1. YAZARLAR

  2. Sevgül Uludağ

  3. “ETUCE’nin Kuzey Kıbrıs'taki barış eğitimi konferansı...”
Sevgül Uludağ

Sevgül Uludağ

0090 542853 8436/00357 99 966518

“ETUCE’nin Kuzey Kıbrıs'taki barış eğitimi konferansı...”

A+A-

 

Ulus IRKAD

17-18 Mayıs tarihlerinde Avrupa Öğretmen sendikaları Konfederasyonu ETUC, tüm Kıbrıs’a münhasıran Gazi Mağusa Salamis Otel’de “Barış Eğitimi” konulu bir konferans düzenledi. Açılış konuşmalarını KTÖS sekreteri Şener Elcil, KTOEÖS başkanı Tahir Gökçebel ve DAÜ- SEN başkanı Ulaş Gökçe’nin yaptığı konferansta, yine ETUCE’un başkanı Christine Blower ve Avrupa direktörü Martin Romer de konuşmalarını yaptılar. Sunum yapanlar arasında Almanya, Bosna -Hersek, İrlanda ve ABD gibi ülkelerden bilimadamı ve bilimkadınları vardı. Dinleyici olarak da İsrail ve diğer Avrupa ülkelerinden gelen oldukça fazla sayıda öğretmen bulunmaktaydı.Bu arada Güney Kıbrıs’tan sağ ve sol sendikalar ağız birliği etmişçesine konferansa katılmadılar ama Güney Kıbrıs’tan İlkokul ve Lise öğretmenlerinin oluşturduğu Sol Birlik adlı örgütün birçok üyesi toplantılara katılarak görüş katkısında da bulundular. Kıbrıslırum meslektaşlar Kuzey Kıbrıs’ta düzenlenen bu aktiviteye katılmayan ve ulusal politikalara boyun eğen Sağ ve Sol sendikaları bu toplantılardaki görüş ve değerlendirme yapma bölümlerinde de oldukça eleştirdiler.

KONFERANSTAKİ SUNUMLAR HAKKINDA
Konferans sırasında ilk sunumu Almanya Heidelberg Üniversitesi’nden Profesör Volker Lenhart yaptı. Volker Lenhart konuşmasında çeşitli ülkelerden örnekler verdi.Çok dilli veya çok kültürlü ülkelerde çocukların kaçınılmaz olarak o ülkede konuşulan diğer dilleri de öğrenebildiklerini ve bunun da bir bilinç yarattığını, bunların gelmesiyle birlikte çocuklarda çok perspektifli düşünce yeteneği ve empati yapma özelliklerinin geliştiğini söyledi. Sudan’da verilen barış eğitimi sonrasında Sudanlı çocukların kurallara uyma, grup bilincinin gelişmesi,kararlara saygı duymayı,diğer gruplarda olanlara da saygı duyduklarını konuşmasına ekledi.Fotoğrafçılık, Hikaye anlatma ile barış eğitiminin verilebileceğini, verilen her dersten sonra çocukların değerlendirme ve yorumlarını belirtecekleri değerlendirme aralarının da önemli olduğunu, konuşmasına ekledi. Lenhart, Barış Eğitiminin önemli olduğunu, arada bir temasın ve işbirliğininm muhakkak olmasını, bunlar olmazsa başarının gelemeyeceğini belirtti.

