1. YAZARLAR

  2. Sevgül Uludağ

  3. “Kıbrıs’a karşı 15 Temmuz askeri darbesini yürüten Yunan Tuğgeneral Mihail Yorgitsis...”
Sevgül Uludağ

Sevgül Uludağ

0090 542853 8436/00357 99 966518

“Kıbrıs’a karşı 15 Temmuz askeri darbesini yürüten Yunan Tuğgeneral Mihail Yorgitsis...”

A+A-

15 Temmuz 1974’te EOKA-B’cilerin darbesini yürütmekle Yunan cuntası tarafından görevlendirilmişti... Demokratlara işkence yapılması emrini verdi... Giderken darbe dönemi ganimet edilen para, mücevher ve diğer değerli şeyleri de yanında götürdüğü yönünde hakkında suçlamalar bulunuyor...

POLİTİS gazetesi tarafından yayımlanan “Polignosi” sayfasında yer alan bir yazıya göre, 15 Temmuz 1974’te EOKA-B’cilerin Kıbrıs Cumhuriyeti ve halkına karşı gerçekleştirmiş olduğu darbeyi yürütmek üzere, Yunan cuntası tarafından görevlendirilen şahsın adı Mihail Yorgitsis imiş... Yazıyı okurlarımız için özetle derleyip google translate aracılığıyla Türkçeleştirmeye çalıştık. POLİGNOSİ’de şöyle deniliyor:

***  15 Temmuz 1974’te Kıbrıs’a ve halkına karşı askeri darbeyle suç işleyen asıl fail, bir Yunan askeri olan Mihail Yorgitsis idi.

***  1974 yılında Yorgitsis, Kıbrıs Milli Muhafız Ordusu Genelkurmaylığı’nda, Genelkurmay Başkanı olarak görev yapmaktaydı – rütbesi de tuğgeneral idi.

***  1972-74 yılları arasında geçici görevlerle Kıbrıs’ta görevlendirilmiş olan çoğu Yunan askeri gibi, Yorgitsis de çeşitli aktivitelerde bulunmuş ve EOKA B’nin illegal örgütlenmesini güçlendirmeye çalışmıştır.

***  Hem Yorgitsis, hem de Yunan cuntasının emirlerini yürüten diğer subaylar, cuntanın itaatkar subayları idi.

***  Cunta liderleri Cumhurbaşkanı Makarios’a karşı askeri bir darbe yapmaya karar verdikten sonra, Tuğgeneral Yorgitsis’i bu darbeye öncülük etmek üzere seçmişlerdi...

***  7 Temmuz 1974 tarihinde Yorgitsis, alelacele Kıbrıs’tan Atina’ya çağrılmış ve Yunan Askeri Kuvvetleri Komutanı General Grigorios Bonanos’a takdim edilmişti...  Bonanos da Yorgitsis’i darbe operasyonuna öncülük etmek üzere görevlendirmişti. Aynı gün Yorgitsis, Yunan cuntası lideri Tuğgeneral Dimitrios Yuannidis’ten detaylı talimatlar almış ve geceleyin de Kıbrıs’a dönmüştü.

***  Ertesi günü ise diktatör Yuannidis’in özel bir temsilcisi olan binbaşı Kompokis adaya gelmiş ve Yorgitsis’e ek talimatlar ve emirler getirmiştir.

*** İlerleyen günlerde Yorgitsis, kendisine yakın ve güvendiği askeri işbirlikçileriyle birlikte darbe için tüm hazırlıkları tamamlamak üzere yoğun bir çalışma içerisine girmişti.

***  15 Temmuz 1974’te darbe olduğu zaman, Kıbrıs’taki Yunan alayı ELDİK’te bulunan 950 subay ve asker, doğrudan Tuğgeneral Yorgitsis’in emri altına alınmıştı. Kıbrıs çapında darbeyle ilgili askeri operasyonlar esnasında Yorgitsis Lefkoşa’da Milli Muhafız’ın merkezinde idi ve darbeyi buradan yönetmekteydi, aynı zamanda Atina ile sürekli temas halindeydi ve sürekli olarak Atina’dan yeni emirler almaktaydı...

***  Kıbrıs Cumhuriyeti cumhurbaşkanlığını vereceği uygun bir şahıs arayan Yorgitsis buna uygun güvendiği kimseyi bulamayarak bu göreve Makarios’un yerine “cumhurbaşkanı” olarak Nikos Sampson’u atamıştı! Sampson’un “cumhurbaşkanlığı”, Atina tarafından da onaylanmıştı.

