1. YAZARLAR

  2. Cenk Mutluyakalı

  3. Değişime inanmak
Cenk Mutluyakalı

Cenk Mutluyakalı

Değişime inanmak

A+A-

Yurdunu seven, çocuklarının geleceğini önemseyen, kendi ülkesinde huzur ve güven arayan; yüksek yaşam kalitesini, demokrasiyi ve insan haklarını benimseyen; yüreğinde biraz olsun adalet ve eşitlik duygusu taşıyan hiç kimse bu yönetim zihniyetine razı gelemez.

Gidecekler!

Ama asıl mesele sadece onların gitmesi değil; bu ülkeyi nasıl dönüştüreceğimizdir.

Ortada yapısal sorunlardan yönetime, demokrasiden iradeye uzanan koca bir enkaz duruyor.

***
Umudun dip yaptığı bir dönemdeyiz.
“Değişim”e dair inanç ve güven yerlerde sürünüyor.

“Bu ülkeyi biz yönetmiyoruz” duygusu çoktan aşıldı. Şimdi “istesek de yönetemeyiz” gibi derin bir güvensizlik iklimi hâkim.

Toplumun önemli bir kesimi seçimlerin anlamını yitirdiğini düşünüyor.

“İrademiz elimizde değil, yurdumuzun geleceğine biz karar veremeyiz” inancı kabulleniliyor.

***
Üstelik nüfus ve demografi değişiyor, hem de süratle.
Kimi zaman planlı, kimi zaman kendiliğinden…
Ama hep kontrolsüz.

Kıbrıs’a aidiyet ve bağlılık giderek kayboluyor; kültür ve sosyal doku başkalaşıyor; bir ülkenin yarısı, birbirine yabancılaşmış bir kalabalık içerisinde savruluyor.

Dünyaya kapalılığı bir fırsata dönüştürenler var…
İllegal ortamı kendine çıkar görenler…
Eşitsizlik ve adaletsizlik üzerine kurulan saadet zincirleri…
Birbirini sömüren kitlelerin çatışmasına dönüşüyor hayat.

Gelir-gider uçurumu daha da derinleşiyor.
Adeta farklı gettolarda yaşıyor insanlar…
Aynı şehirde, aynı sokakta, ama bambaşka dünyalarda.

Yüzleşmeliyiz elbette...
Milliyetçilikten başka dili olmayan bir sağ, göçmen politikalarını içselleştirmeyen sol, kendi konforundan asla taviz vermeyen orta üst sınıflar ve giderek bu düzene uyumlaşan yığınlar...

***
Peki, ne yapacağız?

Vazgeçmek, öfkelenmek, içerlemek, bağırıp çağırmak hayatımızı değiştirmiyor.

Tam da bu nedenle toplumu “değişim”e ikna etmek, yeni bir yolculuğa inandırmak, ciddi bir iddia ve kararlılıkla ortaya çıkmak zorundayız.

Önyargısız, ihtirassız, bencillikten uzak; işbirliğiyle, dayanışmayla, empatiyle…

Bu ülkeyi biz yönetebiliriz” fikrine geniş kitleleri ikna etmeliyiz.

Tek başına yönetmek de yetmez.
İyi yönetmek gerekir: Adaletle, bilgiyle, standartla, cesaretle…
İrade sahibi, cesur ve kararlı olmak gerekir.

***
Evet, bugün iradesizlik var.
Beceriksizlik var.
Basiretsizlik var.
Gailesizlik var.
Hatta haysiyetsizlik var.

Çoğu insanın söylediği şu:
“Bir başkası gelse farklı mı olacak?”

Neden olmasın!
Elbette olabilir, hem de çok daha farklı, çok daha iyi..
Bunu çok daha güçlü anlatmalıyız.

***
Asıl mesele, toplumu yeni bir döneme ikna edebilmek.
Sadece yerel toplumu değil…
Uluslararası toplumu da.
Avrupa’yı, Türkiye’yi, güneyi de…

Kolay değil.
Emek, çaba, mücadele istiyor.
Plan, program, proje istiyor.

“Bunlar gidecek ve biz dönüştüreceğiz” diyenler, bir seferberlik ruhuyla yola çıkmalıdır.

Çünkü mesele yalnızca kendimizi değil, yurdumuzu da kurtarmaktır.
Hayata dönmektir artık mesele...

Bu yazı toplam 1622 defa okunmuştur.
Önceki ve Sonraki Yazılar