1. YAZARLAR

  2. Serhat İncirli

  3. Kılıçdaroğlu ve UBP’nin geleceği!
Serhat İncirli

Serhat İncirli

Kılıçdaroğlu ve UBP’nin geleceği!

A+A-

UBP’nin ve UBP’nin siyasi – militarist geçmişinin Türkiye’yi yönetenlerle ilişkileri her zaman “mükemmel”dir...

Zaman zaman “saygı ve sevgi”, zaman zaman “ana ve yavru”, hatta zaman zaman “kardeşlik” ilişkisi hep “iyi” seviyededir...

-*-*-

Ancak şu anda, UBP ve UBP ile aynı yolda yürüyen iki küçük parti DP ve YDP’nin içine düşürüldüğü siyasi çirkef, kokmanın ve hastalık yaymanın ötesindedir...

-*-*-

Saygı – sevgi, kardeşlik ya da ana – yavru ilişkisi tamamen ortadan kalkmıştır...

Biat ve itaata dayalı mutlak anlamda korku, kesinlikle koltuk ya da parasal çıkarlarla yürütülen bir ilişki söz konusudur.

-*-*-

UBP, DP ve YDP’nin Türkiye’yi yönetenlerle ilişkileri, Kıbrıs Türk siyaseti ile Türkiye siyasetinin tam anlamıyla yerlerde süründüğü, iğrenç ve ahlaksız bir pozisyondadır...

-*-*-

Fikri Ataoğlu başkanlığındaki DP, tarihinin son dönemini yaşamaktadır...

YDP’yi bilemem – karışmam, karışamam da ama Erhan Arıklı’nın gönderilmesi konuşulmaktadır...

Peki UBP?

-*-*-

UBP’nin geleceği, Türkiye’deki seçimlerle doğrudan bağlantılıdır...

Eğer Tayyip Erdoğan bir kez daha kazanırsa, UBP, şu andakinden çok daha kötü duruma düşecek ve tam anlamıyla “rüşvet, kara para, akaryakıt kaçakçılığı, ahlaksız seviyete biat ve itaat”, tüm damarlara yayılacaktır...

-*-*-

Kısacası, Türkiye demokrasisi ve Türkiye’nin geleceğini bir yana bıraktım; UBP’nin dahi geleceği, Kemal Kılıçdaroğlu’nun kazanması ile doğrudan ilişkilidir.

-*-*-

Faiz Sucuoğlu geri mi döner?

Hüseyin Özgürgün gelir mi?

Hiç kirlenmemiş, adı en küçük bir spekülasyonda veya sansasyonda yer almamış yeni bir lider mi seçilir bilemem ama Tayyip Erdoğan kazanır, Fuat Oktay ve adamları aynı yerde kalırlarsa, UBP’nin, DP’nin ve YDP’nin mevcut “kirli düzeni” devam eder...

-*-*

Ersin Tatar mı?

Her durumda O’nun içine düştüğü durum tam bir felakettir...

Partisinde tek bir “güveneni” kalmamıştır...

Kendi kabahati çok fazladır ama şartlar ve çevresi Tatar’ı öyle bir noktaya getirmiştir ki; artık her konuşmasına, her davranışına sadece “gülen” ve “eğlenen” bir kitle oluşmuştur...

Erdoğan kalsa da, gitse de, Tatar’ın siyasi geleceği görev süresi ile sınırlıdır hatta öncesinde bile “gitme ihtimali” sıfır değildir!

-*-*-

Bu arada belirtelim...

Boris Johnson, Covid kısıtlamaları döneminde bu kısıtlamalara uymamakla suçlanmış ve başbakanlıktan ayrılmak zorunda kalmıştı...

Şu anda İngiliz gazetelerine göre Johnson, “Partygate” denen suçlamaların “gerçek dışı” olduğunu kanıtlamak için çalışıyor ve eğer kanıtlarsa, ki kanıtlayacağına inanılıyor, geri döneceğinden söz ediliyor...