***  Darbe esnasında ve darbeyi izleyen günlerde, darbeci güçler tarafından tutuklanan demokratik yurttaşlar ile Başpiskopos Makarios’un destekçilerine işkence yapılması için Yorgitsis’in emir vermiş olduğu yönünde tanıklıklar bulunmaktadır.

***  Yorgitsis, özel bir gayretle Başpiskopos Makarios’u bulup öldürmek istiyordu ancak Makarios, başkanlık sarayı yanarken kaçıp kurtulmayı başarmıştı. Yorgitsis, Makarios’u aramak üzere Trodos ve Baf’a askerler göndermişti... Makarios ondan sonra İngilizler’in yardımıyla Kıbrıs’tan ayrılmak zorunda kalmıştı...

***  Birkaç gün sonra, 20 Temmuz 1974’te Türkiye, darbe gerekçesiyle Kıbrıs’ı askeri bir işgale girişirken, Milli Muhafız kuvvetleri zaten bölünmüştü, insanlar aşağılanmış ve kederliydiler... Böylece Türk işgalcilere karşı direniş gelişigüzeldi, siyasi ve askeri güvenilir ve kapasiteli bir liderlikten yoksundu, yeterli idare veya örgütlenme veya planlama yoktu...

***  Yorgitsis Atina’ya geri çağrılmış ve birkaç gün sonra Kıbrıs’tan ayrılmıştı... Kıbrıs’tan ayrılırken darbe esnasında ganimet edilmiş mücevherler, para ve diğer değerli şeyleri de beraberinde götürmüş olduğu yönünde Yorgitsis’e yönelik suçlamalar mevcuttur. Yunanistan’da hükümetin değişmesi ardından, Yorgitsis görevinden azledilmişti...

***  Yorgitsis, Yunan Parlamentosu tarafından Kıbrıs Dosyası çerçevesinde ilgili komiteye çağrılmış ve orada tanıklık etmiştir.

 

http://www.polignosi.com/cgibin/hweb?-A=2520&-V=limmata&fbclid=IwAR0pOSp44rvqOqoJRGp_cFLZ8tUoOxTUhBuiBUS6KTab7YdaZJAQnTm57pE#.YOW

(POLIGNOSI’de 7.7.2021’de yer alan yazıyı özetle derleyip google translate aracılığıyla Türkçeleştiren: Sevgül Uludağ/YENİDÜZEN).

 


Kosova Özel Savcısı Drita Haydari:

“Savaş esnasında tecavüze uğramış olanların konuşması gerekiyor...”

Balkan Araştırmacı Gazetecilik Ağı BIRN’den Kreşnik Gaşi ve Horhina Bami’yle konuşan Kosova Özel Savcisi Drita Haydari, savaş esnasında tecavüze uğramiş olanların artık konuşması gerektiğine dikkati çekti...

Haydari’nin röportajını okurlarımız için derleyip özetle Türkçeleştirdik. BIRN’de 8 Temmuz 2021 tarihinde yer alan savaş esnasında yaşanmış olan tecavüzlerle ilgili yazıda şöyle deniliyor:

***  Kosova Özel Savcısı Drita Haydari, BİRN’e 1998-99 savaşı esnasında cinsel saldırıya uğramış olup da hayatta kalanların öne çıkıp tanıklık etmeleri halinde, onların davalarını bizzat kendisinin izleyeceğini açıkladı.

*** Geçtiğimiz Pazartesi günü Kosova’nın Priştina’daki Mahkemesi, Kosovalı eski Sırp polisi Zoran Vukotiç’i 1999 yılında Kosova’daki savaş esnasında etnik Arnavut sivillerin kovulmasına katılmaktan ve tecavüzden ötürü on yıl hapse mahkum etti. Bu karar “tarihsel” olarak değerlendirildi çünkü ilk kez Kosova’da bir şahıs, 1998-99 savaşında cinsel saldırı nedeniyle mahkum edilmiş bulunuyor.

***  BIRN’in Kosova’daki “Kallho Pernime” televizyon programına bir röportaj veren Kosova’nın Özel Savcısı Drita Haydari, savaş esnasında tecavüze uğramış kişileri buna tanıklık etmeye çağırarak, bu davaları bizzat kendisinin ele alacağını söyledi.

