1. YAZARLAR

  2. Cenk Mutluyakalı

  3. Özgürlük notumuz 76
Cenk Mutluyakalı

Cenk Mutluyakalı

Özgürlük notumuz 76

A+A-

ABD'nin ünlü sivil toplum örgütü "Freedom House" 2023 yılı özgürlük raporunu yayınladı.

“KKTC”ye 100 üzerinden 76 puan verildi.
Kıbrıs Cumhuriyeti’ne 93 puan...
Her ikisi için de “özgür” notu düşüldü..

Adanın kuzeyinde “Siyasal Haklar” 40 üzerinden 27 puan aldı, “Sivil Özgürlükler” ise 60 üzerinden 49 puan...

“KKTC” şöyle tanımlanmış.
“Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti (KKTC), yalnızca Türkiye tarafından tanınan, kendi kendini ilan eden bir devlettir. Sivil özgürlükler genellikle korunur ve çok partili siyasi sistem, Türk hükümetinin giderek artan müdahalesine maruz kalmasına rağmen, büyük ölçüde demokratiktir. Devam eden diğer endişeler arasında yolsuzluk, azınlık topluluklarına karşı ayrımcılık ve insan kaçakçılığı yer alıyor.”

Türkiye için “Not Free” diyor rapor: Özgür değil!

Raporun detaylarını (kendi kendini ilan eden) “KKTC Cumhurbaşkanı” veyahut “Dışişleri Bakanlığı” paylaşacaktır muhtemelen (!)



Türkiye seçimi: Yine denizin ötesine umut bağlamak

Beş günlük Strazburg ziyaretinde gördüğüm şu ki Avrupa Birliği’nin Kıbrıs’a dair gündemi yok.
Türkiye için var.

“Uluslararası Yardım Konferansı” ile birlikte depremin ardından Türkiye-Avrupa ilişkilerinde yeni bir yakınlaşma süreci olabilir.
Elbette asıl beklenti seçimler sonrası demokrasi, insan hakları ve yargı bağımsızlığı, düşünce özgürlüğü gibi başlıklarda atılacak adımlar...

***

Kıbrıslı Rum yeni lider muhtemelen Haziran ayında Avrupa Parlamentosu’na hitap edecek ve Avrupa Birliği’nden Kıbrıs barışı için çok daha etkin rol almasını isteyecek.

Türkiye-Avrupa ilişkileri normalleşmeden Kıbrıs’ta çözümü hayal etmek zor...
Kıbrıs, epeydir barış siyasetini unuttu adeta!
Tam bir “kabuğuna çekilme hali” yaşanıyor maalesef...

***

Türkiye’deki seçimi soruyoruz.
“Erdoğan gidecek” umudu var.

“Yeni dönemde umarız ki Türkiye tutsaklıktan kurtulacak, özgürlükler yeniden yeşerecek, demokrasi soluklanacak.”
...
“İstanbul Sözleşmesi’nin yeniden yürürlüğe girmesi; Kavala ve Demirtaş’ın serbest kalması bile herkese nefes aldıracak...” gibi yaklaşımlar...

***

Cumhuriyet Halk Partisi için de “kötünün iyisi” yorumu yapılıyor genelde...

“Ulusalcı” çizgisi ürkütüyor Kılıçdaroğlu ve destekçi tayfanın...

Avrupa kültürü “egemenlik devri” üzerine kuruldu.
Türkiye’de “ulusal egemenliği” kutsayan bir anlayış var.
Egemenliği “tapınmacı” bir yerden okuyorlar.
“Devlet”in insan için olduğunu unutuyorlar.

Yurttaşların ortak ihtiyaçlarını karşılaması, hayat kalitesini artırması için yine insanların kurduğu, bozduğu, düzenlediği bir aygıt devlet!
O kadar!
İnsandan daha kutsal ya da önemli değil.


O nedenle yeni dünyada devletlerin bir “egemenlik”ten öte ortaklık, işbirliği, paylaşım kurumu olması önemseniyor.


***

Yüzünü Avrupa’ya dönmüş bir Türkiye, Kıbrıs için de çok daha gerçekçi, kapsayıcı ve birleştirici çözümlere yönelmek zorunda kalacak.
Uluslararası hukuk ve toplumla barışık ilerleyecek en azından...

Umut!
Üstelik de hep “denizin ötesinden” bekliyoruz...

Kıbrıs için umut yorgunuyuz artık...




Ne polis, ne barikat, ne mühür, ne kontrol!

Fransa’dan otobüste biniyor, Almanya’da iniyoruz.
Strazburg’dan Frankfurt’a gidiyoruz.

Ne polis, ne barikat, ne mühür, ne kontrol!
“Devlet” değil mi bunlar?
Her birinin iki asırdan fazla geleneği var.
Dünyanın en büyük devletlerinden Almanya ile Fransa arasında ulaşım, dolaşım, erişim böyle...

Strazburg’da yaşayan dostumuz Kayhan Karaca, “Evim Almanya sınırında, hafta sonu bisikletle gidiyorum, geziyorum” diyor.
Ne polis, ne barikat, ne mühür, ne kontrol!

Böylesi bir dünya var artık ve biz, Kıbrıs ülkesinde, saatlerce barikatlarda beklemek zorunda kalıyoruz.
Niye?
Sözüm ona “devlet gösterisi” yapacak birileri diye...
İnsanına eziyet edecek, ekonomiye kaybettirecek, hayatı bölecek ama “gösteri” hiç bitmeyecek!
 


Yaşlılar ve bisikletliler
strazburg-cm-1-buyuk.jpg

Fransa’da beni en fazla şaşırtan kamusal alanda çok fazla görünür olan yaşlılardı.
Yürüyüş demirleriyle, bastonla, arabayla hatta bisikletle o kadar çok yaşlı insan var ki meydanlarda, kaldırımlarda...

Çünkü sokaklar “engelsiz”...
Çünkü kaldırımlar güvenli, temiz, pürüzsüz, aydınlık...
Çünkü ışıl ışıl...
Çünkü yaya geçitleri çok fazla ve tümünde trafik ışığı var.

Hele bisiklet yolları öylesine güzel planlanmış ki insan imreniyor gerçekten...
Yedisinden yetmişine herkesi bisikletle görmek mümkün, katlı kravatlı iş insanından bürokratına, yavrusunu taşıyan anne babadan gencine...

Medeniyet!
Yeni nesillere böylesi bir ülke devretmek borcumuz var.
O nedenle bir yerden başlamak gerek...

 

 

Bu yazı toplam 1660 defa okunmuştur.
Önceki ve Sonraki Yazılar