İRLANDA MODELİ
'Bölünmüş Bir Ülkede Eğitimi Paylaşma ve Teması Sağlama' adlı konuşmasında İrlandalı öğretim üyesi Joanne Hughes Kuzey İrlanda’da kısa bir müddet önceye kadar ihtilaf olduğunu, okulların bu bölünmede önemli bir yer tuttuğunu fakat başarı gösteren okulların bölünmemiş karma okullar olduğunu da belirtti. yüzde 94’e yakın çocuğun şu anda bile ayrı bir eğitim yaptığını belirten Hughes, İrlanda’daki yeniden birleşme teorisinin adının” Temas Teorisi” olduğunun altını çizdi,. Temas insiyatiifinin şu anda İrlanda’da olan huzurun başarısını sağladığını, Protestan ve Katolik çocuklarının haftanın belli günlerinde biraraya getirilerek birlikte ders gördüklerini de konuşmasında belirterek şiddetin durmasında bunun çok önemli bir etken olduğunu söyledi.Modelin devamlı bir kooperasyonu hedeflediğini belirten Hughes, İrlanda’daki tüm kurumların da barış insiyatifini desteklediklerini vurguladı. Gruplar arasındaki bu temasların gene grupların içinde empati, karşılıklı paylaşım ve pozitif gruplar arası duygular yarattığını da konuşmasında ekledi. Protestan ve Katolik Okullarına katılımın şu anda %44-47 arasında olduğunu, devlet okullarına sahip olan prtotestan okullarının ise çok kültürlü ve geçiş süreci okulları olan bağımsız okullara göre başarılarının çok az olduğunu da söyledi.Hughes aynı zamanda Sin Feinn’in hükümete gelmesinin de oldukça önemli olduğunu ve barış sürecine büyük katkısı olduğunu belirtti.

BARIŞ EĞİTİMİNİN ETKİLERİ
ABD’li Stephanie Knox Cubban öğretmenlerin barışın ilkerlemesinde oldukça büyük paylarının olduğunu belirtirken, Bosna Hersek’ten gelen Naghmeh Sobhani barış eğitiminin Bosna Hersek’te yarattığı dinamizmden bahsetti ve orada barışa da hizmet eden bir sistemin oluşturulduğunu söyledi.Bu model yardımıyla Bosna Hersek’te yaşayan etnik gruplar arasındaki ihtilafın da ortadan kalktığını konuşmasında belirtti. Kuzey Kıbrıs’tan sunum yapan Ali Yaman ise zorbalığın da okullarda aslında bir nevi ırkçılık olduğunu, kendisinin ve kurduğu barış derneğinin 80’e yakın okulla irtibata geçerek barış değerlerinin gelişmesi için katkıda bulunduklarını belirtti. KTÖS sekreteri Şener Elcil ise Kıbrıstürk ve Kıbrısrum eğitimleri ve sendikaların duruşları hakkında konuşmasını yaparak 1950’lerden altmışların ortalarına kadar öğretmenlerin milliyetçiliğin yayılmasında önemli bir faktör olduklarını, Kuzey’deki öğretmen sendikalarının politik ve ideolojik olarak iktidarlarla çelişkileri varken, Güney’deki sendikaların bu sorunlarının olmadığını ve oradaki sendikaların hükümete baş kaldırmadıklarını konuşmasında anlattı.

EKONOMİK VE LİBERAL POLİTİKALAR
KTOEÖS’ten sunum yapan Mehmet Taşker, kapitalizmin Neo-Liberal ekonomik politikalarının işsizlik, pahalılık ve ekonomik zorluklar olarak yansıdığını konuşmasında vurgularken, “Eğitim politikacılara bırakılamayacak kadar önemlidir. Okullar itaatkar bir nesil hedefler, bizler öğretmenler olarak halkların birbirlerinin kültürlerine saygı duymalarını hedeflemeliyiz.Halklar eşitse, halklar kardeştir” sonucuna ulaşarak “Ulusal soruna barışçıl bir çözüm için eğitimin rolünü küçümsememeliyiz" şeklinde konuştu. “Şiddeti yaratan yapısal nedenleri ortadan kaldıracak farkındalıklar yaratmalıyız” şeklinde de vurgulamalar yaptı.
ETUCE’un iki günlük Barış Eğitimi konulu konferansı değerlendirme bölümünde yorumların ve görüşlerin açıklanmasıyla bitti. ETUCE’u bu başarılı etkinliği ve de organizasyonu için kutlarken bu tip etkinliklerin devamını her zaman için arzuladığımızı ve de bu tip etkinliklerin öğretmenlere kendilerini yenilemeleri için büyük bir fırsat verdiğini de belirtmem gerekiyor.
(SESONLINE.NET – Ulus IRKAD – 19.5.2013)

***

***  Türkiye’de “Geçmişle yüzleşme çalıştayı...”

“Kayıplar, insanlığa karşı suç olmalı...”

