1. YAZARLAR

  2. Sami Özuslu

  3. MESAİ VE VERİMLİLİK ÜZERİNE TEZLER
Sami Özuslu

Sami Özuslu

MESAİ VE VERİMLİLİK ÜZERİNE TEZLER

A+A-

Bizim hükümet Türkiye’den para alabilmenin yüzü suyu hürmetine apar topar kararlar alıyor.
Lakin Ankara’daki hesap Lefkoşa’ya uymayınca ‘askı’ moduna geçiyor.
Sürekli asıyoruz. Kurusun, tepsersin diye herhalde…
En son ‘mesai saatleri’ni de askıya aldık.
Kamuda ‘verimlilik’ getirecek hükümet.
İddiası bu…
O nedenle mesaileri yeniden düzenlemeye çabalıyorlar.
İlk denemede olmadı, askıya alındı.
1 Mart’a kadar kısmet…
Sendikalarla masa başında uzlaşı aranacak.
Kamudaki sendikaların yöneticileri umarım bu defa da ‘yaz saati’ tartışması sonrasında düştüklerine benzer bir hale düşmezler.

*  *  *

Eğri oturup doğru konuşmak lazımsa, ‘mesai saatleri’ ile verimliliğin elbette alakası vardır.
Ama tahmin edildiği kadar değil!
Öyle olsaydı iş saatlerine ‘dakikası dakikasına’ uyanlar ‘en verimli’ olurdu.
Saatlere uymayanlar ise ‘en verimsiz’.
Saatlere uyma konusunda sıkıntılı bir toplumuz.
Tevekkeli değil, ‘Kıbrıs saati’nin dünyada namı var!
Avrupalılar Kıbrıslılarla randevulaşırken ‘Kıbrıs saati’ ile yani en az 15-20 dakika rötarla karşı karşıya kalacaklarını çok iyi bilirler.
Akdenizliliğin ‘saat halleri’ böyledir ve biz Kıbrıslılar da bu namımızın hakkını vermekten geri durmayız.

*  *  *

Ancak ‘verimlilik’ konusunda mevzu tam da böyle değil.
Yani ‘dakik’ olmak önemli bir meziyet olmasına karşın, randımanı ölçen asıl kriter bu değil.
Kanım odur ki, ‘verim’ konusunda başarısız olan bireyler değil, sistemdir.
Aksi, ‘Kıbrıslılar tembeldir’ diye bir sonuca götürür ki, bu toptancı mantıkla bir yere varamayacağımız gibi, mesai saatleri dahil her konuda ‘karar dayatıcı’ rolü oynayan TC Yardım Heyeti’nin önyargılarının pekişmesine de katkıda bulunmuş oluruz ki, böyle bir atraksiyona hiç lüzum yok.
Sanki bu ülkede kamuda ve özelde görev yapan hiç ‘verimli’ insan yokmuş gibi ‘genellemeci’ yaklaşımlardan uzak durmakta fayda var.
‘Kurunun yanında yaşı da yakma’ alışkanlığımız iyi bir şey değil.

*  *  *

Kamuda ‘verim’den söz edeceksek, önce ‘görev tanımı’na bakmak lazım. Kimden ne iş bekliyoruz? Bunu yapıyor muyuz? Yoksa “Gel, başla işe, sana görev veririz” mi diyor devlet?
Zaten daha işe alırken ‘iyi eğitim’, ‘beceri’, ‘deneyim’ gibi unsurlar yerine ‘torpil’ kriteri öne çıkmıyor mu? Yoksa başka bir ülkede yaşıyoruz da haberimiz mi yok?
Denetim var mı kamuda? Amirler, müdürler, müsteşarlar ‘iş verimliliği’ni ölçebiliyor, denetleyebiliyor mu?
Peki ‘iyi iş’ yapan ile ‘az iş yapan’ arasında ne fark vardır? Ödül ve ceza, yani ‘liyakat’ uygulaması ne alemde?

*  *  *

Bunları yazdım diye sakın ‘kamudaki verimden mutlu’ olduğum sonucu çıkarmayın.
Kamu çalışanlarını kayırma, onlara şirin görünme gibi bir gailem de olmadı hiç…

Ama ‘verimlilik’ meselesini yanlış bir zeminde tartışıyoruz ve mesai saatleri her gündeme geldiğinde sanki devrim yapılıyormuş da yeni mesai uygulamasında devlet kurumları iş yapmaktan helak olacakmış gibi bir hava yaratılıyor.
Yok böyle bir şey!
Hükümet TC Yardım Heyeti’ni kandırıp parayı alsın(!)
Ama birbirimiz kandırmayalım.

 

Bu yazı toplam 1923 defa okunmuştur.
Önceki ve Sonraki Yazılar