-*-*-

(Faiz Sucuoğlu neden hem UBP genel başkanlığı hem de başbakanlıktan gitmişti? Bir iddiaya göre, Kemal Kılıçdaroğlu ile görüştüğü için... Geçenlerde Kılıçdaroğlu meleklerimizin ailelerini ziyaret edip Türkiye’ye dönerken, kendisiyle karşılaşmamak için havaalanından koşarak kaçan iki parti başkanını düşünelim; ne demek istediğimi daha kolay anlarsınız...)


Ersin abime bilgi notu!

Değerli Ersin abi...

Bak sana bir haber gönderiyorum, lütfen oku:

... Avrupa Birliği Komisyonu ve Dönem Başkanı İsveç’in ev sahipliğinde yapılan toplantıya çok geniş katılım oldu. Konferansa, AB üyelerinin yanı sıra, komşu ülkeler, Birleşmiş Milletler üyeleri, uluslararası kuruluşlar ve ilgili diğer paydaşlar katıldı. Toplantıya katılan delegelerin sayısı 400’ü buldu. Katılımcı ülke sayısı 65, uluslararası örgüt ve finans kuruluşlarının sayısı ise 26 oldu. Türkiye ve Suriye için taahhüt edilen destek 7 milyar Euro (140 milyar TL) seviyesine ulaştı. Bu miktarın 6.05 milyar Euro’su Türkiye, 950 milyon Euro’luk kısmı ise Suriye için taahhüt edildi. Konferansın açılışını AB Komisyonu Başkanı Ursula von der Leyen ve İsveç Başbakanı Ulf Kristersson yaptı. Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan da, Türkiye’yi Dışişleri Bakanı Mevlüt Çavuşoğlu’nun temsil ettiği konferansın açılış oturumuna video bağlantısıyla katıldı...”

-*-*-

Abi, bu ne demektir?

Bu demektir ki, “eşit egemen devlet siyaseti, baddos olmuştur...”

Bilmem anlatabildim mi?

Konuyu açmama gerek var mı?

AB ile çatışma – kavga – hırlaşma yok artık...

Erdoğan kazansa da kaybetse de “kader” değişmeyecek!

Hazırlan da çok yakında, “federal çözümü görüşmek üzere” masaya oturtulacan!

Ya da sen bilin; illa ki “egemen eşit devlet” diyorsan, bırak ve kaç!

Veya dediğim gibi, sen ve etrafındaki üç – beş faşist biliyorsa; Türkiye’ye karşı kavga başlatın!

Annan Planı’ndaki gibi!

Sıkarsa tabii ki!

Bronzo meselesi yani!

Saygılarımla..


whatsapp-image-2023-03-21-at-09-44-15.jpeg

İngiliz işi!

Sevgili Sami Özuslu ve Hasan Kahvecioğlu (Fotoğrafta), geçtiğimiz gün Atina’da “İkinci Dünya Savaşı”ndan kalma bir mezarlığı ziyaret etti...

Bu mezarlıkta, savaşa “İngiliz Ordusu” saflarında katılan Kıbrıslı Türk ve Rum askerler birlikte yatıyor...

Yatmayan ama kayıp olanlar da var...

Sami, Sim Tv’de görüntüleri yayınladı, kayıpların isimleri de bir anıt üzerinde yazılı...

Rum – Türk, “İngiliz askeri” olarak birlikte...

-*-*-

Ve Sami ve Hasan hoca, aynı yerde bir başka mezarlığı da ziyaret etti...

Orada da “Filistinli ve İsrailli” İngiliz askerleri birlikte yatıyor!

-*-*-

Ne ilginç değil mi?

İngiliz, sömürdüğü bütün coğrafyalardaki insanları Almanya’ya karşı savaşta birleştirdi...

İşi bitince; onları böldü, bir birine düşürdü...

Bir birine vurdurdu kırdırdı...

Hala İngiliz’in böldüğü bu ülkeler, bölünmeyle, sorunla hatta savaşla uğraşıyor...

Hindistan – Pakistan (Kaşmir) pek farklı değil...

Bu yazı toplam 3369 defa okunmuştur.
Önceki ve Sonraki Yazılar