Mangaldan dönenin şişi kırılsın!
KKTC’nin varlığını, bağımsızlığını, egemenliğini savunmak!
Öteki yazımızda da bu konudan bir miktar söz ettik!
Bu yazıda da söz edelim!
-*-*-
Başörtüsü, kılık kıyafet özgürlüğü, insan hakları benim için çok değerli kavramlardır…
Yaş sınırlaması – falan beni hiç ilgilendirmez!
“Örteceğim” diyen örter!
-*-*-
Elbette psikologlar, sosyologlar, doktorlar, bilim insanları, çocuk gelişimi uzmanları, siyasi gruplar bu konuda ister politik ister bilimsel olsun, görüşlerini diledikleri gibi söyleyebilir…
-*-*-
Burada, doğru olan, okullarda başörtüsü takılmasına izin verilmeli mi verilmemeli mi kararının, “KKTC tarafından” verilmesi zorunluluğudur!
-*-*-
Oysa bu karar, Türkiye’de alınmıştır…
Empoze edilmeye çalışılmaktadır…
Hiç bir şekilde tartışması dahi yapılmamıştır…
-*-*-
Ve Türkiye’de, siyasal İslam iktidardadır…
Siyasal İslam, Kıbrıs Türk Toplumunun yaşamına, geçmişine, geleceğine asla uygun değildir…
Bu konuda ısrarcı olmak, bastırmak sıkalamak ya da hadsizlikle suçlamak “işgalci bağnazlık”tır!
-*-*-
Kısacası, KKTC’yi korumak, KKTC’nin gerçekten bağımsız bir devlet olduğunu savunmak bile “bize” kalmıştır…
-*-*-
Bunca yıldır bizleri “KKTC Düşmanı, Rumcu, Rumlara satılmış” ilan edenler ve bu konuda toplumumuza her türlü şiddeti uygun görenlerin düştüğü durum, acizliktir…
Zavallılıktır!
-*-*-
Bir asırlık süreden beri Atatürkçü olmakla övünenler ve hala bu konuda mangalda kül bırakmayanlar, pilavdan dönmüştür – kaşıklarını da kırmıştır…
Ya koltuk uğruna ya da maddi çıkar uğruna, Atatürk’ü bile satmıştır!
-*-*-
Burada, günlerdir eylem yapan partiler, sendikalar ve sivil toplum örgütleri mi?
Sizlere sözüm şudur; sakın pilavdan dönmeyin!
Pilavdan dönenin kaşığı kırılsın!
Genel grevse genel grev!
-*-*-
O tüzük kaldırılacak!
O kadar!
-*-*-
Beğenmeyen gelmesin!
-*-*-
Gelip burada yaşayanların da gidebilecekleri bir vatanları vardır!
Benim yoktur!
-*-*-
Evimde başörtüsü özgürlüğü tartışılacaksa ben tartışırım; saygım sonsuzdur ama misafiri hiç ilgilendirmez!
Eğer başım açık diye misafirin canı sıkılacaksa, mangalımı kendim yakarım, zivaniyamı da oturur tek başıma içerim!
-*-*-
Hatta “pilavdan dönenin kaşığı kırılsın” sözünü de değiştiriyorum; “mangaldan dönenin şişi kırılsın!”
Gelsin gitsin şeftaliler, gelsin gitsin zivaniyalar!
Bana bu nedenle hadsiz deyip tehdit edecek olan da hiç gelmesin!
Hadsiz misafir kabul edilemez!
-*-*-
Haaa “ben misafir değilim, evin asıl sahibiyim” mi diyorsun?
Bak ona bir şey demiyorum çünkü adım Ersin değil!
Bizi, karıştırma!
Erdoğan için ‘Benim cumhurbaşkanım’
diyen Tatar, KKTC’yi yok mu sayıyor?
Ersin Tatar’ın dört adey köşe yazımla ilgili olarak bana, Yenidüzen’e ve Yenidüzen’in o dönemdeki sorumlu müdürü Cenk Mutluyakalı’ya açtığı tazminat davası bugün de devam edecek…
-*-*-
Davanın ilk gününde kendisi tanık olarak konuşmuş, soruları yanıtlamıştı…
Veya soruları yanıtlamak yerine, nutuk sallar gibi bağırıp çağırmıştı!
-*-*-
Yanılmıyorsam bugün yani 28 Nisan 2025 Pazartesi, Tatar’ın avukatı bir tanık daha dinletecek sonra sıra bize gelecek…
-*-*-
Tatar’a “hakaret” etmedim…
Eleştirdim…
Eleştirirken mizah yapmaya çalıştım…
-*-*-
Neyse!
-*-*-
Mesela eleştirmek ne demektir?
Ya da “n’apsıııın?” diye sormak nasıl bir şeydir…
-*-*-
Bir miktar anlatayım…
-*-*-
TC Cumhurbaşkanı Erdoğan “kendisi gibi düşünmeyen” tüm Kıbrıslı Türklerle ilgili olarak “hadsiz” dedi mi?
Dedi!
Peki “onları sıkılaştırmak lazım” da dedi mi?
Dedi!
-*-*-
Ok!
Ersin Tatar ne yaptı?
Toplumunun bazı mensuplarına “hadsiz” ve “sıkılaştıracağım” diyen Erdoğan’a bir tepki verdi mi?
