1. YAZARLAR

  2. Cenk Mutluyakalı

  3. Kuşların gözleri
Cenk Mutluyakalı

Cenk Mutluyakalı

Kuşların gözleri

A+A-

Küçük kız siyasi mahkum olarak demir parmaklıklar ardına düşen babasını ziyaret etmek için cezaevine gider.
Bir de tablo alır yanına, babasına hediye etmek için boyamıştır.
Kuşlar çizmiştir tuvale!
Özgürlüğe uçan, sınırsızlığa yükselen, içindeki ormandan çoğalan kuşlar…

Hapishane girişinde tabloya el koyar görevliler!
“Yasak” der!
Özgürlüğü düşlemek yasak!
Barikatlarla örülü köhne zihinler için gökyüzü tehlikeli bir yerdir nedense…

***

“Baba, senin için bir tablo boyamıştım ama izin vermediler” der küçük kız…
El koydular!
Gözleri ıslanır anlatırken…
“Üzülme” der babası, “Bir başka resim yaparsın ve bu kez, çizdiklerine, boyadıklarına, renklerine dikkat edersin.”

***

Küçük kız bir sonraki ziyaretine elinde yeni bir tabloyla gider.
Bu kez kuşlar yoktur.
Mavi gökyüzü de…
Bir ağaç vardır ve üzerinde siyah benekler…
Tablonun cezaevine girmesine izin verirler.

***

Babası tabloya keyifle bakar ve sorar:
– Ne güzel bir ağaç çizmişsin! Ağacın üzerindeki benekler ne? Elma mı bunlar?


Küçük kız babasının kulağına eğilerek, sessizce fısıldar:
– Hşşşşt! O benekler elma değil, ağacın içinde saklanan kuşların gözleri!

***

O hapishane, kimi zaman birbirinden güzel insanların demir parmaklıklar ardına götürüldüğü ülkedir.
Yurt hakkının kelepçelendiği, insanların birbirine kırdırıldığı, bölünmüş bir adadadır kimi zaman…
O hapishane bazen umutsuzluğumuzdur, bazen bencilliğimiz!
Yüreğimizdir o hapishane bazen…
El etek öpenlerin, rica minnet yaşayanların, kendi menfaati için tutsaklığa razı olanların ve susanların, riyakârlıkla ve yalvara yakara ömür çürütenlerin, kişisel serveti uğuruna haysiyeti unutanların bedenidir o hapishane kimi zaman!

***

Bir de kuşlar vardır!
O ağacın üzerine gizlenmiş kuşlar…
Boyun eğmeyenlerin, direnenlerin, başkaldıranların, özgürlük düşüyle kuşananların gözleridir göğe bakan…

Kendi yurdunda göçebeliğe isyan edenlerin gözleri…
O ağacın dalları da işçilerin elleridir.
Emeğiyle kazanan, tertemiz alın teriyle hayata tutunan, yürekleri barışa adanmış işçilerin elleri…
Bir şarkı şakırlar, o içli sesleriyle:
Gün gelir, gün gelir zorbalar kalmaz gider.

Bu yazı toplam 1955 defa okunmuştur.
Önceki ve Sonraki Yazılar