***  Nitekim Vukotiç davasını da Haydari bizzat ele almıştı çünkü tecavüz kurbanı Özel Savcılık ofisine giderek onunla görüşmeyi talep etmişti... “Sıradan bir işgünüydü, ofisimdeydim ve güvenlik timi bir kadının benimle görüşmek istediğini bildirdi” diye hatırlıyor Haydari. “Ve bu kadın Kosova’daki savaş esnasında tecavüze uğradığını anlattı, acı bir hikayeydi bu” diyor. “Düşman, toplumumuzu ayakta tutan kadına karşı tecavüzü bir savaş stratejisi olarak kullanıyordu...” diyen Haydari, böylesi acılara karşılık hiçbir tazminat ya da cezanın yeterli olamayacağına dikkati çekiyor.

***  Kosova savaşı esnasında çok sayıda tecavüz yaşandı ancak bugüne kadar yalnızca üç kadın kamuoyu önünde bu konuda konuştu. Bunlardan ilki Marte Tunaj idi, 2016 yılında vefat etti bu kadın – bir Sırp paramiliter olan Milos Jokiç tarafından savaş esnasında tecavüze uğradığı hakkında tanılık eden ilk Kosovalı Arnavut idi. Jokiç, 2013 yılında AB’nin hukukun üstünlüğü misyonu olan EULEX tarafından 20 sene hapse mahkum edildi.

***  Savaş esnasında tecavüzler konusunda tanıklık eden ikinci şahıs ise Vasfiye Krasniki Goodman oldu, 2018 yılında öyküsünü anlattı, bir sene sonra da Şihrete Tahiri Süleymani onu izledi.

***  Ancak 2014 yılında Kosova’nın Yüksek Mahkemesi, iki eski Sırp polisini Vasfiye Krasniki Goodman 16 yaşında iken ona tecavüz etmekle suçlanmalarından beraat ettirdi. Tahiri-Süleymani davası ise halen devam ediyor.

***  Haydari’ye göre savcılığın elinde halen savaş dönemi tecavüzlere ilişkin 50 dosya bulunuyor ancak herhangi bir suçlama yapılmamış ve araştırmalar da sonlandırılmış.

***  Haydari, tanıklık etmeyi kabul etmeleri halinde kurbanların kimliklerinin gizleneceğini belirterek “Ailelerinin desteği olmaksızın kurbanlar bu tür davaları bildirmeye cesaret edemiyorlar, çoğu geçmişle yüzleşemiyor ve aile ile toplumun kendilerini dışlayacağı korkusu da vardır” dedi.

***  Vukotiç’in tecavüz kurbanının kendisini daha rahat hissetmesi için ve kimliği gizli tutulabilsin diye Haydari onunla cinsel şiddete maruz kalmış olanları korumaya odaklanmış bir sivil toplum örgütü ofisinde görüştü... Haydari, “Onunla bir psikolog eşliğinde görüştüm, böylece tecavüz kurbanı kendini daha iyi hissetti” dedi. Tecavüz kurbanı, Zoran Vukotiç’in davasının görüşülmeye başlandığını medyada görmüş ancak Mitroviça Mahkemesi’ne tanıklık etmek üzere çağrılmamıştı...

***  Sözkonusu tecavüz kurbanıyla ilgili dosyayı araştıran Haydari, bu konuda kadının herhangi bir ifadesini bulamamış... Oysa tecavüz kurbanı bunu Kosova’daki Birleşmiş Milletler misyonu olan UNMİK’e bildirmiş, tecavüze uğradığını anlatmış, aynı şekilde AB misyonu olan EULEX’e de bildirmiş ancak hiçbir zaman ona yazılı olarak geri dönüş yapılmamış... Tecavüz kurbanı, aynı gün en az beş kadına daha tecavüz edilmiş olduğunu da belirtmiş...

***  Haydari, bu konuda bir veri tabanı olduğunu, tecavüz kurbanlarının yalnızca adlarının ilk harfleriyle bu veri tabanına kaydedildiğini belirtiyor ve bylece kimliklerinin açığa çıkmaması için böyle bir önlem aldıklarını aktarıyor.

***  “Bu kurbanların karşı karşıya kalabileceği olası sonuçlar nedeniyle soruşturanın başında onların kimliklerinin gizli tutulması için bir mahkeme emri talep ediyorum... Böylece dava esnasında yaralı taraf olarak geçecek bir kod veriliyor ve bu kullanılıyor” diyor Haydari... “Bunun da ötesinde davanın halka açık yapılmamasını talep ediyorum, böylece halka kapalı olarak görülüyor davalar ve tecavüz kurbanları kendilerini daha rahat hissedebiliyor...”

