülse de onlar itibarlarını, düşünenleri susturdukça koruduklarını sanıyorlar…

***

Varsın öyle sansınlar ama her sanının bir sonu vardır mutlaka… Türkiye’deki iktidarın yükselen telaşı da yine aynı oranda buradaki temsilcilerine yansıyor. Umarım bu telaşları boşuna! değildir.

Bu yazı toplam 1949 defa okunmuştur.
Önceki ve Sonraki Yazılar