1. YAZARLAR

  2. Ödül Muhtaroğlu

  3. İsias davası, deprem davalarına örnek teşkil etmelidir
Ödül Muhtaroğlu

Ödül Muhtaroğlu

İsias davası, deprem davalarına örnek teşkil etmelidir

A+A-

6 Şubat depremi, hem şampiyon meleklerimizin aileleri, hem de halkımız için büyük bir trajedidir. İsias da bir katliam gerçekleşmiş ve 35 kişisi meleklerimiz olmak üzere, orada 72 kişi hayatını kaybetmiştir.

Usulune uygun olarak yapılmayan ve ilave katlarla büyütülen, deprem sonrası ise kum yığınına dönen İsias otelden sorumlu olan herkesin, hak ettikleri cezayı alması için ülke çapında mücadele veriliyor.

Özellikle, şampiyon meleklerimizin aileleri, vahim olayın hem ülkemiz, hem de Türkiye’ deki yöneticilerin ve halkın gündeminde tutulması için, büyük mücadele verdiler ve vermeye devam ediyorlar.

Bu nedenledir ki, İsias davası, deprem sonrası duruşması başlayan ilk davalardan biri oldu ve sembol bir davaya dönüştü. Türkiye’nin de, gözü, kulağı bu davadadır. Bu yüzden, geciktirilmesi de mümkün görülmemektedir.

11 aydır tüm ailelerimiz ve yakınları büyük acılar içindedir. Bu travmayı içimizden atamayız ve her zaman hissedeceğiz. Tüm ülkenin beklentisi, adaletin yerini bulmasıdır.

Otelin yıkılmasını, sanıklar gibi, sadece depremin şiddeti ile kimse açıklayamaz. Orada ihmal vardır, kasıt vardır. Oysa, Otelin bulunduğu bölgede, valilik, polis binası gibi, bir çok ev ve işyeri yıkılmamıştır. Demek ki, yıkımın nedeni binanın çürük olmasıdır.

Elbette ki, adaletin yerini bulması, şampiyon meleklerimizi geri getirmeyecek, acımızı azaltmayacaktır. Ama, yapanın yanına kar kalmayacak, üzüntümüz bir nebze olsun hafifleyip, vicdanlarımız rahatlayacaktır.

Halkımız, bir bütün olarak, davanın arkasındadır ve İsias’ı ortak davamız olarak görmektedir. Adıyaman’daki davayı izlemeye, şampiyon meleklerimizin aileleri, Hukukçular, sivil toplum örgütleri, basın mensupları ile  Hükümet ve  muhalefet yetkililerinin katılması, toplumsal dayanışma  açısından son derece önemlidir.

Davanın görüşülmesi geçen hafta, 3 Ocakta başlayıp, 4 gün boyunca devam etti.Dava esnasında çok duygulu anlar yaşandı. Sanıkların açıklamaları, olayı sadece depreme bağlamaları, yıkımda kendilerinin sorumluluğu olmadığını söylemeleri, ailelerimizde ve davayı takip eden herkeste gerginlik yarattı.

Mahkemeyi takip eden yetkililerden ve basın mensuplarından öğrendiğimiz kadarı ile, Duruşma sırasında sanıkların vicdansızlığı ve yalanları ortamı germiş olsa da, ailelerimizin bunlara rağmen gösterdiği olgun tavır, büyük taktir toplamıştır.

Halbuki, sanıklar ifadelerinde; özür ve mahcubiyet tavrı takınabilirlerdi .Ancak, saygısız davranışları ve suçlamaları kabul etmemeleri herkesi şaşırttı ve  üzdü.

Sanıklarının mahkeme salonuna fiziki olarak gelmeden, duruşmaya online bağlantı ile katılmaları da, onların ifadelerindeki rahat ve saygısız tavırlarına da etki yapmıştır.

Ailelerimiz ise, yaşadıklarını, acılarını doğru ve saygı çerçevesinde, olgunlukla  Mahkeme heyetine aktarmışlardır. Anlatılanlardan, mahkeme salonundaki pek çok kişi göz yaşlarına hakim olamamıştır. Mahkeme süreci, onlar için hem fiziksel hem de psikolojik olarak çok zor geçmiştir.

4.gün sonunda ara karar açıklandı. Mahkeme, tutukluların tutukluluklarının devamına karar verdi ki, bu durum çok önemlidir. Davayı da 26 Nisan'a erteledi. Mahkemenin açıkladığı kararda, sanıkların tutukluluklarının devamına hükmetmesi,  savunmanın gerçekle ilgisi olmayan iddialarını tatminkar bulmadığını da gösteriyor.

Kıbrıs Türk halkı, 26 Nisan tarihinde de, ayni sabır ve kararlılıkla, adalet için bir bütün halinde, yine Adıyaman’da olacaktır. Mahkeme süreci uzun bir süreçtir. Duruşmalar devam edecek ve nihai kararın, bu yıl içinde açıklanması beklenmektedir.

Beklentimiz, davanın Bilinçli taksir değil, 'olası kast'a dönüşmesidir. Hukuk literatüründe bu kavramlar şu anlama geliyor; Olası kast, suçun kanuni tanımındaki unsurlarının gerçekleşebileceğini öngörmesine rağmen, sonuçlarını kabullenerek adeta “olursa olsun” düşüncesi ile hareket ederek fiilin işlenmesidir.  Bilinçli taksir ise, öngördüğü neticeyi dikkat ve özen yükümlülüğüne aykırı davrandığı için fiilin işlenmesidir.

Bundan sonraki hedef, davanın bilinçli taksirden çıkıp olası kasta dönecek şekilde hukuki düzenlenmesinin yapılması olmalıdır. Türkiye hukukunda bu mümkündür. Davanın, mevcut bilirkişi raporlarına ek olarak, uzmanların görüşler ile de desteklenmesi büyük önem taşımaktadır. Uzmanlar, Mahkeme olguları ispat kabul ederse, süreç olası kasta dönüşebilir demektedir.

Adaletin sağlanması ve suçluların en ağır cezayı alması için, başta aileler olmak üzere, bütün toplum kararlıdır ve mücadeleye devam edecektir. Buna benzer acıların başka yer ve zamanlarda yaşanmaması için, ibretlik ve en ağır cezalar verilmelidir.

İsias Oteli faciasında, her kimin sorumluluğu varsa, hepsi de suçludur. Otel sahibi, mimar, mühendis, imar izin makamı, her kim varsa, sorumluluktan kaçamaz.

Yapılan hata ve sorumsuzlukların  yol açtığı acıların mutlaka bir bedeli olmalıdır.  Şampiyon meleklerimizin aileleri ve Halkımız bunu beklemektedir. Adaletin yerini bulmaması ise, hukuksal açıdan da büyük sıkıntılar yaratacaktır.

İsias davası, Türkiye’nin depremle mücadelesinde de çok önemli bir örnek olacaktır. Buradan çıkacak olumlu bir karar, diğer benzer davalar için de emsal oluşturacaktır.

Yani, İsias davasında, sanıklar olası kasttan yargılanır ve hak ettikleri cezayı alırsa, benzer davalardan yargılananlar da ayni cezaları alabilecektir.

Her kim ki, daha fazla para kazanmak için, çürük binalar yapıp, suçsuz, masum insanların, çocukların yaşam hakkını elinden alır ve aile yakınlarını ve toplumu tarifsiz acılar içinde bırakırsa, hakkettiği bedeli ve cezayı ödemelidir.

Bu yazı toplam 1305 defa okunmuştur.
Önceki ve Sonraki Yazılar