Fatma Azgın

Fatma Azgın

 İKİLEM

A+A-

WHO 1990 yılında eşcinselliğin “hastalık” değil, “cinsel yönelim” olduğunu açıklamıştı. Karar üzerine Yenidüzen’de, belki de ilk sayılacak makalem yayınlanmıştı. ABD’de katıldığım toplantılarda eşcinsellerin kendilerini tanıtırken önce “cinsel yönelimlerini” açıklamaları, bunu “kimlik” olarak görmeleri dikkat çekiciydi. Arkadaşım Emili’ye “neden özel durumlarını açıklıyorlar, bize ne deyince: “Çok mücadele verip bazı haklar kazandıklarından” demişti. Aslında konu “özel hayat ile ilgili (Privacy)dir, Anayasalarda “Özel hayatın gizliliği” başlığında  haktır, korunmaktadır.

Farklı cinsel yönelimli olanların çoğu, toplumların onları kabul etmedikleri, aşağıladıkları, dışladıkları konusunda hassastırlar; talepleri, eleştiri ve beklentileri vardır. Sorun sadece bu mudur? Toplumların çoğunluğu “heteroseksüel” ilişkiyi kabul eder de onlar cinsel yönelimlerini gerçekten kabul ediyor mu?

                                              ***********

Geçtiğimiz hafta Kuzey Kıbrıs’ta 2003 ten beri ilk kez Solomos Apostolidis isimli Rum öldürüldü. Vahşi şekilde öldürülmesi akıllara, acaba eşcinsel ilişki mi sorusunu getirdi. Sadece buralarda değil, başka ülkelerde de bu tip cinayetler vahşi ve nefret izleri taşır. Ünlü yazar, şair ve “Decameron”, “Sodemin 120 günü”, “Medea” filimlerini yaratan ünlü İtalyan Pasolini de 1975’te böyle öldürülmüştü..

                                               *************

Konu üzerine, Barış Başel’in 9 Nisan tarihli Kıbrıs Postası Gazetesi’nde paylaştığı yorumu okuyalım:

“Sık karşılaştığımız bir durumdur bireylerin kendi cinsel yönelimini bile inkar edecek derecede içselleştirilmiş homofobi sorunu yaşaması. Örneğin bir erkek sahte bir sosyal medya hesabı açarak kendi eş türünü arayışa girebilir, fiziksel duygusal ve cinsel bir çekim aracı olarak kendi eş türü ile cinsellik yaşayabilir ancak ben “biseksüelim” veya “bir eşcinselim” diye farkındalığa sahip değildir. Çünkü heteroseksüel bir erkek bu örneğin tersi olarak karşı cinse yönelik yani kadınlarla ilgili bir arayışa girecektir. Hatta bunu yüzüne karşı dile getirdiğinizde size karşı öfkelenebilir, danışmanlık sürecinde sesini yükseltme hakkını bile bulabilirler. Bu duygunun kendi gibi eşcinsel olanlara karşı yüksek dozda bir nefret haline dönüşebildiğini de görebiliyoruz. Erdinç Şentürk olayında olduğu gibi...

Erdinç aslında nefretle kendi cinsel yönelimini öldürdü! Buluş, gez, facebook üzerinden eş türünü ara buluş, ye iç seviş, gay barlara git ama sonra bana cinsel istismarda bulundu de ve öldür! Ülkemizde Eşcinsellere yönelik nefret cinayetlerinin yaşanabileceğini daha önce üzülerek söylemiştim. Rum olmanın ortaya çıkan nefrete etkisi var diye düşünmekle beraber yaşanan durum sadece Rum olmakla ilgili değildir.

Adanın kuzeyinde yaşayan veya başka bir ülkeden turist olarak gelebilecek her LGBTQI birey bu coğrafyada ayni risk altında olacaktır.”

                       

 

Bu yazı toplam 2635 defa okunmuştur.
Önceki ve Sonraki Yazılar