Ekonomik kriz derinleşiyor. Kredi kartı borçları ve çek yasaklılar çoğalıyor
KKTC Hükümet’inin enflasyon ve pahalılığı önlemek için mücadele etmemesi, halkın satın alma gücünü düşürmektedir.
Artan enflasyonla birlikte yaşanan pahalılık, ülkemizi olumsuz etkilemektedir. Özellikle temel gıda ürünleri ile tüm mal ve hizmetlere devamlı zam yapılması halka büyük zarar vermektedir.
Bu nedenlerle, çok sayıda vatandaş ve birçok işletme hayatlarını borçlanarak sürdürebilmektedir. Borçlar ödenemediği zaman da, birçok işletme ve vatandaş, haciz ya da mazbata riski ile karşı karşıya kalmaktadır.
Öte yandan, Geçinemeyen binlerce vatandaş, nakit parası yetmediği için, kredi kartı kullanımına yönelmektedir. Ekonomik durum kötüleştikçe, borçların miktarı ve borçlu sayısı, süreç içinde çoğalmaktadır.
Kredi kartı borçları, zamanında ödenmeyip, sadece asgari tutarı ödendiğinde, ödenmeyen kısım için yüksek oranda faiz uygulandığı zaman, biriken borç büyümekte ve ödenmesi çok zorlaşmaktadır.
Bu bağlamda, KKTC Merkez bankası, 2025 Haziran ayı verilerine göre, kredi kartı borçları, 2024 yılı Haziran ayına göre yaklaşık yüzde 70 civarında artmış görünüyor.
2025 Haziran ayı sonunda, kredi kartı borçları toplamda yaklaşık 8,5 Milyar TL’ ye ulaştı. Son bir yılda, kredi kartı borçlarında yaklaşık 3.5 milyar TL artış gerçekleşti. Bu da bize, son bir yılda yaşanan pahalılığın ve geçim derdinin boyutunu gösteriyor.
Kredi kartı borçlarının artmasının nedeni, yaşanan çok yüksek pahalılık karşısında, binlerce vatandaşımızın gelirlerinin yetmemesi, nakitleri kalmaması ve kredi kartlarına yönelmeleridir.
Kredi kartı borçları yanında, bireysel ve tüketici kredileri borçları da artmaya devam ediyor. Bütün bu rakamlar, ülkede ekonominin iyiye gitmediğini, halkın satın alma gücünün düştüğünü ve borçların günden güne arttığını gösteriyor.
Dar ve orta gelirlilerin, biriktirdiği paraları, satabilecekleri malları da bitti. Ödenemediği için, mahkemeye giden borçların miktarı da çoğaldı.
Öte yandan, KKTC'de ekonomik sıkıntılar nedeniyle, karşılıksız çek kesme olayları artmış, çek yasaklılarının sayısı 2025'te önemli ölçüde yükselmiş ve son dört yılın en yüksek seviyesine ulaşmıştır. 2025'in ilk altı ayında, 2024'ün tamamından daha fazla çek yasaklısı tespit edilirken, hem karşılıksız çek sayısı, hem de tutarındaki artış dikkat çekmektedir.
KKTC Merkez Bankası’nın verilerine göre, 2025 yılının ilk yarısında 583 kişi çek yasağına girdi. Çek yasaklı sayısı, geçen yıla göre yaklaşık yüzde 72.5 oranında artış gösterdi. 2024’ün altı aylık döneminde yasaklı sayısı 338 olmuştu.
Bu çerçevede, KKTC Merkez Bankası verilerine göre, 2025’in Ocak-Haziran döneminde “Karşılıksız Duruma Düşen Çeklerdeki” toplam tutar, yaklaşık 190 milyon liraya ulaştı.
Ülkemizdeki gelir dağılımının günden güne bozulduğunu, küçük bir grup dışında, dar ve orta gelirlilerin pahalılık karşısında satın alma gücünün düştüğünü ve fakirleştiğini görüyoruz.
Sosyal yardım ve engelli maaşı alanlar, asgari ücretten oldukça düşük olan maaşlarıyla geçinememektedir. Sosyal yardım ve engelli maaşı alanların maaşları, gıda harcamalarına bile yetmemektedir. 4 kişilik bir ailenin sadece gıda harcamalarından oluşan açlık sınırı da, Ağustos ayı sonunda 33 bin 300 TL’ ye ulaşmıştır.
Öte yandan, elektrik fiyatlarının yüksek olması, klimaların da devrede olduğu yaz döneminde vatandaşları perişan etmiş, faturalar ödenemeyecek duruma gelmiştir.
Pek çok vatandaş, kirasını, elektrik, su, telefon, benzin faturalarını ödemekte zorlanmakta, evine et alamamakta, devlette ilaç bulamamakta ve çocuğunun eğitim masraflarını karşılayamamaktadır.
Dar gelirlilerin, Hükümet’ten en önemli beklentisi, piyasayı ucuzlatabilmektir. Ancak, Hükümet, alması gereken tedbirleri bir türlü almamakta, denetimler ve cezalar yetersiz kalmakta ve hayat maalesef ucuzlamamaktadır.
Euro’nun karşılığı 49 TL ye yükselmesine rağmen, pek çok ürünün Güney’ de daha ucuz olması, halkı Güney piyasasına kaydırmaktadır. Bu durumda, hem işletmelerimiz hem de devlet gelir kaybına uğramaktadır. Ayrıca, Rumların bizim piyasadan alış verişleri eskiye göre önemli oranda azalmıştır. Bu durum da gelirlerimizi azaltmaktadır.
Ülkemizde her 6 ayda, maaşlara, emekli maaşlarına ve asgari ücrete, artış yapılmasına rağmen, mal ve hizmetlere devamlı zam gelmesi ile, yapılan artışlar anlamını yitirmekte, satın alma gücü kısa sürede düşmektedir. Hükümet ise, eli kolu bağlı seyretmektedir.
Temennim, döviz kurlarının düşmesi veya daha fazla artmamasıdır. Ayrıca, petrol fiyatlarının da dengeli bir seyir izlemesini diliyorum. Aksi halde, döviz kullanımı çok yoğun olan ve temel girdi maddesi olan petrolü tamamen yurt dışından alan bir ülke olmamız nedeniyle, piyasada yaşanacak pahalılık, hem halka, hem de işletmelere büyük zarar verecek, ekonomik dengeleri alt üst edecektir.