***  Vukotiç aslında Vuştrri’de yerel mahkemenin bir çalışanı imiş ancak Kosova savaşı esnasında Sırp İçişleri Bakanlığı’nın yedek polisi olarak görev yapmış. 22 Mayıs 1999 tarihinde, Sırp askeri, paramiliter ve polis kuvvetleriyle birlikte Kosovalı Arnavut sivillerin kovulması, tecavüzü ve işkencesinde yer almış. Haydari’nin anlattığına göre, kentin Müslüman mezarlığında Sırp kuvvetler, yurttaşları ayırarak onları kamyonlara yüklemişler ve hapse göndermişler... “Geriye kalan yurttaşlar ise iki katlı bir ev önünde kuyruğa sokulmuşlardı” diye anlatıyor. “Burada kadınlar alınmış, bu eve konulmuş ve onlara tecavüz edilmişti...” diyor.

***  Vukotiç’e karşı tanıklık eden tecavüz kurbanı, tecavüze uğradığı esnada ikiz bebeklere hamileymiş ve kucağında da bebeği varmış... “Salonda çocuğu kollarından alınmış ve Vukotiç de bu anneyi ikinci kata sürükleyerek bir diğer polisin yardımıyla mümkün olduğunca en vahşi biçimde ona tecavüz etmiş...” Tecavüz nedeniyle tecavüz kurbanı düşük yapmış birkaç ay sonra ve ikizlerin her ikisini de kaybetmiş...

***  Haydari, savaş esnasındaki katliam davalarının da Özel Savcılık için öncelik taşıdığına dikkat çekiyor ancak eski davaları mahkemeye taşımak için hukuki açıklar aradıklarını söylüyor. Savcılıkta yalnızca dört savcı varmış ve yapmaları gereken iş için son derece yetersiz imiş bu...

***  “EULEX’Ten 900 savaş suçu davası devraldık, 2 bin tane de kayıp şahıs dosyamız bulunmaktadır... Bin kadar da eski davalar vardır... Böylece bazı davalara öncelik vermeye karar verdik” diyor Haydari. “Cinsel tecavüz davaları ve büyük katliamlara öncelik vermekteyiz” diye konuşuyor.

***  Savcılığın karşı karşıya olduğu en büyük sorunun zaman sorunu olduğunu anlatan Haydari, bu suçların 20 sene önce işlenmiş olduğuna dikkati çekiyor – bir de alan sorunu varmış çünkü bu suçları işleyenlerin çoğu Sırbistan’da imiş şu anda... Ve Kosova ile Sırbistan arasında “donmuş” çatışma nedeniyle iki ülke savaş suçlarına ilişkin davalarda işbirliği yapmıyorlar...

***  “Savaş suçları Kosova’da işlendi, tanıklar Kosova’dadır, kanıtlar da öyle” diyor Haydari. Ancak bu suçları işleyenler Kosova’dan çok uzaktaymışlar... “Çoğu Sırbistan’dadır ve Sırbistan da bizimle işbirliği yapmıyor” diyor. Kosova da Sırbistan’la işbirliği yapmıyor çünkü kendi topraklarında işlenmiş suçlar için kendi mahkemelerinde davaların görülmesi gerekçesini kullanıyor.

***  Haydari’ye göre en büyük sorun zaman faktörü imiş... “Pek çok tanık vefat etti” diyor, bazıları da geçmişte yaşanmış olanları hatırlamakta sorunlar yaşıyormuş... Ancak her halukarda, kurbanların kendisiyle doğrudan temasa geçmesi için çağrıda bulunuyor, özellikle cinsel şiddete uğramış tecavüz kurbanlarının... “İkinci seçenek de benimle sivil toplum örgütleri aracılığıyla temasa geçmeleridir” diye konuşuyor.

 

https://balkaninsight.com/2021/07/08/kosovo-special-prosecutor-wartime-rape-victims-must-speak-out/

(BALKAN INSIGHT’ta 8 Temmuz 2021’de yer alan yazıyı derleyip Türkçeleştiren: Sevgül Uludağ/YENİDÜZEN).

 

 

Bu yazı toplam 1767 defa okunmuştur.
Önceki ve Sonraki Yazılar