Sami Özuslu

Sami Özuslu

Sevdamız

A+A-

 

Yıllar önce bir seminerde konuşan Bosnalı kadın gazeteci “Etrafımda her gün çocuklar öldürülürken, siz benden nasıl ‘tarafsız’ olmamı isteyebilirsiniz?” diye sormuştu.
Tabii ki ‘taraf’tı o gazeteci… Haberini geçerken de taraftı, fotoğraf çekerken de…
Öldürülen suçsuz, masum, hiçbir şeyden haberi olmayan çocuklardan, bebeklerden, katledilen annelerden, tecavüze uğrayan genç kızlardan, itilip kakılan yaşlı insanlardan yanaydı.
Onları vuran, kesen, kafalarına bomba yağdıran, emirler verenlerden yana değil!
Sırplar Boşnakları kesiyordu o dönemde ve o gazeteci elbette önce insandı. Savaş dursun, kan akmasın, çocuklar öldürülmesin diye çabalıyordu.
Onun ‘gazetecilik’ görevleri sadece iki gözüyle gördüğünü, kulaklarıyla duyduğunu yazmak ve çekip dağıtmak değildi.
O aynı zamanda bir ‘barış gönüllüsü’ydü.
Tıpkı Ortadoğu’daki Filistinli, İsrailli kimi gazeteciler gibi…
Tıpkı İrlanda’da iç savaş sürerken misyon üstlenen kimi gazeteciler gibi…

**

Gazetecilik zor iştir. Ama dünyanın her yerinde aynı zorluk derecesi yoktur. Tıpkı birçok meslek gibi…
Batılı meslektaşlarım mesela hiç anlamazlar, nasıl olur da Kıbrıs’taki kimi basın mensupları aynı zaman birer aktivisttir diye...
Onlara göre gazetecilik bir ‘iş’tir. Yalnızca iş… Yani ekmek parası kazanılan bir aktivite…
Oysa bize göre bu meslek sadece ‘iş’ değil. Onun ötesinde bir görevdir de aynı zamanda…
‘Taraf’ olmak kaçınılmazdır.  ‘Hangi taraf’tan olduğunuz önemlidir. Bosnalı gazetecinin olduğu gibi…
Hayatta ‘tarafsızlık’ yoktur zaten. Objektiflik olabilir. Herkes ‘taraf’tır çünkü ve tersini savunmak bir anlam ifade etmez. Dünyanın kuralı bu…
Çatışmalı ülke ve toplumlarda gazetecilik çok daha zordur ve o mesleğin erbabının omzunda başka ağırlıklar da vardır.
Vicdan mesela…
Yani yürek…
Ve idealler…
Sevda yani…

**

Bir ‘sevda’dır Kıbrıs’a barış getirmek.
Ve ‘taraf olmamak’ diye bir seçenek yoktur cevap listesinde…
Ya ‘barıştan yana’sınızdır, ya da değil…
Öyle “Ben de barış isterim, amma” modeli değil ama…
Bir nala, bir mıha vurarak taraf olunmaz barıştan…
Tavla teslim gitmek, korkulara ve endişelere kaygısız kalmak da değil barıştan yana olmak…
‘Öteki’ni önemsemek, ötekileştirmemektir, ona kulak vermektir barıştan yana olmak…
Diyalog yolunu aramak, zorlamak, her fırsatta ilerletmektir.
Masa başındakilere destek vermek, yanlışlarını iyi niyetle düzeltmek,  yanlış anlamaların önüne geçmeye çalışmaktır mesele...
Bazen şarkı söyleyerek, bazen yazarak, bazen çizerek verilir barış mücadelesi…
Kimi zaman diplomasi diliyle, bazen sivil toplum marifetiyle, siyasi aktiviteyle, sanatla, edebiyatla taraf olunur barışa…
Bir sevdadır o…

Bu yazı toplam 2204 defa okunmuştur.
Önceki ve Sonraki Yazılar