***  Kayıplar, toplu mezarlar ve geçmişle yüzleşme konulu çalıştayda konuşan Adli Tıp Uzmanı Prof. Dr. Biçer, Türkiye’nin BM Kayıplar Sözleşmesi’ni imzalaması gerektiğinin altını çizdi.

Diyarbakır’da düzenlenen “Kayıplar ve Toplu Mezarlar, Geçmişle Yüzleşme Çalıştayı”nda konuşan Adli Tıp Uzmanları Derneği Üyesi Prof Dr. Ümit Biçer, kayıpların yaşandığı her yerde toplumsal mücadelelerin başladığını belirtti.
İnsan Hakları Derneği (İHD) Diyarbakır Şubesi tarafından gözaltına alınarak kaybedilen, faili meçhul cinayetlere kurban giden ve bölgedeki toplu mezarlara ilişkin gerçekleştirdiği çalıştay, Sümerpark Resepsiyon Salonu'nda düzenlendi.
“Adli Tıp Kurumu'nun önemi, DNA Bankası ve Uygulamada Karşılaşılan Zorluklar” başlığında sunum yapan Biçer, şunları söyledi:
“Türkiye kayıplarla ilgili yapılan çalışmalar içine girerek, toplu mezar gerçeğinin ortaya çıkarmada irade ortaya koymalı. Çalışmalar tarafsız ve kamuoyunu doğru bir şekilde verilmeli. Kayıp yakınlarına 'Mezarları daha sonradan açalım' denmemeli.”
Prof Dr. Biçer, Türkiye’nin halen BM Kayıplar Sözleşmesi’ni imzalamadığını hatırlattı.
Biçer, "Türkiye'de toplu mezar gerçeğine bakıldığında bu mezarların hemen hepsinin Kürdistan'da olduğu ortadır" dedi.
“Kayıp meselesi insanlığa karşı suç kapsamında ele alınmalı ve hakikat komisyonları kurulmalı. Türkiye'de mezar açmayla ilgili gazete haberlerine bakıldığında bu konuda bilimsel ve doğru yaklaşılmıyor. Bu konuda özellikle sivil toplum kurumlarına ciddi görevler düşüyor. Siyasi iktidarın bu işi yapıp yapmamasına bakmasızın sivil toplum kuruluşları toplu mezar gerçeğine eğilmeli.”

“Mezarlar doğru şekilde açılmalı”
"Türkiye'de Minnesota Otopsi Protokolü'ne uygun bir mezar açılmamıştır" diyen Biçer şöyle devam etti:
“Mezarlarının doğru bir şekilde açılmasının birçok örneği vardır. Ölünün olduğu alan ve çevresi korumaya alınmalı, kroki kullanılmalı.”
“Kemiklere basmak ya da dokunmak ölüm nedeninin belirlenmesinde zorlaştırıcı sonuçlar ortaya çıkarıyor. Mezarlar kenardan kazılmalı, antropolojik, radyolojik, biyolojik ve DNA incelemeleri yapılmalıdır. Türkiye'de mezarlarda ölüm nedenin belirlenmesinde uzmanların olmaması delillerin kaybolmasına neden oluyor. Türkiye'de mezarlar açılırken yer alan kişiler yeterli deneyime sahip değiller.”
(BİANET.ORG – 20.5.2013)

Bu yazı toplam 1711 defa okunmuştur.
Önceki ve Sonraki Yazılar