Helis Projesi
Kuir Kıbrıs Derneği’nin Avrupa Birliği desteğiyle hazırladığı “Kıbrıs’ın Kuzey Kesiminde LGBTİ+ Bireylerin Covid-19 Krizi Sırasındaki Kesişimsel Deneyimleri” araştırma raporu bizlere birçok veriyi sunuyor.
***
Tabii araştırmanın verilerine geçmeden önce Helis Projesi’nden bahsedelim…
AB tarafından Kıbrıs Türk toplumuna yardım programı kapsamında finanse edilen ve Kuir Kıbrıs Derneği tarafından yürütülen Helis Projesi, Kıbrıs’ın kuzey kesiminde LGBTİ+ bireylerin insan haklarının daha iyi korunmasına katkıda bulunmasını amaçlamaktadır.
Herkes için eşitliğe ulaşma yolculuğunda zorluk üstüne zorluklarla karşılaştığımız şu günlerde Helis Projesi, genel olarak toplumun, özel olarak da Kuir Kıbrıs Derneği’nin ve aktivistlerinin dayanıklılığını artırmayı amaçlıyor.
Bu proje, Avrupa Komisyonu’nun 2020-2025 LGBTİQ Eşitlik Stratejisi ve AB’nin Covid-19’a karşı küresel mücadelesi doğrultusunda, Covid-19 krizi sırasında Kıbrıs’ın kuzey kesimindeki LGBTİ+ bireylerin kesişimsel deneyimlerini belgelemek amacıyla hayata geçirilmiş.
***
Projenin önemsediğim bir diğer rolü de, farklı toplumlardan LGBTİ+ bireyleri aktif bir şekilde bir araya getirerek Kıbrıs’ın yeniden birleşmesini teşvik etmeye katkıda bulunmasıdır.
***
Covid-19, 2020 yılında küresel bir salgın olarak ilan edildikten sonra, dünya çapında büyük bir kapanma yaşanmış, bu kapanma beraberinde can kayıplarını, ekonomik kayıpları ve psikolojik bozuklukları da beraberinde getirmiştir.
Virüsün yayılmasını önlemek için, sınırlar kapatılmış, sosyal izolasyon ve mesafe önlemleri alınmış, bir takım aşılama çalışmaları yapılmıştı.
***

Kitaptan aktarım:
“Literatürde iyi bilinen bir bulgu, LGBTİ+ bireylerin ‘azınlık stresi’ne maruz kalmaları nedeniyle heteroseksüel bireylere kıyasla daha yüksek düzeyde stres ve ruh sağlığı sorunları yaşadığıdır. Bu durum, ‘azınlık stresi’ olarak adlandırılan ve cinsel yönelim veya cinsiyet kimliği nedeniyle maruz kalınan damgalanma ve ayrımcılık deneyimlerinden kaynaklanan bir stres türüyle ilişkilidir (Myers, 2003).
(……)
Covid-19 salgını, bu ruh sağlığı sorunlarının daha da kötüleşmesine neden olmuştur. Dünya genelinde yapılan çalışmalar, depresyon ve anksiyete düzeylerinde artış ile genel refah üzerinde olumsuz etkiler olduğunu ortaya koymuştur (Mirabella vd., 2021). Fiziksel mesafe ve evde kalma emirleri gibi salgın kontrol tedbirlerine ilişkin araştırmalar, bu önlemlerin sosyal destek kaybına ve sosyal medya kullanımında artışa yol açtığını, bunun da LGBTİ+ bireylerin ruh sağlığının kötüleşmesiyle bağlantılı olduğunu göstermiştir. (Torres vd., 2021).
Bununla bağlantılı olarak, genel nüfusun aksine, sokağa çıkma yasakları sırasında aile üyeleriyle birlikte yaşayan LGBTİ+ bireyler, ailelerinden onay veya destek görememe, yanlış cinsiyetin atanması, bedensel görünüş sebebiyle utandırma ve genel ayrımcılık gibi deneyimler yaşadıklarını belirterek daha yüksek düzeyde depresyon ve anksiyete belirtileri bildirmiştir (Mirabella vd.,2021).”