Hayır vermedi!
-*-*-
Bu arada Kıbrıs Cumhuriyeti Cumhurbaşkanı Hristodulidis ne yaptı?
Erdoğan’ın, Kıbrıs Cumhuriyeti Vatandaşı Kıbrıslı Türklerle ilgili sözlerini kınadı, eleştirdi…
Aslında, en başta “Tatar’ın yapması gerekeni, Hristodulidis yaptı”…
-*-*-
Haaa Tatar kendi toplumunun bazı üyelerine “hadsiz” denilmesi veya “sıkılaştıracağım sizi” diye tehdit edilmesi ile ilgili olarak ne yaptı?
“… Hristodulidis’in Kıbrıs Türk Halkını temsil etme hakkı veya yetkisi varmış gibi açıklamalar yapması, Halkımızın geleceğinden bahsetme cüretini göstermesi kabul edilmez bir hadsizliktir” dedi!
Kimin?
Hritodulidisin mi?
Erdoğan’ın değil yani?
-*-*-
Tatar başka ne yaptı?
Hristodulidis’e kızdı – kükredi ve “Sen benim cumhurbaşkanıma nasıl böyle şey söylersin?” diye çıkıştı!
Tatar, sanırım TC Pasaportu hamilidir ama aynı zamanda Kıbrıs Cumhuriyeti ve İngiliz vatandaşıdır…
-*-*-
Tatar’ın Cumhurbaşkanı kim?
Tatar, bağımsız, eşit ve egemen bir devletin cumhurbaşkanı olduğu iddiasından vaz mı geçti?
Yani özür dilerim ama bunca yıldır bize yalan mı söylüyordu?
Erdoğan, Tatar’ın Cumhurbaşkanı ise Tatar bu durumda Erdoğan’ın nesi olur?
Tebası?
-*-*-
Tatar, Erdoğan’ın hükümranlığını mı savunuyor?
Teba ne demektir?
Tatar, Erdoğan’dan “Cumhurbaşkanım” diye söz ediyorsa “eşit egemen ve bağımsız KKTC isimli devleti” küçük düşürüyor mu düşürmüyor mu?
-*-*-
Yoksa, ben yazmazsam küçük düşürme olmayacak mı?
-*-*-
Hristodulidis doğru olanı, yapması gerekeni yapmıştır!
Tatar, her zaman olduğu gibi alt – üst ilişkisi çerçevesinde ve koltuğun sevgisi kapsamında Erdoğan yağcılığı yapmıştır!
Ben ne yaptım peki?
Bunları yazarak, Tatar’a hakaret mi ettim?
Tatar’ı, “zavallı” mı gösterdim?
Bütün Dünya’ya rezil etmek için çaba mı harcadım?
-*-*-
Adam kesinlikle bilerek ve isteyerek, açık ve de seçik bir şekilde, “Erdoğan benim Cumhurbaşkanımdır” diyorsa, kendi devletini yok saymaktadır!
Şanlı, şerefli, yıkılmaz, forever KKTC’yi küçük düürüyor mu düşürmüyor mu?
Acaba dava mı açsam?
Değmez!
-*-*-
Amacım gerçekten Tatar’ı küçük düşürmek ya da O’na hakret etmek değildir…
Sadece Tatar’ın, açık bir şekilde, Türkiye’nin buradaki “kuklası” hadi bilemediniz “temsilcisi” olduğunu yazmaktır!
Hakaret edecek olsam, Türk televizyon kanallarında reyting rekoru kıracak 3’er saatten 60 dizilik senaryo yazarım!
Ve dizi başladığı zaman ekranda, “Gerçek bir yaşam öyküsünden alınmıştır…” derim!
-*-*-
Benim eleştirdiğim ya da kendi çapımda hicivlediğim Ersin Tatar değildir…
“Kıbrıs Türk Toplumu Lideri” sıfatı da bulunan kişidir…
Bilmem anlatabildim mi?
-*-*-
Bu yazıyı uzatabilirsiniz…
Mesela, Kıbrıs Türk Toplumunu son dönemde kim ya da kimler küçük düşürmüştür?
Cevap nettir: Türk Devletleri!
Türki Devletler!
-*-*-
Ne yapmışlardır?
Öyle bir anlaşma imzalamışlar, öyle diplomatik kararlar almışlardır ki; “KKTC yoktur, olmayacaktır ve biz de asla tanımayacağız” demişlerdir!
-*-*-
Peki Erdoğan veya Dışişleri Bakanı Hakan Fidan ile Ersin Tatar ne yapmıştır?
KKTC’nin varlığına, bağımsızlığına, egemenliğine, eşitliğine ve son beş yıldaki tüm siyasetlere vurulan bu en büyük darbeyi, “aile içi meseledir” deyip, kapatmışlardır!
-*-*-
Yazmamak mı lazım?
“Bizi sattılar, aldattılar, resmen boynuzladılar ve siz de bunu kabul ettiniz, ayıptır” dememek mi lazım?
“Bütün siyasetiniz çöktü” yorumunu yapmamak mı lazım?
-*-*-
Bizi satan aile üyelerini eleştiremiyorsunuz, gık demiyorsunuz… Ve bundan da gocunmuyorsunuz ama biz “Zavallısınız” dersek, suç mu olur?