Oynamayan Gelinler
Türkçede bir deyim var “Oynamayan gelinin yeri dar olur, yerini genişletirler bu kez yeni dar olur”.
Kıbrıslı liderlerin durumu tam da budur.
İkisi de çözüm istemiyor. İkisi de karşılıklı geçişleri kolaylaştırmak için yeni kapı açılmasını istemiyor. İkisi de bu adada yaşayan insanların günlük yaşamını kolaylaştırmak yerine daha da zorlaştırmak için uğraşıyor.
Dahası her ikisi de BM Genel Sekreteri Guterres’e verdikleri sözleri tutmadıkları gibi, birbirlerini genel sekretere verdikleri sözleri tutmamakla suçluyorlar.
Bu geçmişte yaşadığımız karşılıklı suçlama oyunundan başka bir şey değildir.
Hem Tatar, hem de Hristodulidis bugüne kadar genel sekretere verdikleri hiçbir sözü tutmadılar.
Genel Sekreter geçen yıl Ekim ayında New York’ta akşam yemeğinde bir araya geldiği liderlerden çok somut bir talepte bulunmuştu.
Guterres liderlere “Kıbrıs’a dönün ve geçişlerin kolaylaştırılması için yeni geçiş noktaları açın” demişti.
Liderler Kıbrıs’a döndü. Aradan 6-7 ay geçti. Hala yeni geçiş noktalarından, ya da mevcut geçiş noktalarının genişletilerek rahatlatılmasından hiçbir haber yok.
Geçen Mart ayında Cenevre’de 5+1 zirve gerçekleşti. Bu zirvede de aynı konular konuşuldu. Liderler Cenevre’de de garantörlerin önünde genel sekretere GAÖ’ler konusunda sözler verdiler.
Yine Kıbrıs’a döndüler, müzakerecileri düzenli olarak, kendileri de 2 kez bir araya geldiler. Ama bir milim ilerleme sağlamadılar.
İkinci görüşmenin ardından Hristodulidis “dün ortaya çıkan temel unsurun Tatar’ın, BM Genel Sekreteri’ne söz verdikleri konularla ilgili karar alma veya görüşmeyi ret etmesi olduğunu” söyledi.
Tatar da TAK ajansına yaptığı değerlendirmede “Rum lider Nikos Hristodulidis’in söylemlerini hayretle izliyorum. Cenevre’de BM Genel Sekreteri’nin huzurunda verdiği sözleri, adaya döner dönmez unuttu” dedi.
İki liderin de Kıbrıs sorununun çözümü için hiç aceleleri yoktur. Tatar zaten 4.5 yıllık görev süresi boyunca “iki devletli çözüm” nakaratını tekrarladı.
Hristodulidis de Tatar’ın uzlaşmaz siyasetini öne çıkararak “Crans Montana’da kaldığı yerden devam etmeye hazırım” diyor. Başka da herhangi bir şey söylemiyor.
Crans Montana görüşmelerinde Anastasiadis’in dışişleri bakanı olarak o masada kendisi de vardı. Ama müzakerelerin en kritik noktasında bir adım daha atarak çözümü kucaklamak varken, Şubat ayında yapılacak cumhurbaşkanlığı seçimini düşünen ve o adımı atmayan Anastasiadis’e neden karşı çıkmadığını hiç anlatmıyor.
BM Genel Sekreteri bu süreçte kendi üzerine düşen konularda programa uygun hareket ediyor.
Ekim ayında New York’taki yemekte liderler yeni geçiş noktaları açılması konusunda görev almıştı. Yapmadılar.
Genel Sekreter de genişletilmiş 5+1 zirve için görev almıştı. Bu zirve Mart ayında Cenevre’de gerçekleşti.
Cenevre’de de yeni temsilci atama ve Temmuz ayı sonunda yeni bir 5+1 zirve için görev almıştı.
Geçen hafta yeni temsilci olarak yine Maria Angela Holguin’i atadığını açıkladı. Holguin önümüzdeki günlerde, muhtemelen ay sonundan önce adaya gelerek liderlerle mesaiye başlayacak.
Bu kez görev süresi de sınırlı değil. Yani Temmuz ayı sonunda gerçekleşecek zirve Holguin’in görevinin sonu olmayacak.
İki lider ayak sürümeye ve oymayan gelin gibi naz yapmaya devam ederse elbette Holguin’in işi zor olacak.
Holguin de zaten bu iş zor olduğu için görevlendirildi. Kendi de işinin zor olduğunu çok iyi biliyor.
Hele bulundukları noktadan bir milim esneklik göstermeyen bu iki liderle işinin çok zor olduğunu biliyor.
Çözüm yalnızca iki tarafın da esneklik göstermesi ve kazan kazan prensibi ile hareket etmesi sayesinde gerçekleşebilir.
İki taraf da en küçük bir esneklik göstermez ve karşılıklı suçlama oyunu oynamaya devam ederse bırakın kapsamlı çözümü, en küçük bir GAÖ konusunda bile ilerleme olmaz.
Bu durumda sorumluluk Kıbrıs’ın her iki yanında yaşayan Kıbrıslılara düşer. Karşılıklı suçlama oyunu ile hayatlarımızı ve geleceğimizi karartmaya çalışan bu iki lideri ilk seçimde evlerine göndererek yolu açma görevi halklardadır.







