1. YAZARLAR

  2. Sami Özuslu

  3. HEDEF KAÇ KKTC YURTTAŞI?
Sami Özuslu

Sami Özuslu

HEDEF KAÇ KKTC YURTTAŞI?

A+A-

İçişleri Bakanı Kutlu Evren geçen hafta Kanal SİM’e açıkladı: Göreve geldikten sonra binden fazla yurttaş kaydetmişler. 
Bu furya devam ediyor. Hem de aralıksız. Şimdi İçişleri Bakanlığı’nda bir personelde Covid pozitif çıktığı için muhaceret birkaç günlüğüne kapatıldı ama normal günlerde en az 50 yurttaş yapılıyor. Bir acele var anlaşılan.
Bakan “Ne yapayım, önümüzde yığıldı” diyor. Evlilikten kaynaklanan ‘doğal yurttaşlık hakkı’ başvurularının çok fazla olduğunu söylüyor. 
Bununla birlikte ‘çalışma izni’ ile başvuran ve 10 yılın üstünde izin belgesi bulunanların da sıraya konulduğunu kaydediyor Kutlu Evren…
Henüz Bakanlar Kurulu marifetiyle ‘istisnai vatandaşlık’ verilmediğini söylüyor ama ekliyor ardından: “Günü geldiğinde onu da yapacağım, zira ana babası yurttaş olmamış ama kendisi burada doğan ve 18 yaşına gelen çocuklar var” diyor.
Yani konuyu ‘insani boyut’a bağlıyor, ki bu açıdan haksız da değil.
Lakin olayın başka ciddi boyutları da var…

*  *  *

“Tanınmamış KKTC’nin yurttaşlığı neden bu kadar değerlidir” sorusu bir tarafa, vatandaşlık meselesinin bu toplum için bir sorun olduğunu görmek, kabullenmek gerekiyor.
‘Nev-i şahsına münhasır bir devlet’ olarak tanımlanan KKTC’de nüfus, muhaceret ve yurttaşlık konuları bir bütün olarak ele alınmalıdır.
Yoksa sadece ‘insani boyut’tan bakmak yetmez.
Mesela ‘toplumsal yarar’ yönünden bakıldığı vakit ortaya birçok ‘hak ihlali’ çıkar.
Kıbrıslı Türklerin siyasi iradesinin değiştirilmesi, kültür ve kimliğinin erozyona uğraması bunlar arasında öne çıkıyor.
Çok uzun yıllardır devam eden bu sürecin sosyal psikolojide yarattığı ‘yok olma’ türü kaygılar bir yana, KKTC yurttaşı sayısını artırma çabası adada ‘özne olma’ iddiasının da hilafınadır. 
Zira Kıbrıs’ta hala geçerli olan tek hukuki gerçeklik Kıbrıs Cumhuriyeti’nin kuruluşunu sağlayan 1959-60 antlaşmaları ve alınmış BM Güvenlik Konseyi kararlarıdır.
Birileri ‘beğenmedim’ diyor diye bu antlaşma ve kararların yürürlükten kalkacağı yoktur ve ayrıca ‘garantör’ ülkelerin dayandığı zemin de bunlardır.
Yani o zeminin ortadan kalkmasını ne İngiltere ister, ne Yunanistan ama ne de Türkiye!..

*  *  *

Sürekli yurttaş yapmanın iki temel siyasi motivasyonu vardır. Birincisi sağ partilerin ‘kendilerine oy verecek yeni seçmenler yaratma’ gailesidir, ki bu sürecin bir süre sonra başka siyasi partilere, örneğin YDP gibi ‘etnik köken’ siyaseti yapanlara yarayacağı ve UBP dahil sağ partilerin de bundan nasibini alacağı aşikardır.
Bir diğer sebep ise Kıbrıs’ta 1950’lerden bu yana devam eden ‘İstirdat Planı’ çerçevesinde Kıbrıs’taki Türk nüfusun ‘azınlık’ olmadığını ispatlamaktır.
Gerisi ayrıntıdır. 
Elbette ‘insani boyut’ önemlidir ama diğer boyutları es geçmek, küçümsemek, yok farz etmek birçok bakımdan sakıncalıdır.
Buna bir de ‘küçük ada’ ve toprak, su, trafik, altyapı ve benzer konular bakımından ‘yetersizlik’ gibi unsurları da eklemek gerekir.
Bunların tümü biliniyor. Bu ülkede yaşayanların en az yüzde 85’i, siyasi görüşü ne isterse olsun bu kaygıları, endişeleri paylaşıyor.
Hatta sağ partilerden siyasiler bile ‘kalabalık nüfus’tan ve ‘bu kadar bol ve kolay yurttaşlık verilmesi’nden şikayet ediyor.
Ama diğer yandan bol bol yurttaş yapılmaya devam ediliyor.
Hedef kaç acaba?
 

Bu yazı toplam 1409 defa okunmuştur.
Önceki ve Sonraki Yazılar