1. YAZARLAR

  2. Mert Özdağ

  3. Sistem değişikliği tartışılır mı?
Mert Özdağ

Mert Özdağ

Sistem değişikliği tartışılır mı?

A+A-

Yeni dönemde siyasetçi kadar 'siyaset' de tartışılmalıdır.

Ya da siyasetin icra şekli…
Bu güne kadarki deneyimler gösterdi ki siyaset kurumu tıkandı.
Bir şeyler yanlış!..
Bir şeyler ters gidiyor!..
Milletvekilleri ile parti yöneticileri, kabine üyeleri ile partideki görevler bir birinin içine girmiş.
Kim hangi görevde, kimse bilmiyor!..
Yeni CTP yönetimi parti ile hükümet işlerinin bir birinden ayrılmasına özen gösterdi, bunu görebiliyoruz.
Peki UBP öyle miydi?
Hayır…
Bildiğimiz UBP'nin ağır topları bakan koltuklarına oturmuştu.
Ve talepler de bilinen…
Arasa, yurttaşlık, istihdam…
Seçilme kaygısı, seçim dürtüsü yaşayan siyasetçilerin icra makamlarında yer almasının sıkıntılarını hep yaşadık.                                                  
Pek tabii son hükümetin böyle bir yasal düzenleme için vakti yoktu, biliyorum.
Umarım bundan sonraki hedeflere bu da konulur.
Ve umarım yasama ile yürütmeyi ayıran, seçilme kaygısı yaşamayan kabine üyelerinin görev yapabileceği bir siyaset yapısı kurulur.
Zira şu anki siyasi yapı hizmet vermeyi zorlaştırıyor.
Bakan olduğunuzu varsayın.
Partinizin X örgüt başkanının, Y örgütünün bilmem nesinin telefonlarına bakmaktan iş yapamayacaksınız!
Yıllar yılı alıştığımız, alıştırıldığımız siyasi gelenek bizlere bunu dikte etti.
“Ara bakanı işin hallolsun.”…
Ama bunun sonu yok ki.
                                                          ***
Şunun-bunun ufak işlerini çözmekten memleketin büyük meselelerini çözecek vakit de kalmadı, derman da, heves de…
Peki ne yapılmalı?
Dedim ya yasama ile yürütme bir birinden ayrılmalı.
Bakan olan biri seçilme-seçilmeme kaygısı yaşamamalı, işini yapmalı.
Parti yönetimi ile meclis komitelerinde görev alanlar bir birinden ayrılmalı.
Hem parti yönetiminde, hem meclis komitesinde, hem de kabinede görev yapan adamdan ne hayır beklenir ki?
Seçim ve seçilme kaygısını bir tek partinin lideri taşımalı, bu nedenle memleketin sorunlarını çözmeye yoğunlaşmalı…
İstihdamları kurallara bağlamak, atamaları düzenlemek ve tek seçim bölgesi yeterli değildir.
Siyasi yapı, devleti yönetme şekli de yenilenmeli, yeniden düzenlenmelidir.
Tadilatlar yerinde ama, sistem değişikliği tartışmaya açılmalıdır.
Başka yolu yok...

