1. YAZARLAR

  2. Ferdi Sabit Soyer

  3. TÜRKİYE SEVGİSİ ÜZERİNE...
Ferdi Sabit Soyer

Ferdi Sabit Soyer

TÜRKİYE SEVGİSİ ÜZERİNE...

A+A-


Yerel TV'lerin ve gazetelerin haksız rekabet karşısında kamu desteği aradığı bir dönemdeyiz. Özellikle kamu desteğinin kısmen şekillendiği tek alan uydu parasına yapılan devlet desteğidir.

Bu destek kesilecek. Bunun için çare arayışı içine girildi. Kamuoyunun bildiği pek çok etkinlik yapıldı.

Şimdi, UBP- DP Hükümeti kuruldu. Bazı Özel TV yetkilileri Hükümetin" fiili Başbakanı" Maliye Bakanı Sayın Serdar Denktaş'ı ziyaret ettiler. Basında okuduk. Bu ziyarette Sayın Serdar Denktaş onlara hitaben konuştu.

Devlet desteğini gündeme getireceğini söyledi.

Ama bir şey daha söyledi. TV yetkililerine yaptığı konuşmada onlara, bu desteği vereceğini, ama onlarında TV'lerini Türkiye'ye saldırmak çabasından uzak tutmalarını da "tavsiye" olarak ifade etti.

"Türkiye'ye saldırmaktan uzak tutmaları". Bu ne demek? Sanırsınız ki Ortalık Türkiye düşmanlarından geçilmez oldu. Evet, Kıbrıs Türk siyasi yaşamında, iç siyaset açısından en fazla istismar edilen konu budur. Türkiye sevgisi.

Özellikle barış, demokrasi, adalet mücadelesi veren her siyasi akıma karşı, yıllardır sağ siyasi anlayışın istismar ettiği işte budur.

Dün askeri vesayet döneminde Türkiye sevgisi, Atatürk ve Milliyetçilik üzerinden yapılırdı. Bunlar her tarafı Atatürk büstleri ile doldurur ve laiklik söylemi ile dar milliyetçiliğin en ilkel metotları ile hareket ederlerdi.

Şimdi ise Türkiye sevgisini, AK Partinin düşünsel yaklaşımları ile tanımlayan anlayışlarla ele alıyorlar. Atatürk sözü yerine, şimdi, "Hayırlı Cumalar" geçerli oldu. Sahte milliyetçiler, sahte dindarlığa soyundu.

İşte bu yapı içinde Sayın Serdar Denktaş, dün,  CTP - DP Koalisyonundaki Başbakan Yardımcılığı görevinden istifa etmişti. Bu istifasını da "TC Yardım Heyetinin Yerel siyasi otoriteyi etkisiz kıldığı" gerekçesine dayandırmıştı.

Özellikle barış ve demokrasi talebinde olan Kıbrıs Türk kamuoyunun sağ veya sol sağduyu sahibi hiç bir kesimi ona, bu gerekçesinden ötürü, Türkiye karşıtı dememişti.

Aksine, Sayın Serdar Denktaş,  özellikle ekonomik ve siyasi yapıda Kıbrıs Türk kamuoyunda, TC Yardım Heyetinin çoğu da gereksiz olan müdahalelerine dönük eleştirilerden,  siyasi fayda umarak bunu yapmıştı.

Tıpkı bir zamanlar, genç insanlarımız arasında,  "Kıbrıs Türk Milliyetçiliği" tezini ortaya atarak sempati aramak faydacılığı güttüğü gibi.

Şimdi, özellikle SU konusunda oluşan tartışmalar içinde, antlaşma metninin" noktası ve virgülü değişmeden" imzalanmasını savunanların,  her farklı yaklaşımı, "Türkiye düşmanlığı " diyerek ele almalarının yol açtığı atmosfer içinde, bu silahı konjüktürdeki değişime göre, bu kez tersten ele aldı.

Şimdi de Türkiye sevgisinin hamiliğine soyundu.

Ayrıca kamuoyunun bir kesiminin Türkiye ile Ekonomik Protokolün bir an evvel imzalanmasını beklediği bu aşamada, Türkiye sevgisinin hamisi olmanın sözcülüğünde, bunu sağlayan etkili siyasetçi olarak kendini ortaya koymaya çalışıyor.

UBP'de bu konuda onunla yarıştan geri kalmamaya çalışıyor. Ama " fiili Başbakan" bu siyasi atraksiyonlarda onlardan çok daha ileride ve usta.....

Başbakan Sayın Hüseyin Özgürgün'ün Ankara'ya  yapacağı ziyaret, önce Sayın Davutoğlu'nun  ABD ziyareti gerekçesi ile, daha sonra da iç siyasi gelişmeler nedeni ile  Başbakanlıktan ayrılması kararı ile oluşan boşluk içinde bu yerine gelemedi.

Ama baksanıza, "fiili Başbakan"   bu boşluğu değerlendirdi.

Başbakan Sayın Hüseyin Özgürgün'ün gerçekleşemeyen ziyaretinden doğan boşluğu, Başbakan Yardımcısı Sayın Tuğrul Türkeş'in, Kıbrıs sevgisini de ustaca değerlendirerek, hemen Ankara'yı ziyaret ederek doldurmaya çabaladı...

Yani, protokol imzasında oluşan boşluğun yol açtığı beklenti içinde kendisi bu ilişkilerin dominantı!

Bunu pekiştirmek içinde, yerel TV'lere kamu desteği meselesini, 'TV'lerinizi de Türkiye'ye karşı kullandırmayın'  yaklaşımı ile ele aldı. Gerçekten ayıp. Çünkü sanırsınız ki kamuoyu Türkiye düşmanlığı ile aldı başını gidiyor.

Bu anlayış en küçük bir eleştiriyi, farklı yaklaşımı suç ve günah sayan bir anlayıştır. Bu anlayışın bir dönem mağduru Sayın Serdar Denktaş'ta olmuştu. Ama erk için her şeyi mubah sayan bu mantalite, dün kendisini mağdur eden bu anlayışa, şimdi erk için tersten dört elle sarılmaya çalışıyor.

Bu yaklaşım ile Kıbrıs Türk kamuoyu, 2003 öncesine döndürülmek istenmektedir.

Evet, Türkiye sevgisi ve etkisi istismar edilerek Kıbrıs'ta siyasi pek çok gerginlik yaratıldı. Ancak şimdi TV'lere kamu desteği meselesi bu sözlerle ifade ediliyorsa, bu söz, düşünce ve anlatım özgürlüğüne yönelik yeni ve önemli sınırlamalar ve baskılar gündeme gelebilir demektir. Kimi insanların,düşünür ve siyasilerin, ayrıca bazı programların ve programcıların kamu oyu ile buluşmasına engeller oluşabilir. Ama en acısı, Sayın Serdar Denktaş'ın bu sözünün ve yaklaşımının üzerinde hemen hemen hiç durulmaması oldu. Hissizlik her alanda paçamıza bulaştı. En büyük tehlike de budur.

 

Bu yazı toplam 1823 defa okunmuştur.
Önceki ve Sonraki Yazılar