1. YAZARLAR

  2. Aslı Murat

  3. Eğitime “Bakmayan” Nazım Çavuşoğlu, vicdanın rahat mı?
Aslı Murat

Aslı Murat

Eğitime “Bakmayan” Nazım Çavuşoğlu, vicdanın rahat mı?

A+A-

Eğitim tarihin her döneminde özellikle otoriter, tek tipçi ve baskıcı iktidarlar tarafından bir araç olarak kullanıldı. Hatta ihtiyaç duyulması halinde, toplumların geçmiş yaşantıları çarptırıldı ve yeniden üretildi. Hakikat çoğu zaman gizlendi. Hedeflenen zihniyetin toplumda yerleşmesi için gerçek dışı bir tarih algısı oluşturulmaya çalışıldı.

Bu yolda kullanılan araçların başında, pek tabi ki ders kitapları gelir. Öncelikle şunu söylemek isterim ki, Kıbrıs’ın kuzeyi üzerinden yapılacak saptamalar sadece bugüne özgü değildir. Kıbrıslı Türkler hangi kılığa sokulmak isteniyorsa, o yönde adımlar atıldı, yıllarca. İlk dönemlerde Türklükle kurulan/kurulamayan bağ sorgulandı ve Kıbrıs Türk tarihi kitaplarıyla spekülasyon içeren, ötekileştirici, savaşı – ölümü ve düşmanlığı kutsayan bir algı körüklendi. Günümüzde ise Kıbrıslı Türklerin inanç özgürlüğüne müdahale teşkil eden, din sömürüsü yapan içeriklerle karşı karşıya kaldık.

***

Eminim herkes, tartışma konusu olan kitaplara yönelik yapılan sosyal medya paylaşımlarına rastlamıştır. Hemen hepsi, yerleştirilmek istenen zihniyeti özetler niteliktedir. Sizce küçücük zihinlere; bilimden uzak, gerçek dışı hususları zerk edip kafa karışıklığı yaratmak geleceğe dinamit koymak anlamına gelmez mi? Pek tabi ki gelir…

Esas kitapların hazırlanmasında bilfiil çalışan ve sonrasında içeriğe müdahale edilip değişiklik yapılırken izinleri dahi alınmayan akademisyenlerin paylaşımları da durumun vahametini ortaya çıkarıyor. Kız çocuk görselleri çıkarılıp erkek çocuk görselleri koyulmuş. Kadınlar aile içindeki önemli kararların verilmesinde yok sayılmış, baba aileye dair verilecek kararlarda belirleyici şekilde tanımlanmış, çocuk doğurmayan (özellikle erkek çocuk) kadınların hak sahibi olmayacağı gibi pek çok anlatım normalleştirilmiş.

***

Başörtüsü tartışmasına girmeyeceğim. Bunu da gayet bilinçli bir şekilde yaptığımı söylemek isterim. Çünkü yıllardır Türkiye, maruz bırakıldığı kutuplaştırma siyaseti neticesinde, adeta açık hava hapishanesine çevrilmiştir. O yüzden çocuklar aracılığıyla Kıbrıs Türk toplumuna yönelik yapılan yobaz ve bilim tanımaz, eleştirel düşünceyi yok etmeyi hedefleyen müdahalelerin önüne geçebilmek için, akılla hareket etmemiz gerekir. Bizi kısır tartışmaların içine sokmalarına izin vermemeliyiz.

Kendi bedenine dair karar verebilecek yaşta olan kadınların ne şekilde giyineceği ile 18 yaşın altındaki çocukların beyinlerini yıkayarak kendi kararlarını verebilmelerinin önüne geçen hedefler birbirinden ayrı konulardır. Bunları birbirine karıştırmak, bizi karanlığa sürükleyecektir.

***

Kitapların bir kısmında dil bilgisi kurallarına dikkat edilmeden kaleme alınan cümleler yer alması ve bazı bölümlerin ters basılması da ne denli cahil işi olduklarının kanıtıdır.

Bu arada eğitimde yaşanan kaos sadece ders kitapları ile sınırlı değildir. Bir türlü denetlenmeyen nüfus akışı nedeniyle, hali hazırda yetersiz olan yapı bir o kadar daha kötüleşti. Umarım kendisi de bir eğitimci olan bakamayan Çavuşoğlu da kalabalık sınıfların, çocukların kaliteli eğitim alabilmesinin önündeki en büyük engellerden biri olduğunun farkındadır! Keza Türkçe bilmeyen çocuklara dair üretilen çözüm işlevsizdir. Bize aktarılana göre, yabancı çocuklar Şubat ayına kadar sınıflarda misafir öğrenci olacak, sonra sınava girecek, eğer geçerli not alamazlarsa misafir olarak devam edeceklerdir. Bu uygulama sorunu çözmekten uzak, iyi niyetli bir yorumla yerinde sayılmasına neden olacaktır.

Son olarak 6 Şubat depreminin, okul binalarını tartışma konusu yaptığına değinerek bitireceğim. Hâlbuki sendikalar 2021 yılından beri bu problemi işaret edip[i], okulların yıkılma tehlikesi ile karşı karşıya olduğunu kamuoyu ile paylaşmıştı. Ama siyasi iradesizler, bırakın 2021 yılını, yaz tatilinin başından beri bir çivi bile çakmadılar. Atabildikleri en ileri adım konteyner sınıflar yapmak oldu. Üstüne üstlük, çarpık çurpuk binalarda, çocukların tüm gün okulda kalacakları imkânları tamamlamadan (yemek gibi) tam gün eğitimden  de bahsediyorlar.

Ne demişti eskiler: “Ayranı yok içmeye, atla gider ….” Bizdeki de o hesap.


[i]“KTOEÖS 2021’den Beri Uyarıyor, Sonuç Çadırda Eğitim”  https://www.yeniduzen.com/ktoeos-2021den-beri-uyariyor-sonuc-cadirda-egitim-20283yy.htm

Bu yazı toplam 1501 defa okunmuştur.
Önceki ve Sonraki Yazılar