                                                                                                     ***

‘Örtülü’ örtünün altına örtüldü, örtülü kalacak?
2015 Cumhurbaşkanlığı seçiminin öncesinde yoğun olarak Cumhurbaşkanlığı'nın 'örtülü ödeneği' tartışma konusu olmuştu.
Eleştiriler, Derviş Eroğlu ve ekibinin bu parayı seçim kampanyasında kullandığına ilişkin yoğunlaşıyordu.
Cumhurbaşkanı adayları arasında da konu sık sık dillendirilmekte, TV tartışmalarında dahi gündeme gelmekteydi…
Adaylar arasında biri vardı ki, bu ödeneğe karşı muhalif duruşu ile dikkatleri üzerine çekiyordu…
Mustafa Akıncı…
                                                        ***
Kaderin cilvesine bak.
Akıncı ikinci turda CTP'nin de desteğiyle Cumhurbaşkanlığı'na seçildi.
Ve seçildiği günden buyana, biraz da kendi çabası ile gündeme gelen örtülü ödenek konusu peşini bırakmadı.
Bu kez mesele kendisini buldu.
Seçimin hemen ardından gelen bilgiler Akıncı'nın örtülü ödeneği kullandığını söylüyordu.
Önceleri inanmadım, “Yok yahu yapmaz” dedim, o kadar da değil!..
Meğer o kadarmış!..
Kullanmış…
O günlerde kendisine sık sık “örtünün üzerindeki örtüyü kaldıracağım” sözü hatırlatılıyordu.
Toplumdan gelen “neden kullandığını açıkla” baskılarına da direnmeye başlayan Akıncı ve ekibi bu kez “Diğer Cumhurbaşkanları kullandı, ne var yani ben de kullanırsam” babında savunmaya geçiyordu.
                                                        ***
Oysa ki  “Örtülü ödenek devlet sırrı değildir” diyen kendisiydi…
Hatta bu sözleri Cumhurbaşkanlığındaki ilk yüz gününü değerlendirdiği basın toplantısında sarf etmişti…
Tarih 11 Ağustos 2015'te kameralar karşısına geçen  Akıncı, “Örtülü ödenek devlet sırrı değil... Yıl sonuna halkla kapsamlı bir açıklama paylaşacağım” diyordu üstelik!..
'Yıl sonu' dediği 2015'in sonuydu…
2015 sonu geldi, geçti…
2016’ya girdik.
Hatta 2016'nın yarısına geliyoruz. O zaman 'ne oldu' bu örtülü ödenek açıklaması diye sormak gerekiyor, ne oldu?
'Açıklayacağım' dediği tarihe günler kala  “Örtülü uygun olmayan yerlere harcanmıyor” demekle örtünün altındakini saklama çabası var hissi uyandırıyor, ne yazık.
Ve 'başkaları da kullandı' savunması hiç ama hiç samimi ve tutarlı gelmiyor.
Şimdi ben başkaları gibi “Sana yakışmaz, halkın beklentisi budur, senden beklenen budur, halk sana inandı” filan gibi methiyeler düzecek değilim Akıncı için…
Yakışıp yakışmadığına toplum karar verecek.
Ancak ortada bir ‘tutarsızlık’ olduğunu söylemeden de geçemeyeceğim.
Bu kaynak kullanılıyor ve henüz açıklaması da yok.
Durum budur.
                                                                                                     ***

Alternatif sol siyaset

Muhalefet etmek zor zanaat!
Mesela hemen hemen herkes KKTC'de statükonun sürdürülemez olduğunu söylüyor.
İşte “siyasetsizlik” de tam bu noktada başlıyor.
Kıbrıs Türk solu Türkiye'nin buradaki toplumsal mühendislik girişimlerine alternatif bir politika üretmeyi ne zaman başaracaktır, bunu kimse kestiremiyor.
Kıbrıs'ın kuzeyinde yaratılan rejimi tamir etmek-cilalamak  elbette yeterli bir siyaset değildir.
Bir süredir iktidarda olan CTP'yi geçtim, madem ki muhalefet etmeyi konuşuyoruz, TDP ne yapıyor? Neden hala % 5’lerde?
Örneğin ekonomi, KKTC ekonomisi…
KKTC'nin bütçe yapısı konusunda nedir çözümü?
Kıt bütçe olanakları nedeniyle oluşan sorunlarla ilgili TDP'nin kapsamlı bir çözüm paketi sunduğunu gördünüz mü? Hayır!..
“Göç Yasası kaldırılsın” gibi hemen hemen herkesin ezberlediği bir mağdurlar şiirini okumayı tercih etmesi alternatif siyaset adına bir çıkış olabilir mi?
Zayıf bütçe olanaklarının sonuçlarını kaşıyarak muhalefet etmeye çalışmak, kimseden farklı bir şey söylememek, kapsamlı-detaylı çözüm projeleri ortaya koyamamak-koymamak bizi ne kadar ileriye taşıyacak ki?
Başa dönecek olursak, yılların TKP'sinin artık baraj sorunu yaşayan noktaya gelmesinde bugünün ve dünün siyasetçilerinin sorumluluğu vardır.
Salt CTP üzerinden siyaset yaparak, toplumun devletten alacaklarını iğneleyerek politika yapmanın sonuçlarını hep birlikte izliyoruz.
İhtiyacımız olan bu değil…
Sağlıklı demokrasilerde ihtiyaç; sağlıklı, güçlü, dinamik, farklı çözümler ortaya koyan alternatif sol muhalefettir.
Alternatif sol siyasetler ileriye taşınmazsa sol partiler adına ‘sorunlu bir dönem’ başlayabilir...
Evet çok zor bir dönem yaşadık ancak şimdi kendimize bakma, çeki düzen verme zamanıdır.
Bunu artık görmek gerekiyor.
Ve bu yeni dönem, sağın malum kabusuna paralel “yeni kabuslar” da yaratabilecek  güçtedir.

Bu yazı toplam 1725 defa okunmuştur.
Önceki ve Sonraki Yazılar